Yurt genelinde kaç "terörist" var?
Türkiye'de, ısrarla sorunlu olan bir tanımlama ile insanların mahkeme karşısına çıkmadan ve haklarında somut delil olmadan yapılan tanımlamalar ile mağdur edildiği görülüyor.
HAKSÖZ HABER
Terörist olarak tanımlanan 've mağdur edildiği sonradan anlaşılan' yüz binlerce kişinin olduğu Türkiye'de resmi kurumların söylemleri ile mahkemelerin söylemleri uyuşmak zorunda değil mi?
Ancak Türkiye'de siyasal, sosyal, idari ve ekonomik konularda bilirkişi pozisyonu alan kişiler ve gruplar, televizyon ekranlarından sokağa kadar, neredeyse her ortamda öteki olarak belirledikleri kişileri "terörist" olarak tanımlıyor.
Hatta Türkiye'de sokakta herhangi bir konuda tartışma çıktığında, insanlar birbirlerine karşı 'FETÖ'cü diyerek hem kendilerince bir hakaret hem de yasal süreç içerisinde iftira olarak tanımlanabilecek bir ifadeyi kullanarak mağduriyetlere sebebiyet veriyorlar.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da yaptığı açıklamalar ile bu durumun bir benzerini gerçekleştiriyor görünüyor.
Terörist olarak tanımlanan kişi sayısını neye dayanarak ve hangi saiklerle ifade ettiği anlaşılamayan Süleyman Soylu, daha önceki açıklamalarına ters düşen rakamları telafuz ederek kafa karışıklığına sebebiyet veriyor.
Adalet Bakanlığı'nın yetki alanında olan bir durumu kesin sabite olarak mahkeme kararı da olmadan ifade eden resmi görevlilerin açıklamaları, sorunları arttırmaktan başka ne işe yarıyor merak ediliyor?!
Sorunların, yanlış ve yanlı tanımların hızla arttığı Türkiye'de gerekli kurum ve kuruluşlarında yeteri oranda çalışmadığı eleştirileri yapılıyor.
Ankara’da basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtlayan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İBB'de başlatılan teftişe ilişkin "Bizim kimsenin belediyesiyle işimiz yok, bizim terörle mücadeleyle işimiz var ve bunun için Türkiye’yi alarmda tutmak zorundayız" dedi.
Soylu ayrıca, "Siz terör örgütünden bylockçu olduğu için FETÖ'cü olduğu için ihraç edilen kişiyi kendi şirketinize alır mısınız? Siyasi tarafı yok bunun, güvenlik tarafı var" dedi.
İçişleri Bakanı, "DİYADER diye bir dernek var İstanbul’da. Yaklaşık bundan 7-8 ay evvel arkadaşlarımız böyle bir çalışma yaptıklarını söylediler. ‘Devam edin’ dedik. Ve bu dernek tamamen örgüt elebaşı Apo tarafından talimatla kurdurulmuş, dini istismar etmek üzere niteliklendirilmiş bir dernek. Biz, bununla ilgili çalışma yaparken bir şeye daha ulaştık. Buradan referansla İBB'ye insanların girdiğini ve burada da çalıştıklarını tespit ettik ve gördük. Bu arada ihbarlar gelmeye başladı. Daha önce PKK ve KCK ile iltisaklı, hapse girmiş, özellikle dağda bulunmuş; bunun yanı sıra yine başka terör örgütlerinden polisimizin öldürülmesi eylemine katılmış, katkı vermiş ve yargı tarafından da bu tescil edilmiş; yine bütün bunların yanı sıra FETÖ'den ihraç ettiğimiz Bylock kullanıcısı birçok kişinin yoğunlaştırılmış olarak İBB’de işe alındığını gördük. Burada bir önemli adım daha var. Buradaki işe alınanlar sadece mahalleleri süpürmüyorlar, burada alınanların bir bölümü ilgili belediyenin çok kritik yerlerinde çalışabilme kabiliyetine sahipler. Şimdi biz, bunları takip etmeyelim mi? Biz, bunlardan gelebilecek herhangi bir tehdidi öngörerek tedbir almayalım mı? Bizim kimsenin belediyesiyle işimiz yok, bizim terörle mücadeleyle işimiz var ve biz bunu yapmak zorundayız. Bunun için de Türkiye’yi alarmda tutmak zorundayız." ifadelerini kullandı.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu daha geçtiğimiz aylarda yaptığı bir kaç konuşmasında yurtiçindeki terörist sayısının çalışmalar sonucu azaltıldığını belirterek farklı tarihlerde farklı rakamlar vermişti.
Geçtiğimiz aylarda da İçişleri Bakanlığı resmi internet sayfasında yurtiçindeki terörist sayısı için, ''Yurt İçindeki Terörist Sayısı 197'ye Düştü'' başlıklı bir basın açıklaması yayınlamıştı.
Ancak İçişleri Bakanlığı, Pazar günü yaptığı yazılı açıklamada "İBB, bağlı kuruluşları ve şirketlerinde işbaşı yaptırılan personelden, 455'inin PKK/KCK, 80'inin DHKP-C, 20'sinin MLKP, 2'sinin MKP, ayrıca bazılarının FETÖ ve diğer terör örgütleriyle iltisaklı/irtibatlı olduğu yönünde ihbar, şikayet ve elde edilen tespitler üzerine, konunun tüm yönleriyle soruşturulması için Bakanlığımızca özel teftiş başlatılmıştır" ifadelerine yer verdi.
Resmi açıklama sayılan bu rakamların hangisi gerçeği yansıtıyor merak ediliyor!
İçişleri Bakanının ifadesine göre "terörist" olarak tanımlanan kişilerin çalışma izinlerinin, yine İçişleri Bakanlığı ile Adalet Bakanlığı tarafından onaylandığı biliniyor.
Terörist tanımlamasının nasıl yapıldığını anlamlandırmakta zorlandığımız Türkiye'de, bireylere veya kurumlara karşı "terörist" tanımlaması üzerinden toptancı bir yaklaşım sergilenmesinin doğru olmayacağı yönünde yorumlar yapılıyor.
Öte yandan CHP'nin HDP ile girdiği ittifak sonrası Ekrem İmamoğlu yönetimindeki İBB'den 15 bine yakın işçi işten çıkarılmış yerine ise 60 bine varan yeni işçi alımı yapılmıştı.
İBB'nin yönetiminin emin ellerde olmadığı yorumları haklılık kazanırken, İçişleri Bakanının açıklamaları sonrası sıklıkla kullanılan terörist tanımlaması sonrası, "meşruiyeti zaafa uğramış kesimlere karşı" bir savunma psikilojisi verildiği ve mağduriyet algısı kazandırıldığı yorumları yapılıyor.
HABERE YORUM KAT