Yola Devam
30 ve 31 Mayıs siyonist katillerin Özgürlük Filosu’na ve özellikle filonun öncü gemisi Mavi Marmara’ya saldırısının birinci yıl dönümü.
Artık hadiseye akl-ı selimle, ön yargıdan uzak ve herhangi bir yönlendirme kaygısı taşımadan yaklaşan tüm yorumcular siyonist işgal devletinin bu saldırıyı düzenlemekle tarihinin en büyük hatalarından birini yaptığı üzerinde ittifak ediyorlar. İşgal devleti yöneticileri de bunun farkında. Ondan dolayı ikinci bir Özgürlük Filosu’nun yola çıkma hazırlıkları onları ciddi şekilde endişelendiriyor.
Fakat işgal devleti saldırı hatasını işledikten sonra durumunu düzeltmesine imkân verecek bazı stratejik ataklar yaparak uluslararası platformda onu ciddi şekilde zorlayacak İkinci Özgürlük Filosu sorunuyla karşı karşıya gelmeyebilirdi. Örneğin, uluslararası anlaşmalar çerçevesinde ve Filistin yönetiminin uluslararası denetimi sağlayacak mekanizmalarla yardımlaşması suretiyle Gazze’nin dünyaya açılan kara, deniz ve hava kapılarının kullanımına karşı engel çıkarmayacağını bildirerek ambargonun kaldırıldığını ilan edebilirdi. O zaman böyle bir filonun yola çıkmasının gerekçesi de ortadan kalkmış olurdu. Ama bugün için ikinci filonun yola çıkmasını lüzumsuz ve bir tür provokasyon olarak nitelendirenler siyonist işgal devletinin sözcülüğünü yapmanın, onun endişelerini bertaraf etmek için çaba sarf etmenin ötesinde bir şey yapmıyorlar.
Geçmişte bize sürekli realiteden, hâkim şartlardan, İsrail ve ABD realitesini göz önünde bulundurmanın gerekliliğinden söz ediliyordu. Bugün ise artık İsrail ve ABD’nin de göz önünde bulundurmak zorunda olduğu bir realite var. Siyonist zulme ve Gazze’ye uygulanan insanlık dışı ambargoya karşı vicdanları bir araya getiren ortak çalışma var. İşgal devleti bu ittifakı ve güç birliğini silah gücüyle, şiddete başvurarak ve zor kullanarak dağıtabileceğini sandı. Ama kullandığı silahlardan çıkan mermiler vicdanlara ve onurlu direniş duvarına çarparak kendisine geri döndü. ABD ona ne kadar sahip çıkarsa çıksın siyonist işgal milyonların vicdanında mahkûm edildi ve hakka, adalete saygılı hiç kimse ona sahip çıkmadı. O yüzden işgal yöneticileri bazen mahkeme kararlarıyla tutuklanabilecekleri, bazen ayakkabı saldırısına uğrayabilecekleri, bazen de suikasta maruz kalabilecekleri korkusuyla dış seyahatlerini iptal etme ihtiyacı duyuyorlar. Kendilerini en çok güvende hissetmeleri gereken ABD’de bile yuhalanıyorlar. Oradaki tüm medyanın onların hesabına çalışmasına ve Mavi Marmara katliamını da tamamen ters yüz ederek kamuoyuna yansıtmasına rağmen.
Vicdanların ittifakı niteliğindeki Özgürlük Filosu bu yıl üçe katlanarak karşısına çıkıyor. Geçen yıl saldırıya uğrayanlar, yaralananlar, eziyet görenler bu yıl katılmakta daha ısrarlı. Belki geçen yıl bazıları katılmakta biraz tereddütlü idiler. Ama bu yıl hiç maruz kalabilecekleri saldırıyı, göğüslerine saplanabilecek mermileri önemsemeden ısrarla katılmak istiyorlar. Sadece Türkiye’den katılmak için müracaat edenlerin sayısı daha şimdiden on beş bini geçmiş. Üstelik bu yıl Türkiye’den filoya katılacak tek gemi durumundaki Mavi Marmara’ya İslâm coğrafyasının her tarafından katılımcı kabul edileceği için Türkiye’den alınacakların sayısı 150-200 civarında kalacak. O yüzden organize edenler, katılmakta ısrarlı olanlardan kimseyi gücendirmeksizin katılabileceklerin seçimini yapmakta zorlanıyorlar.
Bu arada Mavi Marmara katliamının birinci yıl dönümü münasebetiyle etkinlikler de sürüyor. 22 Mayıs Pazar günü Batman Eğitim ve Yardımlaşma Derneği (Beyder) tarafından düzenlenen anma programına iştirak için Timeturk Genel Yayın Yönetmeni Turan Kışlakçı’yla birlikte Batman’daydım. Bir gün önce yani 21 Mayıs’ta da Sarayburnu’nda yani geminin ilk demir aldığı limanda uçurtma şenliği vardı. Bu akşam Sultanahmet’te şehitlerin anısına hatim duası yapılacak. Muhtelif il ve ilçelerde etkinlikler ve fotoğraf sergileri var. Grup Yürüyüş 29 Mayıs Pazar günü saat 18.30’da Saraçhane Parkı’nda bir konser verecek.
En önemlisi de 30 Mayıs Pazartesi akşamı, geminin takibe alınmasının başladığı saate denk gelen 21.00’den itibaren Tünel’den Taksim’e doğru yapılacak yürüyüş. Bu yürüyüşe katılım siyonist işgalcilere de İkinci Özgürlük Filosu öncesi gönderilecek bir mesajdır. Zorunlu haller ve imkânsızlık dışında böyle bir etkinlikte yer almamanın mazereti olamaz.
YENİ AKİT
YAZIYA YORUM KAT