'Yumuşak Başlı isem, Kim Dedi, Uysal Koyunum?'
Selahaddin E. Çakırgil, Diriliş Postası'nda kaleme aldığı yazıda Türkiye'de yaşanan son dönem gelişmeleri Çözüm Süreci bağlamında bütünlüğü içerisinde değerlendiriyor.
Selahaddin E. Çakırgil - 'Yumuşak Başlı isem, Kim Dedi, Uysal Koyunum?' / Diriliş Postası
Evet, Mehmed Âkif bir asır öncelerde böyle diyordu:
’Yumuşak başlı isem, kim dedi, uysal koyunum..
Kesilir amma, asla, çekmeye gelmez boynum..’
*
Tayyîb Erdoğan da bu mısraları sık sık okur..
O Tayyîb Erdoğan ki, ’Çözüm Süreci’ denilen bir siyasî mekanizmayı onca muhalefet ve tahrib çabalarına aldırmaksızın işletmeye başlamış ve bu konuda, ’gerekirse, baldıran zehrini içmeye hazırım..’ kararlılığını göstermişken ve bizzat S. Demirtaş da daha önceki beyanlarında, ’Böyle bir süreci de, ancak Erdoğan gibi güçlü liderler gerçekleştirebilirdi..’ diyebilmişken..
Erdoğan Cumhurbaşkanı seçildikten sonra, ’Çözüm Süreci’ni basit ve kolay olduğunu sanan Hükûmet, Erdoğan’ın karşı çıkmasına rağmen, ’Dolmabahçe Mutabakatı/ Uzlaşması’ diye bir metni, HDP ile birlikte ve bir zafer edâsı içinde ilân edivermişler ve Tayyîb Erdoğan da ’Dolmabahçe Mutabakatı’ denilen bu metnin hazırlanması ve açıklanmasında bazı temel yanlışlıklar olduğunu söyleyince de, B. Arınç bile, 40 yılı aşan bir siyasî birlikteliğe rağmen, ’C. Başkanı’na saygısızlık olmasın, ama, sorumluluk hükûmete aiddir..’ deyince, tablo daha bir kararmış; bizim cenahta bile niceleri, şu veya bu tarafın haklı olduğu konusunda, diğer tarafı suçlayıcı bir tepki geliştirmişlerdi.
Halbuki.. ’Dolmabahçe Mutabakatı’ denilen metnin o şekilde açıklanması ve Erdoğan’ın Hükûmet’teki arkadaşlarının Erdoğan’ın daha önce yaptığı uslûb yanlışlığı ikazına aldırmaması, beklenmeyen bir tavır idi..
(...)