Yorgunluk mu, Vefasızlık mı?
Kadir Topbaş’ın istifası üzerine çok şey yazıldı ama istifa gerekçesinde dillendirdiği bir ifade siyasette vefa tartışmasının bir kere daha hatırlanmasına yol açtı.
Karar gazetesindeki köşesinde Kadir Topbaş’ın istifasını değerlendiren Mustafa Karaalioğlu, istifa açıklamasında yer alan “adam yerine konulmamak” ifadesinin barındırdığı vefasızlık ve harcanma duygularının AK Parti içinde derinlere uzanan bir yaraya işaret edebileceğine dikkat çekiyor.
Kadir Abi…
Mustafa Karaalioğlu / Karar
Kadir Topbaş’ın istifasına bir tür zemin hazırlanması ve son olayların ardından da istifaya mani olunmaması 2019 seçimleri perdesinin resmen açılmasını ifade ediyor. Yeni sistemde, yani başkanlık modelinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı en önemli ikinci makam olmaya namzettir. Arada başbakanlık olmayacağına göre ve Cumhurbaşkanı yardımcıları da seçimle gelmeyeceğine göre değer taşıyan ikinci önemli koltuk İstanbul belediye başkanlığı olacaktır. Dolayısıyla, Topbaş’ın istifasıyla oluşan boşluk yeni sistemin mimarisi için önemli bir fırsat sunuyor. Bir başka açıdan da Kadir Topbaş gibi önemli bir isimden bile, dönemi bitmeden vazgeçilmesi AK Parti’deki diğer bütün pozisyon sahiplerine doğal olarak güçlü bir mesaj olarak yansıyacaktır. Bu da Cumhurbaşkanı Erdoğan’a tasarlayacağı mimari için geniş bir zaman ve zengin bir politik sermaye sunmaktadır.
***
Şimdiden sonrası şüphesiz heyecanlı ve merak uyandırıcı olacaktır. Yeni belediye başkanının kim olacağı ve asıl önemlisi de 2019 Mart’ında kimin AK Parti adayı olarak seçimlere gireceği gibi iki önemli sorunun cevabı, tabiatı gereği bütün ülkeyi ilgilendiriyor. Bu karar ve genel olarak yerel yönetim seçimleri aynı zamanda 2019 Kasım ayında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminin de en önemli kampanya ayağı olacaktır. Hasılı, ince eleyip sık dokumak bu kadar önemli olmamıştı…
Bir başka önemli olan konu da yıllar içinde ülkeye hizmet etmiş isimlerin siyaset dışında kalırken gördükleri tavır ve muameledir. Kadir Topbaş gibi…
Topbaş, İstanbul gibi bir dünyanın en zor şehirlerinden birinde art arda üç kez seçim kazanan bir isimdir. Sadece seçim kazanma başarısı değil aynı zamanda kişisel oylarının ve toplumdaki desteğinin parti ortalaması üzerinde olması da Topbaş’ı değerli kılıyordu. Bir belediye başkanının sahip olması gereken ilk özellik; yönettiği şehirde insanların sempatisine sahip olmasıdır ki Topbaş’ta bu fazlasıyla vardı. Milli Selamet’ten beri siyasetin içinde olan AK Parti’ye uzanan yolda da kendisine verilen bütün görevleri sorgulamadan omuzlayan, ılımlı, sempatik ve işine odaklı bir politikacı olarak adını tarihe yazdırdı. Bu yüzden de hem partilileri hem de muhalifleri tarafından hiç yadırganmadan Kadir Abi olarak tanındı ve sevildi. Şehre büyük hizmetleri olduğu inkar edilemez; aksi olsaydı üç kez üst üste seçilemezdi. 13 yıldır oturduğu büyükşehir belediye başkanlığı koltuğu kolay bir makam değildi ve bilakis çok fazla iştah kabartan bir yerdi ama buna rağmen makamı etrafındaki yüksek gerilimi, şahsiyeti sayesinde ustalıkla yönetmeyi bildi.
***
Zaten son dönemiydi… Hal böyleyken, ayrılışına dair daha iyi bir final sahnesi düşünülmeliydi. İstifası, asla “Adam yerine konmamak” gibi bir gerekçeye bağlı olmamalıydı. Zira, ortalıkta adam olmadığı dönemlerden beri var olan bir dava adamı, adam yerine konulmayı fazlasıyla hak ediyordu. Buna, damadı hakkındaki suçlamaların kendisine yönelik bir saldırıya dönüşmesi de dahildir. Damadının ilişkileri nedeniyle sorgulanmak evet ama Kadir Topbaş’ın fazlasıyla sansasyonel bir hal alan dava sürecinde adil bir muamele görmediği de aşikardır.
Ne var ki siyaset bazen, bazı şartlarda, bazı hallerde tam da böyle olabiliyor. Kadir Abi de olsanız adalet ve hakkaniyet beklentisi bazen bir hevesten ibaret kalabiliyor.
Yine de bütün çalkantılı zamanların ardından, veda konuşmasındaki halet-i ruhiyesi rahatladığını gösteriyordu. Üzerindeki baskının bitecek olması nedeniyle hafiflediğini anlatıyordu. Bu da tesellisi olsun. Yolu açık olsun.
HABERE YORUM KAT