Zalime boyun eğmeyen Muhammed Mursi'nin şehadetinin 5. yıldönümü
Mısır'da darbeciler tarafından hapsedilen ülkenin seçilmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin, mahkeme salonunda şehadete erişinin üzerinden tam 5 yıl geçti.
Mısır’da İntifada sonra yapılan seçimlerde Cumhurbaşkanlığını kazanan Muhammed Mursi, emperyalist güçlerin desteğini alan Sisi tarafından gerçekleştirilen vahşi bir darbe sonucu zindana atılmıştı. Mursi, zindanda ve mahkemede zalimlere karşı hiç eğilmeyen ve tüm bu süre boyunca “Ben Mısır’ın meşru cumhurbaşkanıyım, siz darbeciler beni yargılayamazsınız!” sözlerinden asla taviz vermedi.
Yine 17 Haziran 2019 tarihinde darbecilerin mahkeme salonunda zalime karşı hakkı savunurken, fenalaşarak şehadet şerbetini içti. Dünya Muhammed Mursi’nin zalime karşı tavizsiz ve onurlu duruşuna, inanç ve ilkelerini dünyalık makamlar için satmayan kişiliğine şahitlik etti.
Şehadetinin 5. sene-i devriyesinde rahmetle anıyoruz. Allah O'na rahmet etsin.
İslami hareketin önderlerinden Şehid Muhammed Mursi kimdir:
Mısır'ın seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi 8 Ağustos 1951 yılında Mısır’ın Şarkiyye kenti Heyya ilçesi Adve köyünde doğdu.
Mısır’da 2011 yılında gerçekleşen 25 Ocak Devrimi’nin ardından, Haziran 2012'de yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde oyların yüzde 51,73’ünü alarak Mısır Cumhurbaşkanlığı görevine geldi.
24 Temmuz 2012'de Mursi'nin Cumhurbaşkanlığını kazandığı resmen açıklandı ve Mursi, 30 Temmuz 2012'de yemin ederek görevine başladı.
Müslüman Kardeşler Teşkilatı’nın (İhvan) siyasi kanadı Hürriyet ve Adalet Partisi’nin Başkanlığını da yapan Mursi, 2000-2005 yılları arasında Mısır parlamentosunda milletvekilliği yapmıştı.
Makine mühendisi olan Muhammed Mursi, evli ve 5 çocuk babasıydı.
Darbe’nin ardından hakkında açılan "Hapishaneler baskını" davasında, Mursi idama mahkum edildi. Ancak bir buçuk yıl sonra Yüksek Mahkeme kararı bozarak Mursi’nin yeniden yargılanmasına karar verdi.
Mursi hakkında görevden uzaklaştırıldıktan sonra 6 ayrı dava açıldı. Mursi'nin 4 davası karara bağlanmış, 2 davasında ise yargılama süreci devam ediyordu.
Muhammed Mursi, diktatör Hüsnü Mübarek'i (1981-2011) istifaya zorlayan 2011 yılındaki halk devriminin ardından, 2012 yılında ülke tarihinde meşru yollarla göreve gelen ilk Cumhurbaşkanı olmuştu.
Mursi, 3 Temmuz 2013'te Abdulfettah es-Sisi tarafından gerçekleştirilen askeri darbeyle görevinden uzaklaştırılmıştı.
Mursi'nin, bugün mahkeme salonunda şehid olması, darbe öncesi yaptığı son konuşmayı yeniden akıllara getirdi.
Temmuz 2013'te askeri darbeyle görevinden uzaklaştırılan Mursi, bilinmeyen bir yere götürülmeden önce Mısır halkına seslenerek, akıllara kazınan tarihi konuşmasını yapmıştı.
"Hakkı ve hukuku korumanın bedelini gerekirse hayatımla öderim"
25 Ocak 2011 devriminde elde edilen hakları ve meşruiyeti korumanın bedelini hayatı pahasına ödemeye hazır olduğunu vurgulayan Mursi, "Hakkı ve hukuku korumanın bedelini gerekirse hayatımla öderim." demişti.
"Sizleri, çocuklarımızı, bizden sonra gelecek evlatlarımızı korumak istiyorum. Kızlarımızı, geleceğimizin annelerini korumak istiyorum. Onlar çocuklarına sizin babalarınız ve ecdadınız erkektiler, haksızlık ve bozuk görüşler karşısında asla boyun eğmediler, vatanlarından, haklarından ve dinlerinden en ufak taviz vermediler, diyecekler."
Mısır halkının haklarını muhafaza için canını ortaya koyduğunu vurgulayan Mursi, şöyle devam etmişti:
"Bu haklarımızın bedeli için benim kanım akacaksa, ben hazırım. Vatan uğruna canımı kolayca veririm. Allah her şeye kadirdir. Kimse sizi aldatmasın. Sakın tuzaklara düşmeyin."
Muhammed Mursi ayetlerle dua ederek konuşmasını tamamlamış, "Rabbimiz! Bizi doğru yola eriştirdikten sonra kalplerimizi eğritme, bize tarafından bir rahmet bağışla. Hiç kuşku yok, lütfu en bol olan yalnız sensin. Allah, emrini yerine getirmeye kadirdir. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler." demişti.
Mursi, o konuşmanın ardından bilinmeyen bir yere götürülmüş, aylarca kendisinden haber alınamamıştı.
Mursi'nin sağlık hizmetlerinden mahrum hapishane hayatı
İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), Muhammed Mursi'nin hapishane hayatını ve aile hasretini 19 Haziran 2017'de yayımladığı bir raporla gözler önüne serdi.
Rapora göre, Sisi cuntası, "kanunsuz" şekilde Mursi'nin ailesi ve avukatlarıyla iletişim kurmasını ve bu kişilerin Mursi'yi ziyaret etmesini engelledi.
Ayrıca Mursi, sağlık hizmetlerinden de mahrum bırakıldı.
Mursi'nin cezaevine girdiği 4 yıl içerisinde, 4 Haziran 2017'de ilk kez ailesi ve avukatının ziyaretine izin verildi. Bu durum, Mursi'nin tutukluluğuna hukuki itirazını dile getirme ve kendisine karşı yöneltilen birçok suçlamaya karşı kendini savunma hakkını baltaladı.
HRW'ye konuşan ve adı açıklanmayan Mursi'nin bir akrabası, 4 Haziran'da Mursi'nin eşi ve kızını sadece 30 dakika görmesine izin verildiğini, 4 oğlu ve diğer akrabalarıyla görüşmesinin engellendiğini ortaya koydu.
Aynı tarihte, Mursi avukatıyla Ocak 2015'ten sonra ilk kez 10 dakika görüşebildi.
Mursi'nin avukatları, 8 Haziran 2017'de başsavcılığa dilekçe yazarak müvekkillerinin hayatının tehlikede olabileceğini ve muayene için özel bir sağlık merkezine naklini talep etti.
Mursi'nin akrabası da 4 Haziran'daki aile ziyaretinde Mursi'nin sağlığının çok iyi olmadığını ve ciddi oranda kilo verdiğini aktarmıştı.
Söz konusu ziyaretten 3 gün sonra yapılan duruşmada ise mahkeme Mursi'nin konuşmasına izin vermedi.
Telefonla konuşması, gazete okuması, TV izlemesi yasaktı
Mursi'nin akrabası, ailenin mahkeme günü Mursi'nin yakınında tutulan başka mahkumlardan, Mursi'nin bayıldığına ve şeker komasına girdiğine dair bilgi aldığını söyledi.
Akrabası, Mursi'nin diğer mahkumlara hayatından endişe ettiğini ve konserve gıdaları yemekten kaçındığını söylediğini de aktardı.
Hapishane hemşiresi ya da doktorunun, Mursi'nin düzenli tansiyon ve şekerini ölçtüğü ancak başka bir sağlık hizmeti sunmadığı bilinirken, Mursi'nin ailesinin de hapishaneye yiyecek ya da ilaç getirmesine izin verilmedi.
Ayrıca, Mursi'nin gazete okuması, televizyon izlemesi ya da telefon görüşmesi yapması yasaktı.
HABERE YORUM KAT