HAKSÖZ HABER

Türkiye öyle bir hale geldi ki sol-Kemalistlerin algı oluşturma gücü sayesinde her iş FETÖ’den bilinir oldu. FETÖ’nün siyasi-sosyal yapıdaki menfi etkisi ve en son giriştiği darbe girişimi bu ‘meşru’ zemini mümkün kıldı. Ancak adaletin gereği olan tavır bu mudur?

FETÖ’nün yaptığı iğrenç işler başkalarının günahlarını örtebilir mi? Tabi burada iktidarın ve iktidara yakın medyanın akıldan mantıktan uzak işlerini de görmek lazım. 12 Eylül Darbesi’ni dahi FETÖ ile ilişkilendirmeye çalışan hükümet medyası, sol-Kemalistlerin bu aymazlığına malzeme taşıyor.

Sözcü yazarı Yılmaz Özdil de içeriği, yazılış mantığı ile buram buram Atatürk milliyetçiliği kokan darbe heveslisi Montrö bildirisini ‘kumpas’ olarak ilan etmiş bile. Bu işin arkasında da FETÖ varmış anlayacağınız! “Bugün anlıyoruz ki Ergenekon sürecinde yurt dışına kaçan FETÖ'cü savcıların tanık olarak kullandığı birtakım tipler bu basın duyurusunun (bildiriyi kast ediyor) üzerinde tepinmişler. Üzerinde birtakım değişiklikler yapmışlar, olmayan şeyleri koymuşlar ve gece yarısı bunu yayınlatmışlar. Bunların hepsine birden baktığımızda burada çok tuhaflık var. Burada buram buram kumpas var. Buram buram tezgah var" 

Türkçede: “Deve kuşu gibi başını kuma gömmek!” deyimi var. TDK, deyimi şöyle açıklamış: “Bir tehlike, bir olay karşısında yararlı olmayacağı apaçık ortada olan kaçamak bir yola sapmak; başkalarını aldattığını sanarak kendisini aldatmak” Başını kuma gömen Türkiye siyaseti ve medyası alakalı alakasız her şeyi FETÖ ile ilişkilendirerek gerçek sorunlarını konuşmaktan geri duruyor.

Problemleri iyice içinden çıkılmaz hale getiren bu durum kronikleşmiş sıkıntıların daha da güçlenmesini sağlıyor. Netice olarak sorunlarını konuşamayan, konuşsa bile gerçeklikten uzak bir zeminde bunu yapan sağlıksız bir toplumsal ortam oluşuyor. Gelecek adına oldukça karamsar bir tablo…