Yine bir bayram arifesi ve yine muhacir düşmanlığı
Hakan Albayrak, her bayramda olduğu gibi yine bir Kurban bayramı arifesinde Suriyeli muhacirleri diline dolayan ırkçıların hezeyanlarına çok anlamlı sözlerle yüklenmiş.
Hakan Albayrak’ın Karar’da yayımlanan yazısını (19 Temmuz 2021) tam metin olarak aşağıya iktibas ediyoruz:
‘IRKÇILIKSA IRKÇILIK’
Her bayramda aynı hikâye: Suriyeli sığınmacılar bayram için ülkelerine gidebiliyorlarsa orada asayiş berkemal demekmiş! Madem Suriye’de asayiş berkemalmiş, öyleyse niye temelli gitmiyorlarmış?
Bu sene bir de Beşşar Esed’in ‘Mülteciler memlekete dönsün’ çağrısı eklendi hikâyeye. Esed onlara kollarını açmış beklerken Türkiye’de 3,6 milyon Suriyelinin koruma statüsü niye devam etsinmiş ki?
Bayram ziyareti için Türk Silahlı Kuvvetleri ve Suriye Milli Ordusu’nun kontrolündeki bölgelere giden birkaç bin muhacirden bahsediyoruz ama sanırsınız 3,6 milyon Suriyeli muhacirin tamamı her bayramda Suriye’nin dört bir yanına gidip geliyor; Halepliler Halep'i, Hamalılar Hama’yı, Humuslular Humus’u, Şamlılar Şam’ı rahatça ziyaret ederek sıla-i rahim yapıyorlar…
Rejimin kontrolündeki bölgelerde hürriyet ve adalet yeşerdi, can ve mal güvenliği tesis edildi, ‘rejime yan baktı’ diye tutuklananlarla dolup taşan işkence merkezi zindanlar boşaltıldı, bilmem kaç tane muhaberat teşkilatının millete ayrı ayrı uyguladığı sonu gelmez baskıların sonu geldi, PKK’nın kontrolündeki bölgeler de güllük gülistanlık oldu, İdlib’in de artık tadından yenmiyor sanki…
Ve rejimin, Rusya’nın, İran’ın amansız bombardımanlarında yıkılan evler ve iş yerleri yeniden inşa edildi, diğer mal-mülk kayıpları da telafi ediliyor sanki…
Yok kardeşim öyle bir şey.
***
Anlata anlata dilimizde tüy bitti ama muhacir düşmanları kendilerini tekrar edip durdukça biz de ister istemez kendimizi tekrar edeceğiz:
Mültecilerin ezici çoğunluğunun geldiği yerlerde savaşın yıkımı ve Esed rejiminin dehşet verici istibdadı hüküm sürmeye devam ediyor; oralara ancak yokluğu ve baskıyı, kötü muameleyi, işkenceyi, hatta ölümü göze alarak dönmeleri söz konusu olabilir.
Bayram ziyaretine filan da gidemezler o bölgelere.
Sadece Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı bölgelerine, Suriye topraklarının sadece yüzde ikisine-üçüne tekabül eden yerlere güven içinde gitmeleri mümkün.
Bazılarının o yerlerde akrabaları var.
Genellikle istiap haddi çoktan dolmuş olan kamplarda, köylerde, kasabalarda, ilçelerde güç bela yaşayan akrabaları…
Birkaç bini bayramdan bayrama akraba ziyareti için o yerlere gidebiliyor diye Türkiye’deki 3,6 milyon Suriyeliyi ‘geri gönderelim’ öyle mi?
O daracık alana sıkıştıralım, o daracık alandaki imkânsızlıklarla baş başa bırakalım, öyle mi?
El insaf!
***
Bazı muhacirlerin -Türkiye tarafından güvenli bölge haline getirilmesi sayesinde- bir kısım Suriye topraklarında akrabalarıyla bayramlaşma imkânına kavuşmalarına insanlık namına sevinmek ve ‘Böyle bir şeye vesile olduğumuz için ne mutlu bize’ deyip Allah’ın keremine şükretmek gerekirken o bayram ziyaretlerini Suriyeli muhacirlere kin kusmak için vesile kılmak nedir?
“Irkçılıksa ırkçılık” diyor Twitter’da kin kusanlardan biri; açık açık, dobra dobra.
HABERE YORUM KAT