Henüz kara lastik giyip, sokak aralarında kovboyculuk oynadığımız zamanlardan bir zamandı. Mahallemizdeki arkadaşlarla bir araya toplanır, 3'er, 4'erli gruplara ayrılırdık. Kimimiz hızlı koşanı, kimimiz de iyi saklanabileni eş olarak seçerdi. Akşamın alacakaranlığında başladığımız kovboyculuk oyunu, gecenin geç saatlerine kadar devam ederdi. İçimizden birilerinin abisi veya babası seslendiğinde ilkin o, masum bir isyan duygusuyla bırakır giderdi oyunu. Arkasından birileri daha oyunu bırakınca hırslar, kıyasıya rekabetler yarına ertelenirdi. Yarın yine sokak aralarında koşturmalar, dıkşın'lar ve karşılıklı gururlanmalar devam eder giderdi.

 

Çocukluk yıllarımızı geride bırakıp, gençliğe adım attığımız yıllarda, kovboyculuk oyununa bakışımız da değişiverdi. Lise sıralarında ateşli tartışmalara tutuşurken, geride bıraktığımız çocukluk dönemlerimizdeki 'kovboyculuk oyununun' sandığımızdan daha büyük olduğunu anlamaya başladık. Üstelik bu oyunda her şey gerçekti. Atlar, silahlar, vurulmalar ve ölümler. Televizyon ve sinema kültürünün baş döndürücü hızla gelişmesinin ardından, internet denen o büyülü dünyanın da kapılarının açılmasıyla birlikte, oyunun geri kalan gizleri de bir bir meydana çıkmıştı. Artık sokak aralarında oynadığımız Pazar günleri, Pazar Konseri'nin ardından ölüm sessizliğiyle izlediğimiz Western filmlerine eskisi gibi bakmamaya başladık. Zaman ilerledikçe, kovboyculuk oyunuyla aramızdaki ilişki daha bir gerçeğe döndü, yüzümüze çarpan her gerçekten sonra, bu oyun gözümüzde ete kemiğe büründü. Nihayetinde kovboyculuk Amerika'nın Ortadoğu'da cirit attığı bir kanlı savaşa, kovboylar da, masum sivillere ölüm yağdıran birer kalleş'e dönüşmüştü. Yani asıl oyunun yıllardır oynanmaya devam ettiğini anlamıştık.  

 

Eminönü'nden Üsküdar'a hareket eden yolcu vapurunda yeni çıkan kitaplar üzerinde hararetli muhabbetlerden birini yaparken, sevgili dostum Yaşar Yeşil, (biz ona kendi aramızda Yılan Jack deriz) büyük bir heyecanla, sonradan Müslüman olan bir kovboyun hikâyesini yazacağını söylemişti. İlkin uçuk bir fikirmiş gibi gelen bu proje, zamanla benim de aklıma yatmıştı. Muhabbetindeki sıcaklığı bütün doğallığıyla kalemine yansıtmasını bilen Yaşar Yeşil'in ortaya çok güzel bir hikâye çıkaracağı kesindi.

 

Benim ve birçok genç seyircinin bir zamanlar hayranlıkla izlediği kovboy filmlerindeki sert kovboylardan birinin Müslüman olduğunu düşünmek kolay kabul edebilecek bir şey değildi. Fakat Yaşar Yeşil'in kısa bir süre sonra kâğıda dökmeye başladığı hikâyenin ilk halini görünce, hayallerle gerçeklerin yetenek dediğimiz sihirli sopayla, nasıl da bir araya getirilebileceğini bir kez daha görmüş oldum. Üstelik çocukluğumuzun en canlı karakterlerinden olan kovboyları yalın ve canlı bir şekilde karakterize edebilen Yeşil, kovboyun içinde filizlenen kimlik sancılarını da yansıtmaya gayret etmişti. Daha sonra tanışacağı birinden etkilenerek sancılarını bir arayışa dönüştüren Yılan Jack'in hikâyesi hem çocukların hem de gençlerin keyifle okuyabileceği bir serüvene dönüşmüştü.

 

Yılan Jack, fantastik kurgu üzerine kurulu, özgün bir hikâye. Özellikle son yıllarda çeşitli polemiklerle sık sık tartışılan hikâye ve romanla ilgili tartışmalar göz önünde bulundurulacak olursa, hikâyenin iki alan arasında mutedil bir yerde durduğu rahatlıkla görülecektir. Gerek kurgusu ve gerekse dili açısından son derece yalın bir özelliğe sahip olan Yılan Jack, aslında satır aralarında barındırdığı fikirler ve olaylara getirdiği yorumlarla da önemli bazı tartışmalarında kapısını aralıyor. Hikâyenin genel konseptine sadık kalınarak yapılan eleştiriler bazı derin mevzuları teğet geçse de, dikkatli okuyucuların Doğu-Batı çatışmasına yazarın getirdiği ince eleştirileri es geçmeyeceğini düşünüyorum.

 

Kitabın hazırlanışına yakından şahitlik eden biri olarak, Yaşar Yeşil'in okurlarına keyifli, farklı ve de faydalı bir çalışma kotarmaya gayret ettiğini biliyorum. Okuyucular Yılan Jack'in hikâyesini okuduklarında, hayal gücünün sınırları ne denli zorlayabildiğine bir kez daha şahit olacaklar.

 

Yazar, biraz hayal, biraz gerçek bir hikâye anlatıyor bize; Doğu'dan gelen gizemli bir yolcuyla, kasabanın cesur ve hızlı kovboyu Yılan Jack'in yolları, nerde biteceği belli olmayan macera dolu yolda kesişir. Çeteler, soygunlar ve ölümlerle dolu kasabada, kimliğini bulmaya çalışan genç kovboy, kendisini, Doğu'dan geldiğini öğrendiği esrarengiz yolcunun karşısında bulur. Bir taraftan kasabanın çeteleriyle zorlu bir mücadeleye giren Yılan Jack, diğer yandan da zihnini kemiren sorularla gizemli yolcuyu çözmeye çalışır. Macera ve sürprizlerle dolu bu hikâyeyi bir solukta okuyacaksınız.

 

Suat Köçer / Özgün Duruş

 

 

Yılan Jack / Vahşi Batı'da Müslüman Kovboy

İletişim: Bengisu Yayınları 0212 635 99 19