1. HABERLER

  2. HABER

  3. MEDYA

  4. Yüksekova Olaylarında Medyadan TARAFgir Yayın
Yüksekova Olaylarında Medyadan TARAFgir Yayın

Yüksekova Olaylarında Medyadan TARAFgir Yayın

Yüksekova’daki gelişmeler medyaya müthiş bir dezenformasyonla yansıyor. Nerede Müslümanlar varsa medya “taraf”ını karşı cephede belirliyor.

07 Mayıs 2011 Cumartesi 19:34A+A-

Hakkâri Yüksekova'da önceki gün Tunceli'de öldürülen PKK'lıların cenazesi ile ilgili yürüyüş sırasında Mustazaf-Der Yüksekova Şubesi'ne yönelik saldırıda Ubeydullah Durna şehit edilmişti. Ancak medyanın gelişmeleri PKK'ya yakınlığıyla bilinen ANF haber ajansının diliyle vermesi dikkatlerden kaçmıyor. Ortalık Tunceli'deki olayı protesto eden kalabalığın TSK merkezleri yerine İslami kurumları hedef alan saldırılarını Hizbullah-PKK çatışması olarak sunanlardan, Mustazaf-Der'lilerin ellerindeki sopalarla BDP'lilere saldırdıkları yönündeki haberlerden geçilmiyor. Medyaya bakılacak olursa yüzlerce kişiden oluşan PKK kitlesine 15 kişilik eli sopalı Mustazaf-Der grubu saldırmıştı. Dolayısıyla ölüm vakasının sorumlusu da onlar oluyordu.

Bu yönde haber yapan gazetelerden birisi de Taraf gazetesi oldu. Genelkurmay karşıtı yayınlarıyla takdir toplayan gazete her ne hikmetse söz konusu Müslümanlar olunca, haklı-haksız araştırma gereği duymaksızın "taraf"ını her zaman karşı cepheden seçmeye büyük itina gösteriyor. Nitekim Yüksekova'daki hadiseyi de ANF merkezli yayınlarla değerlendirenlerin başında geldi. Bugünkü bir haberinde "PKK yanlısı bir gösteriyi derneğin balkonundan izlerken ateşli silahla öldürülen Mustazaf-Der yöneticisi Ubeydullah Durna'nın cenazesinde çatışma çıktı, üç kişi yaralandı." şeklinde verecek kadar olaylardan habersiz, "güçlünün yanında" olduğunu gösteren Taraf'ın bu haberini okuyanlar Durna'yı istem dışı bir kurşunun vurduğunu düşünecekler: Balkondan izlerken kurşun değdi!!!

Haberin devamında ise "Cenaze için Batman, Mardin ve Diyarbakır'dan gelen Mustazaf-Der üyeleriyle bir grup arasında çıkan çatışmada üç kişi yaralandı, Mustazaf-Der binası ve bazı arabalar yakıldı." Devam ederken sanki cenazeye dışarıdan gelenlerin "tekbirlerle yürüyerek" provokatif bir ortam hazırladıklarına ilişkin bir kanı uyanıyor okuyanda. Ve çatışma çıkıyor. Mustazaf-Der binası yakılıyor, Batman plakalı (Mustazaf-Der'lilere ait) arabalar yakılıyor.

Olayı çatışma olarak açıklayan Taraf yazarı Ahmet Altan da dünkü yazısında "Yüksekova'daki gösteri sırasında iddialara göre bir grup Mustazaf-Der üyesi göstericilere müdahale etmişti ve göstericilerden biri Mustazaf-Der'in şube başkan yardımcısını tabancayla vurup öldürmüştü." şeklinde okumuştu olayı.

Oysa olay, çatışma değil, apaçık bir saldırıydı. Kendilerini korumak isteyen Mustazaf-Der'liler binaya saldıran ve yakmaya kalkan kalabalıktan kurtulmak için kapıları üstlerine kapatmış ve bir kısmı çatıya çıkmışlardı. Çatıya çıkanlardan biri olan Mustazaf-Der Yüksekova Şubesi Başkan Yardımcısı Ubeydullah Durna bu sırada silahla vurulmuştu. Bir gün sonraki cenaze töreninde yürüyen Mustazaf-Der'lilere de saldırılarak araçları yakılmış ve Mustazaf-Der ateşe verilmişti. Bunun yanı sıra mütedeyyin insanların dükkânları da ateşe verilmişti.

Öte yandan KCK'nın olayı "tezgâh" olarak niteleyen ve "Biz yapmadık!" şeklindeki açıklamasını ölçüt alanların cenazeye saldırılmasını ve araçların yakılmasını nasıl yorumladıkları merak konusudur. Saldırı elbette kontrol dışı ya da provokatif bir nitelik taşıyabilir. Ancak gelişmeler olayın sorumlusunun PKK olduğuna ilişkin kuşkuları artırıyor. Kaldı ki, uzun süredir PKK'nin Yüksekova Şubesi dâhil defalarca Mustazaf-Der şubelerine saldırdığı ve Molotof kokteyller attığı bilinmiyor değil. Tüm bu gerçeklere rağmen PKK'nın "Burada ancak bizim borumuz öter!" şeklindeki adeta Kemalist devletin 30'lu yıllardaki "tekçi" anlayışını anımsatan faşist, baskıcı yapısını eleştirmek yerine olayı "çatışma" merkezli izah etmek adaletten yoksunluğun ve vicdansızlığın bir göstergesi olsa gerek. PKK'nın tepki toplayan birçok saldırıyı "Biz yapmadık!" diye geçiştirdiği ve yakın tarihte işlenen iki imam cinayeti ile birlikte düşünüldüğünde, sağduyudan ne kadar uzak oldukları görülecektir.

Elbette olayların büyümemesi ve gelişmelere sağduyulu yaklaşılması, tahriklere kapılınmaması ve muhtemel bir çatışmaya girilmekten özenle kaçınılması gerekmektedir. Ancak bu tavsiyelerin muhatabı öncelikle PKK-BDP çevresi olmalıdır. Her eylemlerinde bölgedeki İslami kurumlara saldıran, mütedeyyin insanların dükkânlarını, araçlarını yakan bu çevre saldırgan tutumundan vazgeçmeli, yaşananları açıklığa kavuşturmalıdır.

HAKSÖZ-HABER

-----------

HABERE YORUM KAT

16 Yorum