Zerdüştlük ve kardeşlik
Zerdüştlük söyleminin, PKK tarafından benimsenerek tabana yayılmaya çalışılması özellikle 1990'lı yılların başından itibaren yoğunlaşıyor. Görebildiğim kadarıyla bunun iki sebebi var. Birincisi, özellikle SSCB'nin yıkılışı ve soğuk savaşın bitişini müteakip PKK'nın devrimci sol söylemlerden vazgeçerek, giderek Kürt milliyetçiliğine angaje bir dile adapte olmalarıdır. PKK ambleminden orak-çekiçin çıkarılması da bu döneme denk gelir. Birinci sebeple bağlantılı olan ikinci sebep ise, öne çıkarılmaya çalışılan Kürt milliyetçiliğinin, her milliyetçilik gibi kendine özgü bir ulus tarihi oluşturma çabasıdır.
Kürt Tarih Tezi'nde Zerdüştlük
Cumhuriyetin kurulmasının ardından hilafet kurumunun lağvıyla beraber giderek Türk milliyetçisi bir söylemi benimseyen yönetici elitler, İslâm'ı geride/ karanlıkta kalmış olmanın sebebi gibi sunmaya çalıştılar. Oldukça fantastik ve hatta yer yer bazı iddialarıyla komik olan Türk Tarih Tezi'yle, Şamanizm'e de vurgu yaparak Türklüğe has ve onu merkeze alan yeni bir ulus tarih yazımı ortaya koydular. Aynen bunun gibi, Kürt milliyetçileri de yaşadıkları coğrafyalarda yaygınlaşan Türk ve Arap milliyetçilikleriyle rekabet etmek ve onlara alternatif bir milliyetçi ulus tarihi ortaya koymak adına kendi Kürt tarih tezlerini geliştirdiler.
İslâm öncesi Türklerin Şamanist olduğunun hatırlatılması gibi, Kürtlere de İslâm öncesi Zerdüşt oldukları hatırlatılarak, Zerdüştlüğün övüldüğü, İslâm'ın ise kötülendiği bir anlatı üretildi. Bu anlatının en kristalize örneklerinden birisini PKK liderlerinden Murat Karayılan'ın "Bir Savaşın Anatomisi" kitabında bulmak mümkün. Karayılan, kitapta Zerdüştlüğü "Kürtlerin ideolojik kimliği ve aynı zamanda inanç dini" olarak tanımlarken, İslam'ın ise "Kürtlerde parçalanma nedeni" olduğunu ileri sürüyor. Türk milliyetçilerinin İslâm'ın Türkleri özgün kimliklerinden kopararak "Araplaştırdığını" savunması gibi, Karayılan da İslâm'ın Kürt kimliğini zayıflatarak "Araplaştırma-Türkleştirme" gibi asimilasyonlara kapı açtığını iddia ediyor. Kürtlerin Osmanlı'da özerk bir yapı içerisinde kalmasına ve merkezi yapının ağırlığının hafifletilmesine olanak sağlamış Mevlâna Halidi Bağdadî'nin halefi olan şeyhleri ve Nakşibendiliği özellikle zikrederek Karayılan, şeyhlik kurumunun "Kürt toplumunu düşünsel düzeyde boğuntuya getirmiş" olduğunu öne sürüyor. Sizin de aklınıza Kemalistlerin şeyh ve alimler aleyhinde "dini siyasete alet ediyorlar" safsatasıyla ürettiği karalama çabaları gelmiyor mu?
Ak Parti'nin Zerdüştlük çıkışı
Eldeki verilerden yola çıkarak PKK'nın İslâmiyet'i kötüleyerek Zerdüştlüğü ön plana çıkarmasının 'geç kalmış' Kürt milliyetçiliği söyleminin köşe taşlarından birisi olduğunu söyleyebiliriz. Ancak bunun, tabanda hiçbir karşılık bulmadığını da eklemek gerekir. Zira, biraz da bu sebepten ötürü, özellikle son yıllarda PKK ve onun kolları içerisinde yer alan oluşumlarda Altan Tan veya Nubihâr gibi İslâmî temsili olan kişilere/ çevrelere yer açılmış; "sivil Cuma" gibi İslâm kimliğine vurgu yapan eylem yöntemleri geliştirilmiş ve "Meclis'te başörtüsü" gibi normalde BDP'li vekillerin çok da umursamayacağı düşünülen türden öneriler gündeme getirilmiştir.
Buna mukabil, sadece ekonomik yatırımlarla bölgede oy tabanını genişletemeyeceğini fark eden ve "Kürt meselesi" demekten vazgeçilmesinden anlaşıldığı üzere İslâm kardeşliği paydasını ön plana çıkarıp bazı bireysel hakların tesis edilmesini çözüm için yeterli bulan Ak Parti de Zerdüştlük söylemine vurgu yaparak PKK ve kollarını hedef almaya başlamıştır.
Ne var ki, özellikle BDP'ye karşı itiraz edilirken başvurulan Zerdüştlük söylemi, sadece BDP seçmenini değil, bölgedeki Ak Parti seçmenini de rahatsız edecek boyutlara ulaşmıştır. Murad edilenin tam tersi bir etkinin hasıl olmasına yol açmıştır. Medyaya yansıdığına göre, Başbakan Erdoğan'ın geçtiğimiz hafta bölge vekilleri ve il başkanlarıyla özel olarak yaptığı kapalı toplantıda da bu menfi etkiden bahsedilmiştir. Her ne kadar, Başbakan cevaben Zerdüşt ifadesini BDP'liler ve BDP'ye oy verenler için kullanmadığını söylemiş olsa da mezkûr söylemsel stratejinin aynen böyle algılandığı ve rahatsızlığa sebep olduğu belirtilmiştir. Çünkü Zerdüşt çıkışları, BDP'ye oy veren kitlenin Ak Parti'ye yönelmesi noktasında yarar sağlamadığı gibi, tahkir edici bir üslup olarak algılandığından tam tersi bir etkiye sebep olmuş olması bile ihtimal dahilindedir.
Nasipse, sonraki yazıda, BDP'nin "Kardeşlik kapısı kapandı" söylemiyle neyi amaçladığını anlamaya çalışarak devam edeceğiz.
YENİ ŞAFAK
YAZIYA YORUM KAT