"Yüzde 45 Sol Oy Çılgın Bir Fantezi"
ANAR Genel Müdürü İbrahim Uslu, Türkiye’de sol oyların hiçbir zaman yüzde 35’i geçemediğini, HDP’nin yüzde 10 oy alması halinde CHP’nin yüzde 35 oya ulaşmasının akıl dışı bir ihtimal olduğunu söyledi.
Türkiye, 30 Mart ile başlayıp 10 Ağustos ile devam eden seçim maratonunun üçüncü ayağında. 7 Haziran’da gerçekleşecek genel seçim, hem final olması bakımından hem de yeni oluşacak parlamentonun önündeki ivedi gündemler sebebiyle büyük önem taşıyor. Bu yüzden sorularımı ANAR Genel Müdürü ve siyaset bilimci Dr. İbrahim Uslu’ya yönelttim. Dr. İbrahim Uslu, HDP’nin durumuna, Abdullah Gül’ün adaylığına, AK Parti başta olmak üzere partilerin muhtemel oy oranlarına ve seçim kampanyalarına ilişkin sorularıma aydınlatıcı ve açık cevaplar verdi.
Üç aşamalı seçim maratonunun son aşaması olan genel seçimlere yaklaşıyoruz. Genel anlamda gördüğünüz tablo nedir?
CHP şimdiye dek hazırlanmadığı bir şekilde seçim kampanyasına hazırlanıyor gibi gözüküyor. MHP ise kapalı kutu, işin doğrusu, MHP’nin ne yaptığını kestiremiyorum. HDP ise seçim stratejisi veya propaganda üzerinde çalışmaktan çok adaylar üzerinde çalışıyor gibi görünüyor. Bugüne kadar seçime hazırlanma konusunda en modern teknikleri kullanan parti AK Parti oldu. Bu seçimde de aynı tavrı sürdürüyor. Bir yandan kampanyaya hazırlanan AK Parti’nin seçim stratejisi, seçim beyannamesi konusunda da dört beş koldan hazırlık yaptığını görüyoruz.
OBAMA’NIN EKİBİ DE KURTARAMAZ
CHP, Obama’nın çalıştığı ekiple çalışacak. Kendisini yenileyemeyen CHP’nin yeni reklamcılar ile çalışacak olması sandıkta CHP’yi kurtarması beklenebilir mi?
CHP’yi bu girişim sandıkta elbette kurtaramaz. Bu gibi çalışmaların minör etkileri olur sandığa, tüm dünyada böyledir. Seçim kampanyalarının, reklam çalışmalarının en yüksek etkiye sahip olduğu kampanyalarda bile kampanya nedeniyle parti tercihini değiştirenlerin oranının yüzde üç-beş arasında olduğu yapılan araştırmalardan bilinmektedir. Bu etki de kararsız seçmen üzerinde olmaktadır.
CHP aynı zamanda Cem Uzan’a şaşırtıcı seçim başarısı kazandıran isimle çalışmak için girişimde de bulundu. O zaman olan neden şimdi olmasın?
Böyle bir şey mümkün değil. Seçimlerin bir matematiği vardır. Türkiye’de sol 1983 yılından bu tarafa sadece bir kez yüzde 35’in üzerine çıkmış. Bu tarih de 1999 senesi, Öcalan’ın yakalandığı yıldır. Onun dışında solun toplam oyu hep yüzde 35’in altında kaldı. Türkiye’de solun tablosu budur.
AKIL DIŞI OLASILIK
Kılıçdaroğlu yüzde 35’lik bir seçim hedefi koydu. Bunu mümkün görür müsünüz?
Fantezi kuruyorlar. Bir taraftan HDP barajı geçecek deyip, sonra da CHP’nin bu oy oranlarına çıkabileceğini düşünüyorlar. Bu akıl dışı bir olasılık. Solun toplam havuzu yüzde 35 ise, yüzde 10’unu da HDP alırsa geriye ne kalacak? Bu durumda da CHP’nin yüzde 35’i yakalaması imkansız. CHP’nin bu oy oranını yakalayabilmesi için bütün solun tek çatı altında seçime girmesi gerekiyor. Sol seçmenin toplamının yüzde 45’e çıkacağını düşünmek çılgınca bir fantezidir.
HDP BARAJI CHP OYLARIYLA GEÇER
HDP’nin barajı geçmesi ya da geçememesi az bir oranla olacak gibi görünüyor. Barajı geçerse hangi partiden oy alacak? AK Parti tabanından oy alacağı yorumları da yapılıyor.
CHP’nin muhafazakar adayları CHP’ye ne kadar oy getiriyorsa, HDP’nin muhafazakar adayları da HDP’ye o kadar oy getirir. AK Parti ile HDP tabanında Güneydoğu da dahil çok fazla bir geçişkenlik yok. HDP’nin barajı aşmak için ihtiyaç duyacağı oylar mutlaka ve mutlaka CHP tabanından gelmek durumunda. AK Parti’den geleceğini söylemek siyaset bilmemektir. Yeni seçmen, yurtdışı oyları ve CHP seçmeninden gelecek oylar HDP’ye barajı geçirebilir.
Davutoğlu’ndan başkası darbe olur
Davutoğlu AK Parti tabanı ile nasıl bir rabıta kurdu?
Çok güçlü. AK Parti’nin yeni Genel Başkan sebebiyle bir risk durumu olmadı. Çünkü Davutoğlu, AK Parti kitlesi için yeni bir isim değil. Hatta bu kitle açısından baktığımızda siyaset öncesinde bile yeni bir yüz değildi. Davutoğlu, akademisyenliği döneminde de çok tanınan ve saygı duyulan bir isimdi. Sonrasında da güçlü bir baş danışmanlık dönemi oldu. CHP seçmeni Davutoğlu’nun Dışişleri bakanlığı dönemini başarılı bulmayabilir; ancak AK Parti kitlesi kabinenin en başarılı bakanlarından birisi olarak görüyordu. Davutoğlu sanki yeni ve seçmenin tanımadığı bir isimmiş gibi sunulmaya çalışılıyor. Ama bu doğru değil. AK Parti tabanı daha önceden tanıdığı, sevdiği Davutoğlu’nu genel başkan ve başbakan olarak hemen benimsedi.
BIRAKALIM GÜL KARAR VERSİN
Bülent Arınç Gül’ün siyasete girmesiyle ilgili yaptığı açıklamada ‘Başbakan olmayacaksa meclis başkanı olmalı’ dedi. Davutoğlu dışında başka bir ismin başbakan olma ihtimali mi var ki böyle bir açıklama yaptı Arınç?
Yok öyle bir ihtimal. Seçime Davutoğlu’nun genel başkanlığında giriliyor. AK Parti tek başına iktidar olacak oyu da alırsa elbette Başbakan Davutoğlu olacak. Bunun aksi parlamentoya darbe yapılması olur.
Bu açıklamayı nasıl değerlendirirsiniz?
Gül’ün siyaset isteyip istemediğini bilmiyoruz aslında. Şimdiye dek aday olmamasını siyaset düşünmediği yönünde bir emare olarak görebiliriz. Bu aşılamaz mı? Elbette aşılabilir. Ancak bu yine Sayın Gül’ün iradesiyle olacaktır. Siyasete girme kararı alır ve milletvekili olursa ondan sonra hangi görevde olacağına da AK Parti yönetimi oturur karar verir. Bunu şimdiden spekülasyon konusu yapmak doğru değil. Ben bu konuda yorum yapmayı yanlış bulurum. Bırakalım da Sayın Gül siyasete dönüp dönmeyeceğine kendisi karar versin. O’nun bu konudaki kararı her ne olursa olsun herkesin buna saygı duyacağını da biliyorum. Ne görev alacağına gelince; bir milletvekilin hangi görevi yapacağına o partinin yetkili kurulları karar verir.
İDDİALAR AÇIK BİR İFTİRA
Üç dönemi dolduran milletvekilleri ile ilgili de çeşitli spekülasyonlar yapılıyor. Ne dersiniz?
Üç dönemini dolduran milletvekillerine bundan daha büyük bir hakaret olamaz. Bu insanlar 27 Nisanı, parti kapatma davasını, 17 Aralık bir darbe girişimini, Gezi olaylarını yaşadılar ve zikzak yapmadılar. Bu kadar netameli dönemlerde istikametlerini bozmamış insanların sırf milletvekilliklerini kaybedecekleri için zikzak yapacaklarını ve siyasal duruşlarına halel getirecek tavır takınacaklarını söylemek bu arkadaşlarımıza hakarettir. Bence bu açık bir iftiradır. Bu iddiada bulunanlar dönüp bu arkadaşlarımızın geçirdikleri sınavlara bir baksınlar.
2011’in fotokopisi bir seçim
Peki bugün seçim olsa tablo ne olur?
Sayın Davutoğlu Başbakan olduktan sonra 4-5 araştırma yaptık. Hepsinde AK Parti’nin oylarını yüzde 47-49 aralığında bulduk. Atlatılan birçok badireye rağmen AK Parti oy oranında istikrar var. CHP 23-25, MHP 13-15, HDP’yi de 7-8 aralığında buluyoruz. Bu tablonun ciddi bir şekilde değişmesi için travmatik bir takım durumların olması gerekir. İnşallah öyle bir durum da olmaz. Önümüzdeki seçim, 2011’in fotokopisi gibi bir seçim olacak. Bu seçimin heyecan taşıyan tek noktası HDP’nin barajı geçip geçemeyeceği hususudur.
HDP’nin barajı aşması AK Parti’ye nasıl yansır?
HDP barajı geçerse AK Parti’den milletvekili alacak, oy almayacak. Aynı şekilde MHP’den milletvekili alacak ama oy almayacak. CHP’den ise hem oy, hem de milletvekili alacak.
AK Parti ile HDP’nin gizli bir seçim anlaşması yaptığı yorumları için ne dersiniz?
Genel seçim öncesi partiler birbiriyle gizli ittifak yapmazlar. Ya aynı listeyle girer ve ittifak yaparlar ya da ayrı liste ile girer ve rekabet ederler.
AK Parti içinde bir risk, tehdit var mı?
AK Parti eğer kendi içinde bir risk yaşayacak olsaydı bunu 17 Aralık sürecinde yaşardı veya Cumhurbaşkanlığı seçimi esnasında, genel başkanlık sürecinde yaşardı. Bu üç süreçte de en küçük bir sarsıntı yaşamadı. Birkaç isim istifa etti gitti ama AK Parti’ye bir şey olmadı. Bu süreçleri sorunsuz atlatmış bir partinin bayram değil seyran değil durumunda sorun yaşamasını beklemek rasyonel değil. AK Parti kendi içinden kaynaklanan bir sorun yaşamaz.
CHP altı okun hayaletinden kurtulmalı
Yunanistan’da Syriza’nın başarısı sol siyasette kısa süreli bir sevinç yarattı. Syriza örnek olabilir mi Türkiye soluna?
Syriza’ya seçim kazandıran şey, uluslararası sisteme meydan okumasıdır. Bu bağlamda Syriza’nın yaptığını, hem de daha fazlasını AK Parti yapıyor. Örneğin her platforma, hatta Birleşmiş Milletler genel kurulunda ‘Dünya Beşten büyüktür’ diyor. Oysa CHP Syriza’nın yaptığı gibi meydan okumayı bırakın, tam tersini yaparak ülkemizi küresel sisteme şikayet ediyor. CHP, altı ok hayaletinden kurtulmadığı ya da onu dönüştürmediği sürece atılım yapamaz.
CHP’nin yaşlı bir parti olduğu tespitinizden yola çıkarak AK Parti’nin üç dönem kuralını nasıl değerlendirirsiniz?
AK Parti’nin marka vaadi bence üç dönem kuralıdır. AK Parti’nin misyon partisi olduğunun en önemli göstergesidir bu kural. Bu yönde HDP’nin de iki dönem kuralı var. HDP bu kuralı delecek mi onu göreceğiz. Ancak HDP de bu kuralı uygularsa yazılı olsun olmasın yeni bir gelenek başlayacaktır. AK Parti bu kuralı uyguladıktan sonra diğer parti seçmenleri de kendi partilerinden bu doğrultuda beklenti içinde olacaklardır.
Yeni Şafak
HABERE YORUM KAT