Zulme karşı çıkmak
Süleyman Gülek, zulmün her türlüsünün islamda yasak olduğunu, zulmedenlerin er yada geç Allah'ın azabını tadacaklarını söylüyor.
Süleyman Gülek/Yeni Akit
Zulme karşı çıkmak
Zulüm, hak yemek, eziyet, işkence ve baskı kullanmak, adaletsizlik yapmak, haddi aşmak söz ve fiilde aşırı gitmek demektir. İslâm’da zulmün her çeşidi yasaktır. En küçüğünden, en büyüğüne her türlü haksızlık, kötülük, insanlara zarar vermek zulmün muhtevâsına girer. “Doğrusu Allah zulüm edenleri sevmez” (Şûrâ, 42/40) buyrularak zulmün her çeşidinden sakınılması istenmektedir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v)’in: “Merhamet etmeyene merhamet olunmaz.” (Müslim, Birr ve Sıla 23) buyruğu üzere ilahî rahmete ve bağışlanmaya ulaşabilmenin yolu başta insana olmak üzere diğer yaratılmışlara da merhametli olmaktan geçmektedir.
Son günlerde Suriye’de tarihi bir dönüm noktası yaşanıyor. Suriye devlet Başkanı Beşar Esad’ın 24 yıllık zulüm yönetimi sona erdi. Beşar Esad, babasının ölümü üzerine2000 yılında Suriye’nin lideri oldu. Ancak, iktidarı boyunca aldığı bazı kararlar ve uygulamalar, halkın tepkisine yol açarak ülkede iç savaşa neden oldu. Esad’ın iktidarı boyunca halkını olumsuz etkileyen uygulamaları oldu.
Esed rejimi, halkın ifade özgürlüğünü kısıtladı ve muhalif sesleri susturdu. Barışçıl protestolar dahi sert müdahalelerle bastırıldı. Güvenlik güçlerinin keyfi tutuklamaları ve işkence iddiaları tepkilere sebep oldu.
Suriye rejimi, daha özgür ve demokratik bir Suriye özleminden beslenen meşru talep ve beklentileri dile getiren halkın tüm kesimlerini “ülkenin barış ve istikrarını bozmayı amaçlayan teröristler” olarak suçlamış ve bu talepleri aşırı şiddet kullanarak bastırma yoluna gitmiştir. Bunun neticesinde, 500 binden fazla Suriyeli hayatını kaybetmiş, 7,2 milyon civarında kişi ülke içinde yerlerinden edilmiş, 5 milyondan fazla Suriyeli komşu ve diğer ülkelere sığınmıştır. Ülkemiz halihazırda 3,09 milyonu aşkın Suriyeliye evsahipliği yapmaktadır. Suriye’de yaşayan 16,7 milyon kişi ise insani yardıma muhtaç durumdadır.
Ülkedeki ekonomik reformlar, genellikle zengin bir azınlığa yararken, halkın büyük bir kısmı ekonomik sıkıntılarla mücadele etti. Yolsuzluk ve kaynakların kötü yönetimi, işsizlik ve fakirliği artırdı. Esed’in iktidarının sona ermesi ile Suriye halkı çok sevindi. Suriye’de 61 yıllık zulüm ve baskı düzeni sona erdi.
İnşallah Gazze’deki Müslümanlar da en kısa zamanda İsrail’in yaptığı zulümlerden kurtulur. 7 Ekim 2023’ten bu yana İsrail Gazze’yi bonbalıyor, orada zulüm hâlâ devam ediyor. İnşallah bir an önce bu zulüm de sona erer. Dünyanın neresinde olursa olsun zulüme karşı çıkmak gerekir.
Yüce Allah şöyle buyurur: “Zulmedenlere asla meyletmeyin, yoksa size de ateş dokunur. Sizin Allah’tan başka dostunuz yoktur. Sonra size yardım da edilmez.” (Hûd, 11/113) Kur’an-ı Kerim’in en çok üzerinde durduğu kötülüklerden biridir zulüm. Bütün peygamberlerin tevhid mücadelesi, aynı zamanda insanların onurunu, izzetini, şerefini ve haysiyetini ayaklar altına alan her türlü baskı ve zulmü ortadan kaldırmaya yönelik olmuştur.
Peygamberimiz (s.a.v.): “Her Müslüman’ın diğer Müslüman’a canı, malı ve ırzı haramdır.” (Buhârî, İlim 37) buyurarak insanlara zarar verilmemesi gerektiğini vurgulamaktadır. Tabii ki şefkat ve merhametten yoksun olanlar, kadına, çocuklara ve yaşlılara herkese çok rahat kötülük yapabilir, zarar verebilir. Bu açıdan iyi bir insan olmanın yolu, merhametli olmaktan geçer.
Allah’u Teâlâ’ya yerde ve göklerde hiçbir şey gizli değildir. Hepsi Allah’ın bilgisindedir. Kimin ne yaptığını ve hatta içinde neyi sakladığını bilir, ancak onların cezalandırılmasını dilediği zamana kadar erteler, fakat ihmal etmez. Hak ve hukuklara dikkat etmeyenlerin karşılığını göreceğini, zulümden sakınanların da karşılığını göreceğini şu ayeti kerimelerle daha iyi anlıyoruz. “Kim zerre kadar hayır işlerse onu görür. Ve kim zerre kadar şer işlerse onu görür.” (Zilzal, 9 9/ 6-7)
Bu ayetler de anlaşılacağı gibi insan mutlaka yaptığının karşılığını görecektir. Yani hesap vermemek gibi, kaçmak gibi bir ihtimal asla olmayacaktır. “Zulmedenlere, ‘Ebedî azabı tadın! Siz ancak vaktiyle yaptıklarınızın cezasına çarptırılıyorsunuz’ denilecektir” (Yunus, 10/52) Müslüman, her zaman zulmün ve zalimin karşısında, mazlumun ise yanında yer almalıdır. Zulme şahit olan herkes, en az zulme uğrayan kadar zulme karşı durmalıdır.
Merhametli olan kişi kendine ve diğer insanlara zarar vermez. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Mü’min diğer mü’minlerin onun elinden ve dilinden emin olduğu (zarar görmediği) kimsedir.” (Buhârî, İman 4) Dolayısıyla hiçbir sebep zulmü meşru kılamaz. Dinimiz, gerek insana gerekse diğer canlılara karşı zulmü kesin olarak yasaklamıştır. Sevgili Peygamberimiz de yemin ederek insanlara haksızlık ve zulmeden kişinin cehenneme gireceğini, cennetten de mahrum bırakılacağını ifade etmiştir. (Müslim, Îmân 218)
İnsanlara zulüm edenler zalimdir. Zulme rızâ da zulümdür. Bir zâlimin zulmüne engel olmak için çalışmamak, korku yüzünden susup oturmak, onun zulmüne ortak olmak demektir. “Zulmedenler nasıl bir inkılâpla devrileceklerini (yakında) bileceklerdir!” (Şuarâ, 26/227) Onurlu insanların tavrı şu olmalıdır: Kim olursa olsun, mazluma yardım etmek; kimden gelirse gelsin, zulme karşı durmak gerekir. Zalimler için yaşasın cehennem!
HABERE YORUM KAT