Yol Yakınken Bu Savaşkan ve Milliyetçi Dilin Terki Herkesin Hayrına Olacaktır
Yeni Şafak gazetesinin IKBY’deki referandumla ilgili olarak manşet düzeyinde takındığı bariz savaşkan dil-tutuma karşılık aynı gazetenin yazarları arasında akl-ı selim ve hakkaniyet ölçülerini dikkate alanlar da var. Kemal Öztürk de bunlardan biri…
Kemal Öztürk, Yeni Şafak’taki bugünkü yazısında da gazetenin IKBY referandumu konusunda takındığı savaşkan dil-tutumun ötesine geçerek akl-ı selim ve hakkaniyet ölçüleriyle uyumlu hatırlatma ve analizlerde bulunmuş.
Kemal Öztürk’ün yazısında şüphesiz eksik ve tartışmaya açık bulduğumuz cümleler mevcut ama bununla birlikte adil konuşmanın giderek zorlaştığı Yeni Şafak zemini ve burada konuyla alakalı hakim hava şartlarının olumsuzluğuyla birlikte düşünüldüğünde Öztürk’ün analizleri değer kazanıyor.
Kemal Öztürk’ün bugünkü (29 Eylül 2017) yazısı şöyle:
Türkiye’nin Kürtleri ‘Kürdistan’ İçin Ne Der?
Ortalıkta dolaşan Kürdistan haritası, dört ülkenin topraklarının bir bölümünü kapsar. Irak, İran, Suriye ve Türkiye.
Haritanın (birbirinden farklı haritalar da vardır) kim tarafından, ne zaman çizildiği ve neye göre dizayn edildiği tartışmalıdır. Ancak Kürt nüfusunun yoğunluklu yaşadığı bölgeleri, Kürt aşiretlerinin bulunduğu sahaları tespit ettiği söylenir. Antropolojinin alanı için çizilmiş bir harita, sonradan siyasi bir harita olarak tartışılmaya başlandı.
TÜRKİYE’Yİ RAHATSIZ EDEN ŞEY
K. Irak’taki bağımsız Kürdistan referandumunda bu haritalar yeniden ortaya çıktı ve kullanıldı. Türkiye’yi rahatsız eden en önemli konulardan biri de budur. Kendi topraklarındaki şehirlerin, başka bir ülkenin parçası olmasını hiçbir devlet kabul etmez. Türkiye hiç etmez.
Türkiye’nin Sevr anlaşmasının olduğu günden bugüne, en büyük korkusu, fobisi, sinir ucu bölünmedir. Çünkü bir imparatorluğu parça parça bölünerek kaybetti. PKK’nın 40 yıldır sürdürdüğü etnik kimlik vurgulu terör buna tuz biber ekti.
Bölünme fikrine neredeyse Türkiye’deki tüm siyasi oluşumlar ve sosyal katmanlar karşıdır. Bu sosyal katmanlar içinde Kürtler de vardır.
Referandum kutlamaları İran, Irak ve Suriye içinde, o haritada adı geçen şehirlerde kutlandı, kalabalık gösteriler yapıldı. Sadece Türkiye’de olmadı bu gösteriler. Ülkedeki yoğun siyasi tepki, OHAL ve geleneksel gerilimden çekinildiği için bunun yapılmadığına inananlar olabilir. Ancak ben biraz daha farklı düşünüyorum.
TÜRKİYE’NİN KÜRTLERİ KÜRDİSTAN FİKRİNİ DESTEKLİYOR MU?
Dört ülke içinde, Türkiye’nin Kürtleri bağımsız bir Kürdistan fikrine en uzak, en soğuk ve en yabancı olan kesimdir. Bu itiraz nedeniyle, dört ülkeyi kapsayan Kürdistan haritasının bir parçası her zaman noksandır.
Bunun en iyi örneği, PKK’nın hendek terörü döneminde yaşandı. Kürdistan haritasının parçası olarak görülen Cizre, Şırnak, Nusaybin, Sur gibi yerlerde özerklik ilan etmek için yapılan bu işgal girişimine, ilk tepkiyi bölgede yaşayan Kürtler verdi.
Kapısına silahla dayanıp, Serhildan’a (ayaklanma) çağıran PKK militanına, cesurca “hayır” diyen ve devletin yanında yer alanlar Türkiye’nin Kürtleridir. O hendek işgali, öylesine büyük bir tepki ve kırılma yaşattı ki, HDP’nin oyları düştü, PKK artık bölgede barınamaz hale geldi, AK Parti’nin oyları arttı.
Bu tepkinin en büyük sebebi Kürtlerdeki bölünme ve Suriyeleşme korkusudur. Türkiye’den koparılmak, İstanbul, İzmir, Ankara, Akdeniz, Ege olmadan başka bir toprağa bağlanmak, Türkiyeli bir Kürtün aklından geçmez. Eğer anket yapılsa, bunun ne kadar güçlü bir oran olduğunu görür herkes.
Bunu anlamak istemeyenlerin ilk örnek verdiği şey, PKK/HDP çizgisinde yapılan siyasettir. Oysa AK Parti, 2007’de HDP’yi silecek kadar Kürt oylarını toplamıştı. Yine son Anayasa referandumunda Kürt oylarının artışı ile, referandumun ‘evet’ tarafına düştüğünü hepimiz gördük. Oy kaymalarının bölünme ya da bağımsız Kürdistan fikriyle bir alakası yoktur yani.
Öte yandan PKK’nın işgal edip yönettiği Suriye’deki Kürt halkının durumuna bizzat şahit oldu Türkiye’deki Kürtler. Bölgeye gittiğimde kendim duyduğum, ‘Allah korusun bizi Suriye’ye çevirmek istiyorlar’ diyenler, Diyarbakır’ın, Nusaybin’in, Cizre’nin Kürtleriydi.
ANA YURTTAN KİM AYRILIR?‘KIPÇAKİSTAN’ ÖRNEĞİ
Neden ayrılmak istemez Kürtler? Şöyle bir örnek vereyim: Benim babam bir Kıpçak Türküdür. Kıpçaklar, Oğuzlar gibi bir Türk boyudur. Tarih boyunca nüfusları çok olmasına rağmen bir devlet kuramamış bizimkiler. Kafkasya, Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye içinde dağınık halde yaşamışlardır. Şimdi biri bana desek ki, ‘bu gölgelerde bağımsız bir ‘Kıpçaksitan’ kuracağız sen de katıl’. ‘Akla zarar fikir’ derim.
Türkiye’de benim gibi birçok etnik unsur için durum aynıdır. Lazlar, Çerkezler, Abhazlar, Balkan göçmenleri ne düşünüyorsa, Türkiye’de yaşayan Kürtler de aynısını düşünür. Hepimizin ana yurdu burasıdır, evi burasıdır. Evi terk etmek, bölmek, parçalamak akla zarar fikirlerdir. Bu fikri savunan varsa da kayda değer değildir.
GÖNLÜNDE TÜRKİYE AŞKI OLAN KÜRTLERİ KUCAKLAMAK
Bugün K. Irak referandumunun bir domino etkisi yaratacağı, Irak’ın parçalanmasından sonra Türkiye’nin aynı akıbete uğrayacağı tezi çok güçlü bir etki yaratıyor zihinlerde. Bu tezi uygulamak isteyen yabancı ülkelerin olduğu da aşikardır.
Lakin buna karşı durmayı çok akıllıca yapmak gerekir. Duyguları, bilinçaltı, yaşadıkları son derece hassas olan Kürtlerin ve Türklerin milliyetçi duygularını, kimliklerini tahrik etmek, orayı zedeleyecek açıklamalar yapmak, toplumsal barışa çok zarar verir.
Barzani, siyasi ve ekonomik sıkışmışlıktan kurtulmak için hatalı bir hamle yaparak hem kendini, hem de Kürt halkını çok zor bir yola sokmasına rağmen, biz benzer bir hata yapmamalıyız.
Bölgede yaptığım görüşmelerde, insanlarımızın mevcut söylemlerden rahatsız olmaya başladıklarını öğrendim. K. Irak referandumunu siyasi ve jeopolitik bir tartışmadan çıkarıp, etnik kimlik üzerinden tartışmayı alevlendirmek isteyenlere fırsat vermemek lazım.
Buna da en başta siyasilerin dikkat etmesi, bu ülkede, Erbil’de yaşayan ve gönlünde büyük Türkiye aşkı taşıyan insanları kucaklayıcı açıklamalar yapması gerek. Geç olmadan.
HABERE YORUM KAT