“Zamane Lawrence’lerin, Sykes’ların, Picot’ların Askerisiniz”
Türkleri külliyen itham eden bir Arabın da Arapları külliyen itham eden bir Türkün de “zamane Lawrence’lerin, Sykes’ların, Picot’ların askeri” olduğunu belirten Hakan Albayrak “O takdirde ârun aleykum; yazıklar olsun size!” diyor.
Hakan Albayrak’ın BAE Dışişleri Bakanı Zayed’in provokatif çıkışını fırsat bilen ırkçılara yönelik kaleme aldığı ve bugünkü Karar’da (22 Aralık 2017) yayınlanan “Arap Düşmanlarına Gün Doğdu” başlıklı yazısının konuyla ilgili kısmı şöyle:
Arap düşmanlığını kışkırtmak için hiçbir fırsatı kaçırmayan ırkçılar, Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanı Abdullah Bin Zayed’in hezeyanını da tepe tepe kullanıyorlar tabii.
‘Bu Arapların zaten alayı hain. Birinci Dünya Savaşında bizi sırtımızdan vurdular’ edebiyatına gün doğdu gene.
***
Ettekraru ahsen velevkane yüzseksen:
Osmanlı’yı 16’ncı asırda felaketten felakete sürükleyen Celali İsyanlarında yer alanlar Türkmen’di. Buna istinaden “Türkler bizi sırtımızdan vurdu” diyen var mı? Yok. Ama Şerif Hüseyin liderliğindeki birkaç bin Arap’ın Birinci Cihan Harbindeki isyanını bütün Araplara mal edip “Araplar bizi sırtımızdan vurdu” diyen çok. Ne muazzam bir saçmalık!
“Biz” dediğimiz Osmanlı Devleti değil mi? Araplar da bu devletin unsuruydu ve Osmanlı ordusunun hatırı sayılır bir kısmı Araplardan oluşuyordu. İngiliz işbirlikçisi âsilerin arkadan vurduğu ordu Arapların da ordusuydu.
Fevkalade sınırlı bir isyandan bahsediyoruz. Şerif Hüseyin’in adamlarının neredeyse tamamı bugün Suudi Arabistan dediğimiz topraklardaki kabilelere mensuptu. Bir de Yemen’deki asiler vardı. Bunların hareketlerine “Arap İsyanı” demek, isyanı bütün Araplara mal etmek, Arap âlemine saygısızlıktır.
Bağdat ayaklanmadı, Şam ve Kudüs ayaklanmadı, Beyrut bile ayaklanmadı. Üstelik Hicaz’da Osmanlı ordusu içinde yer alıp isyancılara karşı savaşan Araplar oldu. Yemen’de Seyyid İdrisî’ye uyup isyana kalkışanlar zaten küçücük bir azınlıktı. Mısır, Cezayir, Tunus ve Libya halklarının Osmanlı’ya baş kaldırmadığını, bu diyarların 19’uncu asırda İngiltere, Fransa ve İtalya’nın işgaline uğramalarının herhangi bir isyan neticesinde olmadığını da hatırlatalım.
Ne Arap İsyanı kardeşim? Yok öyle bir şey. “Hicaz’daki Şerif Hüseyin İsyanı” ve “Yemen’deki Seyyid İdrisî İsyanı” var.
O kadar.
***
Bu işleri herhalde Teşkilat-ı Mahsusa’dan daha iyi bilecek değiliz.
Teşkilat-ı Mahsusa reislerinden Kuşçubaşı Eşref diyor ki: “Başta Mekke Emiri Şerif Hüseyin olarak, muharebenin en buhranlı devresinde ordumuzu arkadan vurma hareketlerini, Kanal seferi sırasında sabotajları, Yemen’de en elverişsiz şartlar içinde mücadele eden Ali Said Paşa ordusuna yiyecek götüren katarları talan eden Urban hareketlerini tesbit (etmeye) ve menfilikleri ortadan kaldırmaya çalıştık. Biz de, kendimize yardımcı, tertemiz, vefalı Araplar bulduk. Rahatça söyleyebilirim ki halkın büyük kısmı bizimle beraberdi. Karşımızda olanlar, daha çok politikacılar, siyasi kanallardan menfaatlerini temin etmek isteyenler, yabancı propagandalara âlet olanlardı. Bunlar, Arap halkının daha sonra da başlarına belâ oldular ve halka huzur yüzü göstermediler.”
Şu ifadelere dikkat lütfen: “…tertemiz, vefalı Araplar…”, “…halkın büyük kısmı bizimle beraberdi.”
***
Bin Zayed’e Twitter üzerinden cevap veren Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın, “Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanı Zayed’in, Türkler ve Arapları tekrar karşı karşıya getirmeyi hedefleyen yalan dolu propagandayı retweet etmesi utanç verici” dedi.
Evet, Türkler ve Arapları tekrar karşı karşıya getirmeye matuf bir provokasyonla karşı karşıyayız ve bu provokasyona gelmek de utanç verici.
O tarafta ‘Türkler bizi sömürdü’, bu tarafta ‘Araplar bizi sırtımızdan vurdu’ edebiyatını payidar etmeye çalışanların su taşıdığı değirmen, kahpe emperyalistlerin ‘Böl, parçala, yönet’ değirmenidir.
İster Türkleri külliyen itham eden bir Arap olun, ister Arapları külliyen itham eden bir Türk, fark etmez; zamane Lawrence’lerin, Sykes’ların, Picot’ların askerisiniz.
O takdirde ârun aleykum; yazıklar olsun size!
HABERE YORUM KAT