‘Yüzleşmesi Zor Bir Hatıra’
Eğer haberler doğruysa Mayıs ayında G-7 zirvesi için Japonya’ya gidecek olan Amerikan Başkanı Obama’nın da Hiroşima’yı ziyaret edebileceği konuşuluyor. Malum daha geçen gün Hiroşima’da düzenlenen anma törenlerine katılan en üst düzeydeki Amerikalı yetkili ABD Dış İşleri Bakanı John Kerry oldu. Kerry 6 Ağustos 1945’te Amerikan Ordusu tarafından atılan uranyum bombasıyla öldürülen yaklaşık 140 bin insanın hatırası için dikilen anıta çelenk bıraktı ve saygı duruşunda bulundu. Hatta ölenlerin hatıralarına yer veren bir müzeyi bile ziyaret etti ABD Dış İşleri Bakanı.
Bu Amerikalılar öteden beri çok medeni ve kamu diplomasisi denilen alanı son derece ustaca yöneten insanlar hakikaten. Baksanıza kullanılan nükleer bombayla koskoca şehirleri yakıp yıkıyor, yüz binlerce insanı katlediyor, bir o kadarını da sakat bırakıyor ama en yakın müttefiklerinden olan Japonya’dan özür de dilemiyor. Hatta önceki Başkan George W. Bush “özür tarihin çarpıtılması olur” dedikten sonra asla böyle bir şeyin olamayacağını da deklare etmişti.
Diplomatik Kıvraklık Dedikleri
Peki, ta Japonya’ya kadar gidip en büyük katliamlardan birinin gerçekleştirildiği Hiroşima’da ne söylemiş olabilir Amerikalı bir siyasetçi, diplomat, devlet adamı? Ne söyleyebilir, bir düşünelim. Klişe birkaç cümle mesela; "Hiroşima'yı ziyaretim Japonya’yla ilişkilerimizin gücü ve zorlu savaş yıllarından bu yana nasıl bir yoldan geçtiğimizin önemli bir göstergesidir.” Ne söylüyor bu cümle telafisi mümkün olmayan acı ve yıkımlar için? Hiç bir şey değil mi? Diğer cümlesine bakalım; “Bu ziyaret geçmişi değil, geleceği vurguluyor." Ölen öldü kalan sağlar bizimdir misali, ne bir muhasebe ne de bir adalet arayışı bulabiliyoruz konuşmasında.
İnsanlık tarihine nükleer bombayla yıkarak yok ederek kaydettikleri Hiroşima Amerikan devleti için 70 yıl sonra bugün neyi temsil etmektedir? Hiroşima’nın kitleler halinde yakılarak parçalanarak katledilen insanların Amerikan devleti nezdinde nasıl bir karşılık bulduğunu anlatan cümleler, semboller nelerdir? İşte size son anma töreninde ziyaretçi defterine John Kerry’nin kaleminden bunların resmi cevabını aktarıyorum: "Nükleer tehditleri ortadan kaldırmamız ve savaşları tamamen sonlandırmamız gerektiğini gösteren çok acı, çarpıcı ve yüzleşmesi zor bir hatıra" dedi. Özür ve pişmanlık yok elbette ama daha ötesi on binlerce insanı barbarca katleden bir saldırıyı Kery “yüzleşmesi zor bir hatıra” olarak anıyor.
Hatıra, zor bir hatıra ya da en ileri düzeyde yüzleşmesi, zor bir hatıra! Amerikan devletinin, siyasal kültürünün nasıl bir ‘hatıra’ anlayışına sahip olduklarını görmek için Hiroşima’daki törende ziyaretçi defterine düşülen şu birkaç cümleye bakmak yeter de artar bile. İyi ama bu son derece çirkin, insanlık haysiyetine açık bir saldırıyı ihtiva eden ‘yüzleşmesi zor hatıra’ içerikli beyanlar bütün ajanslardan geçildiği halde neden bu kadar makul, soğukkanlı hatta diplomatik bir incelik gibi lanse ediliyor haberlerde? Dedik ya bu Amerikalılar kamu diplomasisi denilen alanda çok ama çok yetenekliler, ne yapsalar, ne söyleseler hemen her zaman büyük bir teveccüh görüyorlar.
Hiroşima’daki anma töreni ne yazık ki sadece Kery’nin Amerikan devleti adına sergilediği bu barbarca tekebbürle sınırlı değil. İş o raddeye varmış ki kendi dedelerini, nineleri, atalarını 70 sene önce katletmiş bir devletin en üst düzeydeki temsilcisini Japon çocukları ABD bayrağının renklerinden oluşturdukları origami kolyelerini ‘misafirlerinin’ boyunlarına takacak kadar ‘nezaket’ gösterisi yapmaya varmıştı. Sonrasında töreni izlemeye alınan ‘şanslı’ Japonlar ise ellerinde Amerikan bayrağı sallayarak ezilmişliğin, teslimiyetin daha doğru ifadesiyle zilletin yıkım ve katliamdan daha büyük bir felaket olduğunu imliyordu.
İşte Amerikan Rüyası
Amerikalıların incelikli diplomasisi, uluslararası PR yetenekleri burada bitmiyordu. Alınacak çok ders, tarihe geçirilecek büyük ibretler için sabırlı ve tetikte durmakta umulmayacak faydalar vardır mutlaka. Gerek devlet olarak gerekse toplum olarak Japonya’nın lüzumsuz bir beklentiye girmesini engellemek adına bakınız Kery ne kadar işlevsel bir cümle kurmuş? Kerry, “Geçmişi ziyaret edip ölenleri onurlandıracağız ama bu ziyaret geçmiş ilgili değil bugün ve gelecekle ilgili.” Ölenleri yani öldürdüklerini, kitleler halinde yakarak parçalayarak katlettiklerini ‘onurlandıran’ bir devlet duruyor karşımızda. Adeta “iyi ki Amerika var!” dememiz için bir sebep daha lütfeden modern dönemlere şükretmeye davet ediliyoruz.
Peki, Amerika’nın katliamlar sonrası sergilediği bu türden diplomatik nezaketi başka hangi devlet pratiğe geçirebilir? Daha geçen haftalarda Türkiye’de Marksist kökenli demokrasi ve liberalizmin lordlarından biri yazısına şöyle bir başlık atmıştı: “ABD, Türkiye’ye hukuk devletinin ne yapması gerektiğini öğretiyor”. Evet, üzerinden yaklaşık bir ay geçmesine rağmen bu güzide makale haber sitesindeki müstesna yerini muhafaza ediyor. Amerika öğretiyor, öğretmeye devam ediyor ve Amerika (Avrupa da buna dâhil) karşısında temel karakterleri ‘tabasbus’ olan Batıcı aydınlar var oldukça bundan sonraları da öğretmeye devam edecek. Tabi bir daha bu ülkede fırsat, kudret ve toplumsal meşruiyet yakalayabilirlerse.
Yeni Akit
YAZIYA YORUM KAT