1. YAZARLAR

  2. Ali İhsan Karahasanoğlu

  3. Zamanaşımından düşen tek dosya Sivas mı?
Ali İhsan Karahasanoğlu

Ali İhsan Karahasanoğlu

Yazarın Tüm Yazıları >

Zamanaşımından düşen tek dosya Sivas mı?

15 Mart 2012 Perşembe 01:39A+A-

Muhteremleri dinlediğinizde, sanırsınız ki Türkiye’de ilk defa bir dosya, zamanaşımına uğruyor.

Ne Türkiye’si?

Dünyanın zamanaşımına uğrayan tek dosyası sanırsınız... Hukuk tarihinde, “ikinci örneği yok” zannedersiniz....

Şöyle bir yabancı ülkelerin resmi istatistiklerine baktığınızda.. Bizim Adalet Bakanlığı’nın istitastiklerine baktığınızda. Şöyle bir arşiv haberlerine baktığınızda. Yüzbinlerce dosyanın zamanaşımı sebebi ile ortadan kaldırıldığını görüyorsunuz..

Ama o ne?

Şimdi kıyametler kopartan takım da, onlarca dosyadan, kendi lehlerine zamanaşımı kararını alıp, büyük bir memnuniyetle evlerinin yolunu tutmuşlar..

Somut örnek mi?

Daha bir ay önce zamanaşımı kararı verilen, DevYol davası..

Olur da, bu kadar mı benzerlik olur?

Veya şöyle soralım: “Bu kadar benzer bir dosyadan, bir ay önce zamanaşımı kararını alıp cebinize koyduğunuz, o kararı temyiz etmediğiniz halde.. Şimdi ne diye bir başka dosyada, dünya hukuk tarihinin ilk zamanaşımı kararı ile karşılaşmışsınız gibi isyanları oynuyorsunuz?”

Evet; dün hemen tüm gazetelerin birinci sayfaları, Sivas davasında verilen 33 müebbet hapis cezasını yeterli görmeyenlerin, kustukları kinlerle dolu idi.. Oteldeki olaylarla hiç ilgisi olmayan ve sadece gösteriye katıldıkları iddia edilen 5 kişinin, “niçin ömür boyu hapis cezası almadığı ve dosyasının zamanaşımına uğradığı” sorgulanıyordu haberlerde.. 100’e yakın kişinin aldığı mahkûmiyetler görmezden gelinip; 5 kişinin dosyası düştüğü için, mahkemelere, hükümete, tüm sisteme; olmadık hakaretler savuruyorlardı.

Oysa daha bir ay önce, DevYol davasında verilen zamanaşımı kararı, hiçbir gazetede haber bile olmamıştı.

Aslında, DevYol davasını Sivas davası ile karşılaştırmam bile, Sivas mağdurlarına hakaret sayılır.

Çünkü, Sivas davasındaki şüphelilere, ikinci bir eylemi, ne savcı isnat ediyor, ne de müdahiller!.. Hiç kimse, “Sivas davasında yargılanan şu şahıs, daha önce de, şu tarihte şu eylemin içinde idi” diyemiyor.

Yani; hayatları boyunca, ilk defa karakolluk olmuşlardı, Sivas zanlıları..

İlk defa karakola düştüler ve hayatları karardı.

Oysa DevYol davası sanıkları, onlarca, hatta yüzlerce, kasti eylemin içinde idiler.. Savcılık isnatları bunu gösteriyordu.

Buna rağmen, dosyaları zamanaşımından düştü.

O günlerde, tek kelime duydunuz mu bu ahlâksız medyadan?

Tek kelime ile, “DevYol davası, zamanaşımından düştü. Sanıklar kurtuldular. Yaptıkları yanlarına kâr kaldı” türünden bir haber okudunuz mu? Televizyonlarda, böyle bir yorum dinlediniz mi hiç?

Yoksa, onlar hiç suç işlememişler miydi? Sadece vazodaki süs bitkilerini kopartmışlar, hiçbir canlıya; ne insan, ne hayvan, ne bitki, zarar vermemişler miydi? Masum sivillere, devletin askerine, polisine değil; sadece havaya mı kurşun sıkmışlardı? Bombaları, kimseye bir zarar gelmesin diye, dağ başında mı patlatıyorlardı?

Evet, DevYol’cular bu kadar masumdular da, biz mi yanlış biliyorduk?

Sivas’ta tek silah yoktu..

Oysa DevYol’cuların eylemleri, tüm ülke genelinde organize olmuş örgüt ile işlenmişti.. Devam eden eylemlerdi. Tek bir olayla sınırlı değildi, suçları..

Şu ilde bu fiil. Bu ilde şu fiil... Onlarca eylem..

En tepesinden, figüranına kadar ispatlanmış şematik yapılarının belgeleri.

Hepsi apaçık ortada idi..

Ama zamanaşımına uğradı işte..

Ne Hürriyet yazdı. Ne de Cumhuriyet..

Ne Şenal Sarıhan çıkıp insanlık suçu edebiyatı yaptı, ne de CHP Genel Başkanı çıkıp, “Hükümet sorumludur” dedi..

Hatta şimdilerde televizyon televizyon dolaşan Şenal Hanım, o davada teröristlerin avukatlığını yaptı. Zamanaşımı ne kelime, “Ne bulursanız o sebeble kapatın bu dosyayı.. Ne olmuş, 30 sene önce böyle bir olay olmuş ise. Kapatın canım” dedi.

Ne ölen bir sanığın mezarı açıldı, ne de yurt dışında denilenlere kırmızı bülten çıkarıldı.

İşkembeden atmıyorum. Birçok sanık dava sırasında öldü.. Örneğin Osman Nuri Ramazanoğlu’nun ölüm bilgisi mahkemeye geldiğinde, Şenal Hanım da sanık müdafii olarak izliyordu mahkemeyi. “Düşsün davası, efendim” dedi.

Düşsün..

“Mezarını açalım. Belki de ölmemiştir” demedi.

Rahmetli Cafer Erçakmak için bir DNA testi de yetmemiş gibi, ikincisini yaptırmaya kalkıştığı gibi bir tavır sergilemedi...

“O davada sanık avukatı idi. Onun için” diyeceksiniz..

O zaman piyasada, “İçi yanan bir insan” pozunda dolaşmasın.. “Ben profesyonel avukatım. Kim parayı bastırırsa, onun şarkısını söylerim” desin..

Ki; millet tanısın, kendilerini..

YENİ AKİT 

YAZIYA YORUM KAT

1 Yorum