Yine İslamofobik ve pedofilik film üzerinden karşımıza çıkan seküler-Batı özgürlükçülüğü
Netflix’te çıkan islamofobi ve pedofili yüklü ahlaksız yapımdan bahseden Kılıçarslan, özgürlük adı altında her türlü ahlaksızlığı istisnasız savunanları eleştiriyor.
Yeni Şafak / İsmail Kılıçarslan
İslamofobi mi verelim pedofili mi?
Son 20 yıldır hiç değişmeyen bir sinema hikâyesi kalıbı var Avrupa’nın. Senede 8-10 tane çekiyorlar. Müslüman, dindar ailenin “kendisini hiç de özgür hissetmeyen çocuğu” ya gay-lezbiyen oluyor, ya önüne gelenle yatan biri haline geliyor, ya başını açıyor, ya dans etmeye başlıyor. Tabii anlayışsız kaba ailesi de buna canıyla kanıyla engel olmaya çabalıyor. Elbette sonunda aile de bir şekilde anlayış gösterip “eh madem öyle, madem mutlu hissediyor kendini yavrumuz, varsın dilediği gibi özgürce yaşasın” noktasına geliyor.
Niye böyle bu? Çünkü bu lanetlenmiş dünyada özgürce mutlu olmanın tek yolu seküler-Batı aklının insana dayattığı özgürlük kalıplarından birinin esiri olmak. Gay olursan özgürsün, dans edersen özgürsün, başını açarsan özgürsün, önüne gelenle yatıp kalkarsan özgürsün… Kaba saba, anlayışsız Müslüman aileler yüzünden özgürlükleri kısıtlanan çocuklar ancak seküler Batı aklının özgürlük tanımına sığınırlarsa mutlu olurlar. Aileler de sonunda nasılsa anlayış gösterirler çünkü doğal olan eşcinsel olmaktır, çünkü doğal olan hemcinsinle aynı yatağa girmektir, çünkü doğal olan 11 yaşında dişiliğini
keşfedip yarı çıplak şekilde dans etmektir.
“Ulan ervahınıza yuh olsun” dememiz gereken bu tuhaf baskıcı-dayatmacı tutumun örneği ülkemizde de çok. Son 15 yıldır büyük bir isabet yüzdesi ile “bu yıl AK Parti’nin son yılı” analizi yapan Ruşen Çakır abimiz, “dindar ailelerin kızları üniversite okumak için başka şehre gidemiyorlar pandemi yüzünden, özgürlükleri acayip kısıtlı, ne yapsak da bu kızları özgürleştirsek” dosyası yaptı mesela geçen gün. Ört ki ölek.
Netflix’te “Minnoşlar” adıyla gösterime girecek ve başrolünü 11 yaşında bir kızın oynamasına rağmen “+18” uyarısıyla yayınlanacak hem İslamofobik, hem pedofilik film üzerinden karşımıza yine çıktı bu seküler-Batı özgürlükçülüğünün yılmaz savunucuları.
Neye pedofili diyeceksiniz ulan? 11 yaşında Senegalli bir Müslüman ailenin kızı “dişiliğini keşfediyor” filmde. Kızcağız yarı çıplak, bütün pedofil sapıkların iştahını kabartacak şekilde arz-ı endam ediyor fragmanda. Tekrar sorayım: “Neye pedofili diyeceksiniz ulan?”
Bu canına dinine yandımının özgürlükçülerinin ilk ve en önemli savunmaları “Ensar’da çocuklara tecavüz edilirken…” cümlesi kurmak oluyor. Oysa kendileri de biliyorlar. Ensar olayında çocuklarımızı taciz eden pislik alabileceği en yüksek cezayı alsın diye bir avukat ordusuyla müdahil oldu davaya Ensar Vakfı. Ensar hadisesinde sesini yükseltmeyen, tacizcinin en yüksek cezayı almasını, hatta idam edilmesini istemeyen bir tane bile dindar insan görmedim.
İkinci cümle ise şu: “Türk dizilerinde bunun çok daha fazlası olurken sesiniz niye çıkmıyor?” E benim geri zekâlı özgürlükçüm. RTÜK bu dizileri denetleyip ceza verdiğinde boğazın patlayana kadar RTÜK aleyhine kampanya yapıyorsun ya. Çukur denen pisliği nasıl canhıraş şekilde savunduğunuzu unuttuk mu zannediyorsunuz? Hafızamızı yok mu zannediyorsunuz?
Üçüncü cümle de şu: “Kardeşim Netflix paralı bir platform. Üye olmazsın, izlemezsin olur biter.” En saçması da bu cümle… Parasını verdiğimiz ya da vermediğimiz için Netflix’in yaptığı her türlü ahlaksızlığa göz yummamız gerekiyor zira parasını veriyoruz ya da vermiyoruz, öyle mi? Akıl dağıtılırken çokoprens almak üzere ortamdan ayrılmasaydınız iyiydi. Bu işin sonu “karşılıklı rıza var” diye 8 yaşındaki çocuğa tecavüz edilmesini anlayışla karşılamaktır. “Kumanda elinizde, izlemeyin; klavye elinizde, o adreslere girmeyin” diye diye “çokunu çıkardılar” işin. Bunu nasıl görmezsiniz?
Avrupa’da, Amerika’da en üst düzeyde patlak veren pedofili skandallarından hiç mi ders, hiç mi ibret almıyorsunuz? Size “özgürlük” diye yutturmaya çalıştıkları, çocuklara rahatça tecavüz edebilecekleri bir azgınlık sistemi kurmak. Sodom’un son günlerine ilerliyor dünya son hızla.
Bu çifte standart, bu “sorumsuz özgürlük anlayışı”, ülkemizin de dünyamızın da sonunu getirecek bu gidişle. 7 yaşında cinsiyet değiştirme ameliyatı yaptıran çocuğa “özgür”, 14 yaşında başını örten kıza “köle”, 9 yaşında LGBT yürüyüşünde öncülük eden çocuğa “özgür”, 10 yaşında Kur’an okumasını öğrenen çocuğa “köle” deniliyor. Bu çifte standardın, bu büyük ahlaksızlığın, bu seküler-Batı aklı dayatmasının dünyayı uçuruma sürüklediğini görmek yerine “özgürlük bir kere tamam mı?” yavesine sarılmanın bedelini sert, çok sert şekilde ödeyeceğiz. Bunu cidden mi göremiyorsunuz? Kör müsünüz?
HABERE YORUM KAT