Yüksek yargıda kadrolaşma!
Gözaltı işlemi yapılmakta iken, şüpheli Erzincan Başsavcısı’nı telefonla arayan, ama “Ben aramadım, o beni aramıştı, görüştüm” diye gerçekleri gizleyen HSYKBaşkanvekili ne demiş: “Benim inançlarımı herkes bilir. Ben de zaten inkâr etmiyorum.
Hiçbir zaman inançlarımla hukuku birbirine karıştırmadım. İnançlar, ayrı değerlendirilmelidir.”
Bu açıklama ne üzerine yapılmıştı?..
Ergenekon tutuklusu Emekli Tuğgeneral Levent Ersöz, HSYKBaşkanvekili’nden bahsederken, “Alevidir” dediği için...
Olabilir.
İşinde başarılı ise, Alevi de o makama gelebilir, Sünni de. Bir başka mezhepten kişi de..
Çünkü kıstas, mesleğinde başarılı olmak.
Ama ben sorsam, aynı kurulda başka kimler var, aynı inançta diye..
Cevap verebilirler mi acaba?
İki mi, üç mü, dört mü, kaç?
Toplam kurul üyelerinin % 10’u mu, % 50’si mi, % 90’ı mı?
Sadece kurulla bitmiyor iş...
Önceki gün başlayıp, dün de devam eden, yargı cenahının hükümete bombardıman ateşi açan önemli isimlerine soralım; “Sizler için de, şu çete davasının sanıkları, bu terör örgütünün sanıkları, telefon görüşmelerinde ‘Alevidir..’ diye birbirlerine hatırlatmalarda bulunarak, sizler için övgüde bulunurlarsa, ne diyeceksiniz?”
Siz de aynı şekilde, “Biz inancımızı işimize karıştırmayız” diyerek konuyu kapatacak mısınız?
İyi de, gerçekler ortada işte.
İnancınızı işinize karıştırdığınız ayan beyan ortada...
Ha CHP’nin Alevi kökenli AdaletBakanı Seyfi Oktay.
Ha HSYKBaşkanvekili.
Ha CHP’nin “Bakanlık kadroma 5000 kişi aldım. Bu kadroları, parti teşkilatıma verdim. Ne yani, MHP’lileri, RP’lileri mi alacaktım?” diyen, aynı mezhepten AdaletBakanı Mehmet Moğultay..
Ha da, yüksek yargının bir başka başkanı...
Hepsi aynı minvalde konuşuyorlar.
O zaman, siz inancınızı, işinize karıştırmadığınızı nasıl söyleyebiliyorsunuz beyler? Veya, telefonlarda birileri birilerine, durup dururken mi, “Alevidir..” hatırlatmasında bulunuyor. Bu hatırlatmayı yaptıktan sonra, niçin sizler için övgülerde bulunuyorlar?
Söyler misiniz, yüksek yargının mensuplarından bu kaçıncısı içindir, “Alevidir” hatırlatmasında bulunulması?.. Kaç oldu, söyler misiniz?..
Ve bir başka soru: “Niye bir başka yüksek hakim için de, ‘Sünnidir..’ diye bir hatırlatma yapılmıyor?”
Niye sayın yüksek hakimler, niye? Sizin ne özelliğiniz var ki; sanıklar birbirleri ile konuşurken, hep böyle hatırlatmalarda bulunma ihtiyacı hissediyorlar?
Gerek “Alevidir” hatırlatması yapanlar, gerekse bu hatırlatma sırasında isminden bahsedilenler, çıkıp açıklama yapmalılar.
Ya birileri bunların üzerinden, kasten oyun tezgâhlıyor... Bu şahısların kamuoyunda tartışılması için kasten isimlerinden bu şekilde bahsediyorlar...
Ya da, bizim tahmin edemediğimiz kadar büyük bir kadrolaşmanın ürünü bunlar..
Hangisi acaba?
Daha önce de yazmıştım. Danıştay’da çok önemli bir Daire’nin üyelerinin hemen hemen tamamı, aynı mezhep mensubu..
Bu nasıl olabiliyor? Tesadüf müdür bu?
Yoksa birileri bunu, planlı bir şekilde mi kurguluyor?
Milimetrik hesaplarla, adamlar seçiliyor. Adam seçmek yetmiyor, o adamları belli Dairelere yerleştirmekte de, olayın üzerinde önemle durulması mı sağlanıyor?!
Öyle mi acaba?
Yoksa kamuoyuna yansıyan bilgiler, hep tesadüf müdür?
Düşünsenize, Danıştay veya Yargıtay’da bir Daire’nin tüm üyeleri İHL mezunu olsa, nasıl kıyamet kopar; değil mi?..
Veya üyelerin tamamı, dinî hassasiyetleri ile tanınan bir ilimizden veya ilçemizden olsalar!..
Küçük kıyametin kopma anıdır işte o an..
Ama aksi yönde oluşumlar, ayan beyan ortada iken, hiç kimsenin kılı kıpırdamıyor.
Bir de üstelik, yasama organına, yürütme organına efelik taslıyorlar.
Hem kadrolaşmışlar, hem de bundan sonrasında kadrolaşmanın sürmesi için, yasama ve yürütmeye ince ince tehditler savuruyorlar!..
VAKİT
YAZIYA YORUM KAT