Zulüm İtinayla Gizlenir!
Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya, Aytaç Baran'ın Diyarbekir'de katledilmesinin ardından mahallemizde yeniden tevarüs eden "provokasyon" ve "karanlık eller" söyleminin içerdiği hastalıklara dikkat çekiyor.
Rıdvan Kaya'nın yazısı:
Diyarbakır’da 9 Haziran günü düzenlenen bir suikast neticesinde Yeni İhya-Der Başkanı Aytaç Baran adlı Müslümanın katledilmesi doğrudan 7 Haziran seçimleri ile ilgili bir konu olmasa da seçimlerin ortaya çıkardığı tablonun nelere gebe olduğunun bir işareti olarak okunmayı hak etmekte.
Birilerinin her defasında takındıkları tavrı takınıp adeta ilk kez karşılaşıyormuşçasına şaşkınlık ifadeleriyle bulandırmaya, muğlaklaştırmaya çalışmaları kimseyi aldatmasın! Bu saldırıların mantığı da, faili de ortada! Her defasında sanki yeni bir vakaymış gibi sunulmaya çalışılsa da, artık sistematik bir nitelik kazanmış bu saldırılarla varılmak istenen yer belli! Ve konunun sunumuna dönük taktik yaklaşım da aynı şekilde gayet net.
Her defasında saldırgan güruhun medya ve siyaset arenasındaki sözcüleri/temsilcileri/uzantıları önce ‘provokasyon’ vb. kavramlarla vakaya ilişkin bir perdeleme taktiği izlemekte, bilahare olayın ilk sıcaklığının geçmesinin ardından suçlayan/tehditler savuran dilleriyle sahnede arzı endam edip, herkese haddini bildiren tutumlarını sergilemekteler.
Bu durumu ‘İkitelli medyasının barış güvercini’nin sözlerinde birebir görmek mümkün. Bugün Aytaç Baran hadisesinde takındığı tutum, 2011’de Yüksekova’da Ubeydullah Durna’nın katledilmesi sonrasında sergilediği tutumun birebir kopyasıdır adeta. Önce provokasyon kavramıyla top çevirmeye kalkışma ve ardından ‘halka kalkan eller kırılır’ türünden ithamlar ve tehditlerle doğrudan rakip kaleye yönelen şutlar! Tek fark söyleminin bugün etkili bir kampanya süreciyle parlatılmanın ve elde edilen seçim zaferinin etkisiyle daha bir keskinleşmesinden ibarettir.