1. HABERLER

  2. KÜLTÜR SANAT

  3. KİTAP

  4. “Yoldaki İşaretler” Üzerine
“Yoldaki İşaretler” Üzerine

“Yoldaki İşaretler” Üzerine

Yusuf Ahmet Kaya, Özgür-Der Üniversite Gençliği tarafından geçtiğimiz günlerde forumu gerçekleştirilen, İslamcı fikriyatın en çok ses getiren eserlerinden “Yoldaki İşaretler” kitabını Haksöz-Haber okurları için değerlendirdi.

28 Mayıs 2020 Perşembe 16:36A+A-

YUSUF AHMET KAYA / HAKSÖZ HABER

İnsanlık, var olduğu günden bugüne bir anlam arayışı içerisindedir. Bu anlam arayışı öncelike şu üç temel noktadan neşet etmektedir: Varlık, bilgi, değer. İnsanlık bu anlam arayışına cevap verdiğini düşündüğü birtakım ideolojiler üretmiş veyahut bazı dinlere tabi olmuş. İslam’da bu üç temel noktaya net şekilde cevap veren bir dindir. Müslümanlar olarak bizler ise hayata dair bütün alanlarda, İslam’ın vazettiği ölçütler temelinde hareket etmeye çalışan insanlarız. Ancak bu noktada bir soru soralım: Peki öyleyse neden İslam âlemi düşkün bir halde? Sorun İslam’a mı ait yoksa bize mi? Bize ait ise bizim hayatımızın bütün alanları İslami bir temel üzerine mi kurulu? Yoksa bu temelin bir kısmı oradan bir kısmı buradan hareketle mi oluşturulmuş?

Bu sorular çoğaltılabilir ancak bu noktada durmak istiyoruz zira zikredilen sorulara cevap arayan en etkili isimlerden birisi şüphe yok ki şehit Seyyid Kutub’dur. Rahmetli Kutub, kitapları ve hayatı ile arayışını ve şahitliğini net bir şekilde gördüğümüz bir şahsiyet. Yoldaki İşaretler ise düşünce dünyasını sarih ve bütünsel bir şekilde anlattığı eseridir. Biz de bu kitabını elimizden geldiğince değerlendirmeye çalışacağız.

Kutub’un Gözünden Sorun ve Çözüm

Dünyanın şu anki halinin Kutub’a göre en büyük sebebi insanlığın değerler dünyasının çökmüş olmasıdır. Kutub, Yoldaki İşaretler kitabında uzun uzadıya sorunları anlatmaz, direkt olarak çözümleri sunar. Kutub, sorunları ‘İslam’da Sosyal Adalet’, ‘İslam Kapitalizm Çatışması’, ‘İslam Düşüncesi-1’ gibi kitaplarında uzunca anlatmıştır. Aynı zamanda bu tarzın, Seyyid Kutub’un geldiği son düşünsel nokta ile de alakalı olduğunu sanıyoruz. Zira o kitaplarında, İslam ile insanlığın ürettiği dinleri karşılaştırdığı zaman diğerlerinin ne kadar aciz olduğunu söyler. Ve insanın Rabbimizin gösterdiğinin dışında herhangi bir ‘akıl yürütme yöntemi’ni de kabul etmez. Bu sebepten İslam Felsefesi alanına da ciddi eleştiriler getirir.

Seyyid Kutub’a göre çözüm ise İslam’ın vazettiklerini tamamıyla tatbik etmektir. Ancak bu ‘vazedilenler’ insanlığın ürettiği gibi mekanik birer hukuk normu olarak değil, tam aksine insanın fıtratına en uygun yaşam biçimi olarak görülmelidir. Zaten bu tatbik edildikçe idrak edilecektir.

Çözümün Temeli

Yazımızın başında da ifade ettiğimiz gibi insanlığın her daim bir anlam arayışı olduğu muhakkaktır. Buradaki önemli olan nokta ise o anlam arayışının ne ile ve nasıl doldurulduğudur. Burada bizim için ne sorusunun cevabı İslam’dır. Nasıl sorusunun cevabı ise Kutub’a göre ahlak ve akide zemini üzerine kurulmuş bir hayattır.

Akide, gönülden bağlanılan şey, inanılması gereken esasların bütünü demektir. Ahlak ise insan için doğuştan gelen ve iradi olarak yönelim sağlayabildiği iyi veya kötü olarak tanımlanan huylar demektir.

Ahlak doğuştan gelen huylar olduğuna göre İslam’dan başka yaşam biçimlerine sahip insanlar da iyi veya kötü huylar taşıyabilir. Dolayısıyla ‘iyi olmak’ başlı başına yeterli değildir. Bu noktada İbrahim(as) ve Allah Resulü(as) hatırlanabilir. Onlar vahiy gelmeden önce bir şeylerin yanlış olduğunu tespit edebilmiş, toplumlarına nazaran iyi huylar taşıyan şahsiyetler olmuş fakat insanı huzura kavuşturan mutlak doğrunun ne olduğunu tespit edememişlerdi. Vahiy geldikten sonra ise istikamet bulmuşlardı. İşte Rabbimizin bize verdiği bu iki güzel örnekten hareketle Kutub’un önermesinin doğruluğunu görebiliriz. Ahlaki ilkeler başlı başına yeterli değildir. Bunların bağlı olacağı bir değerler bütünü olmalıdır ki o da İslam Akidesidir.

Akide ve Hareket Bütünlüğü

Ahlak ve akide üzerine hayat inşa etme hareketi, aksiyonu beraberinde getirir. Seyyid Kutub da kitabında sürekli olarak İslam’ın ‘pratik bir nizam’ olduğundan bahseder. Zaten bu da insanın yapısı ile örtüşür. Zira hangi hayat tarzına sahip olursa olsun insan denen varlık, değerleri uğruna ortaya herhangi bir şey koymak için uğraşır. Aynı zamanda bu durum Müslümanın ‘basiret ve hikmet’ elde etmesi için de zaruridir. Çünkü inanç ve malumatlar ancak aksiyon ile birleşirse ortaya tecrübe çıkar. Yani hareket etmek, eylemde bulunmak, zorunluluktur ve fıtridir.

Bunu şöyle izah edebiliriz: İnsan, arayış süreçlerinde bir şeye inanır. Arayış süreci insanı malumat edinmeye iter. İnanç ve malumatın birlikteliği aksiyonu doğurur. Aksiyon süreçlerinde arayış, malumat edinme sürekli olarak devam eder. Aksiyonun sonuçları tecrübedir. Aksiyon arttıkça tecrübe artar. Tecrübelerin ise insanın inanç ile olan ilişkisini artırıp artırmayacağı bazı koşullara bağlıdır. İslam’a göre o koşullar ise en temelde şöyle söylenebilir: İnsanın her zaman aciz olduğunu bilerek her şartta Rabbine sığınması ve ne olursa olsun her daim birbirine doğruyu ve yanlışı söyleyen takvalı insanlarla birlikte olmasıdır. İşte bu süreçler insana basiret ve hikmet kazandırabilir.

Toplum Değerlendirmesi ve Hareket Tarzımız

Rahmetli Seyyid Kutub’un en kritik tespitlerinden birisi de toplum üzerinedir. O insanlığı iki topluma ayırır: Birincisi, İslam toplumu; ikincisi ise cahiliye toplumu.

İslam toplumu, Allah’ın koyduğu akide üzerine hayatını oluşturan ve idame ettiren toplumdur. İslam toplumu madde üzerine değil insani değerler üzerine kuruludur.

Cahili toplum ise, Allah’ın koyduğu hükümlere göre yaşamayan her toplumdur. Fiilli anlamda bugünkü tüm toplumları kapsar. Ancak bu tespiti yaparak insanları doğdukları yerden koparıp dünyanın belli bir bölgesinde toplanıp yaşamaya davet etmez. Ona göre dağlara çekilmeden bizatihi sosyal hayatın içinde olarak ama ilkelerimizden vazgeçmeden, hakkı açıktan açığa haykırarak ama cahiliye ile karışık bir elbise üzerimize giymeden bizler bulunduğumuz toplumlarda yaşamaya ve cihat etmeye devam etmeliyiz.

Bu öneri de insan fıtratına uygundur. Herkes doğduğu yere karşı içinde vazgeçilmesi zor bir sevgi barındırır. En kolay ve doğru şekilde ana dilde iletişim kurabilir insan. Bu noktada Müslümanın vatan ve devlet ile ilişkisi gündeme gelir. Buradaki sınır ise her zamanki gibi akidemizle alakadır. Akide her şeyin üzerindedir. Zaten akidesine bağlı olan insan, toplumun cahili tavırlarından beri olmak ister. Örneğin, toplum kültüründe kadın-erkek karışık, çalgılı-çengili düğünler olabilir ancak mümin buralarda duramaz. Gönül dünyası bunu kaldırmaz, ruhu bunalır. Bir başka örnek olarak; ‘vatan sevgisi’ adı altında ‘milliyetçi’ reflekslere karşı nettir. Ulus devletlerin sınırı Müslümanın gönül dünyasını ifade etmez. Müslüman’ın gönül dünyası Kaşgar’dan Halep’e, Kahire’den Grozni’ye kadar uzanır. İşte bütün bunlar da fıtridir çünkü Müslümanların ortak değeri dil, ırk ve madde değil akide olunca kardeşlik ruhu doğal olarak ortaya çıkar.

Bütünsellik

İşte bu örneklerden de görüldüğü üzere muhteşem bir bütünsellik vardır. Her ip, bir noktada diğerine bağlanır. Hayatın her alanında İslam akidesi ile bağ kuruldukça Müslümanca refleksler gelişir, derinleşir.  Müslümanlar bir durumu değerlendirirken ve reaksiyon göstermeden önce bu bütünsellik içerisinde hareket ederler. Seyyid Kutub Yoldaki İşaretlerde sürekli olarak bu bütünselliği vurgular. Yani İslam’ın hayata yansıyan bütünselliği. İşte hayatın akışı budur! İşte fıtrata uygun Din Budur!

Sözün Özü

Rahmetli Seyyid Kutub hayatın akışını, cahili sistemlerin açıklarını ve İslam’ın mükemmelliğini kavramış ve bize sade bir şekilde aktarmıştır. Bu noktaya gelmek elbette onun için kolay olmamıştır. Mücadele ile bir ömür geçirmiştir. Belki de Seyyid Kutub ve Yoldaki İşaretler’i bu denli etkili ve değerli kılan şey hak temelli olması ve onun hayatı ile anlattıklarının uyumudur. 40 yaşından sonra hayata şahitlik bilinci ile bakmış, sürekli aksiyoner olmuş, bedel ödemiş ve bu kitabında yazdıkları yüzünden idam edilerek ebediyete göç etmiştir.

Bu boyutuyla Yoldaki İşaretler bizim için bir başucu kitabı olmalıdır. Ve Seyyid Kutub da kuvvetli bağ kurduğumuz bir öncü şahsiyetimizdir.

Rabbimiz bizleri İslam’ın bütünselliğini hayatına tatbik eden, şahitlik bilinci ile hareket eden ve ömür boyunca hakkı ve sabrı tavsiye eden takvalı insanlarla birlikte olmayı nasip etsin.   

 

HABERE YORUM KAT

9 Yorum
  • Mertırmaklı / 30 Mayıs 2020 04:06

    Yazıdaki, “insanın doğuştan gelen ve iradi olarak yönelim sağlayabildiği iyi veya kötü olarak tanımlanan huylar” şeklindeki ahlak tanımını sorunlu/ bulanık buluyorum.
    Yine de zor bir konuyu ele alma cehdi, tebriki hak ediyor.

    Yanıtla (0) (0)
  • Abdullah B. / 29 Mayıs 2020 09:19

    Başka kutsalların hayatımızı işgal ettiği her dönemde tekrar tekrar hatırlanması gereken bir öncü Kutub. Hele ulus devlet adına, milliyet adına üretilen siyasallığın normal ama Müslümanca kaygıyla üretilenin gayri meşru ilan edildiği bir vasatta. Şehidi ve İşaretleri tekrar hatırlatan yazar kardeşimizden de Allah razı olsun

    Yanıtla (0) (0)
  • ferhat karasari / 28 Mayıs 2020 19:14

    Rabbim sehidimize Rahmet etsin mekanini Cennet eylesin ,Yoldaki isaretleride isaretlerimiz olsun, Sahih bir akide ile ahiretimizde bayram olsun insaAllah, Güzel bir analiz olmus Kardesime ve Haksöz ailesine tesekkür ederim.. Kitabi okumak elzemdir.. Kitap bir cok yayinevi tarafindan basilmis Türkiyedeki sistemin üzerimizde asili bulunan Demokles kamalist sistem tarafindan bazi bolümler kitaptan cikarilmistir.. Yinede Rahmetli sehidimizimizin Fizilali düzenli günlük dersler olarak okundugunda daha verimli olacaktir. Bu meyanda Merhum Mevdudinin 4 terimide okunmali, Isin aci tarafi toplumumuzun, daha dogrusu Adi Islam olan toplumlarimizin Kelimei Tevhidin manasini bilmemeleridir. Eger bilselerdi insanimiz , Hangi sistem günde 5 kez minarelerimizden okunmasina müsade ederdi? Bu topraklarda 18 sene türkce ye cevirtip okuttular Chp ve diktatör Türkcü zihniyet tarafindan, Ezanin tamamini türkcelestirmislerdide FELAH kelimesini oldugu gibi okumuslardi . Öyle ya "HAYDIN KURTULUSA" ibaresi islerine gelmiyordu.. Iste onun hep vurgularim Bizim tplumumuz degil sadece Islam alemi olarak , Islamin temeli tevhidden uzak cahiliyye toplum hayati yasiyoruz,, Allahin IP ini biraktik Rabbimde bizi birakti.. Bizler tevhidi anlsaydik, Islam toplumuna yeryüzü Hapishane olurdu.. Rabbim yüzümüze baksin ve bizleri islah eylesin Bayraminizi tebrik ederim Islam aleminin uyanmasina vesile olur InsaAllah Selam ve dua ile... Bir kitap tavsiye edeyim Pakia mektuplari Sevgili yazarimiz kardesimiz Ihsan Süreyya Sirmaya Aid Kitaptaki piyes bölümü Tevhide Aid güzel bir calisma ürünüdür Yazarimiza da selam eder saglik ve sihhat Niyaz ederim Rabbimden....

    Yanıtla (0) (0)
  • Halil İncekara / 28 Mayıs 2020 18:17

    Âmin Allah razı olsun. Emeğinize sağlık. Dertli, güzel bir müslüman olan Seyyid Kutub gibi dertlenebilmemiz duasıyla.

    Yanıtla (0) (0)
  • Şuayb Mekeç / 28 Mayıs 2020 18:15

    İnsanın "varlık"a ilişkin ve "yaşam amacımız" a dair arayışlarımıza çok önemli katkılar sunan bir "öncü karakter"in hayatına, çabalarına dair bir değini yazısıyla ilgili neler söylenebilir ki...
    Düşünceyi aksiyon ile bütünleştirmek noktasında Kuranı Mübin ile bağ kurmada ısrar eden bir öncü ve konuyu işleyiş tarzı üzerine geliştirilmiş güzel bir tanıtım yazısı olmuş ilk defa, eyvallah kardeşim..
    Öncü vasfını hak eden bir şahidin hayatına, bıraktıklarına dair panoramik bir gözlem, aynı zamanda kritik ederken üstadın düşünsel sistematiğinin de peşine düşen değinilerin olması ayrıca anlamlı..
    Genç kardeşimi okuduklarımızı, ele aldıklarımızı kayda geçirme gayretinde ayrıca kutluyorum..
    Çağımızın sorunlarına ilişkin; İslamcılık, İslami uyanış ve Müslüman kimliğin "anlam arayışı"na denk düşen bu uğraşın devamı gelsin, süreklilik içersin inşaallah..

    Yanıtla (0) (0)
  • terdemk / 28 Mayıs 2020 17:03

    allah razı olsun hem forumdan hem de yazıdan çokca istifade ettik

    Yanıtla (0) (0)
  • faruk / 28 Mayıs 2020 16:51

    Yoldaki İşaretler'in neden bu kadar tesirini bugün de hissettirmesi, söylediği birçok hususun hala önümüzde problem olarak durmasından kaynaklanıyor. Güzel bir değerlendirme yazısı olmuş... Allah razı olsun. Bu vesileyle şehidi de bir kere daha anmış olalım. Rabbim ona mağfiret etsin, çabasını ahirete azık kılsın inşallah...

    Yanıtla (0) (0)
  • Muhammed / 28 Mayıs 2020 17:46

    Yoldaki işaretler bir çok coğrafyada İslami uyanışa vesile olan, cahiliyeden kimliklerimizi beri tutmanın yollarını çok net biçimde ifade eden ve Müslüman kimliğimiz ile nasıl bir hayat nizamı kurmamız gerektiğine yönelik yol gösteren önemli bir kaynak.Rabb'imiz Seyyid Kutub'a rahmet eylesin. Onu cennetine alsın inşaAllah.Bu güzel değerlendirmeyi bizlere sunan kardeşimize de teşekkür ederiz.Allah razı olsun.

    Yanıtla (0) (0)
  • Salih Taşkaya / 28 Mayıs 2020 21:07

    Hayatımızın her döneminde okunupta dersler çıkarabileceğimiz bir eser olan "Yoldaki İşaretler" kitabını, böyle güzel bir makale ile kitap değerlendirmesini yapan kardeşimizden Allah razı olsun.

    Yanıtla (0) (0)