YGS üzerinden oynanan oyun fos çıktı!
Değdi mi bu kadar tartışmaya?..
Değdi mi, milyonlarca insanın kafasını, saçma sapan bir iddia ile karıştırmaya?..
İlk günden söyledik. “Madem ki YGS’de bir şifre olduğunu iddia ediyorsunuz.. Soruları canlı yayında şifre ile çözün de görelim..”
Ne yani.. İnternetten 10 değişik kitapçığı indirip.. Bir televizyon kanalında yarım saat canlı yayına çıkıp, cevapları şifre ile çözüp, 73 milyona göstermek, çok mu zordu?
Televizyonlar haftalardır kaç saat yayın yaptı. Gazeteler kaç sayfa haber yaptı..
Onun yerine, iddia sahiplerini canlı yayında sınava sokardınız. İddia ettikleri gibi başarılı olurlarsa, sadece ÖSYM’dekileri değil, onlara sahip çıkan Hükümet’i, hatta Cumhurbaşkanı’nı bile suçlardınız..
Ama kurt, puslu havayı severmiş..
Onlar da, önce puslu hava oluşturdular. Sonra da kurtluğa soyundular..
Yarım saatte çıkartılacak gerçeği, kasten bir aydır tartıştırıyorlar.. Sokaklarda yürüyüşler yaptırıyor, mitinglerde konuşma malzemesi olarak kullanıyorlar.. Televizyon programları, gazete köşeleri de cabası..
Resmen kara propaganda faaliyeti!
İşe yarar bir şifre ortada olsaydı, ispatı çok kolaydı ama, onlar da biliyorlardı ki, ortalıkta sınavı başarı ile tamamlatacak bir şifre yoktu. Ha gözün kapalı cevap vermişsin, şansına kaç doğru çıkarsa..
Ha da, bir aydır tartıştığımız o uydurma şifre ile cevap vermişsin..
İkisi de üç aşağı beş yukarı aynı sonucu veriyor..
Birkaç soruda faydası olsa da, sınav genelinde bir faydası yok..
İlk gün söylemiştik. “Buyrun, 40 sorudan 30’unu şifre yolu ile çözün de görelim” diye..
Kimse çıkamadı..
Adnan Menderes’in, üniversiteli öğrencileri kıyma makinasından geçirdiği hayali iddiaları gibi, YGS’de de aynı hayali iddialar ile ortalığı karıştırdılar..
Medya, tümüyle yalan üzerine kurgulanmış iddiaları yaydı..
Hatta muhafazakar basından bazıları bile, bu yaygarayı ciddi sanıp, “Canım ÖSYM Başkanı da, istifa etmeli ama” demeye başladı.
Dün savcılık, ayrıntılı bilirkişi raporunu açıkladı.
Biliyorum, bazıları yine devam edecekler, “Bakın savcılık da şifre olduğunu kabul etti” yalanlarına..
Çünkü utanma yok bu adamlarda..
Karşılarına geçip, “Çık kardeşim karşıma.. Canlı yayında göster bana 40 sorudan kaç tanesini cevaplayabildiğini.. Buyur ispat et, ispat edemezsen, alçaksın, ahlaksızsın, müfterisin” denilmiyor.
Denilmeyince de, böyle ahlaksızlıkca saldırıyorlar..
Savcılık kararının uzunluğunu istismar eden bazı televizyon kanalları, dün akşam haberlerinde yine aynı ahlaksızlığı sürdürdü.. “Şifrenin varlığını savcılık da kabul etti” dediler..
Oysa savcılığın kararında, esas kiritik nokta şuydu: “Artvin’deki avukatın bulduğunu ileri sürdüğü şifre, sadece gazetelere verilen kitapçıkta var. Hiçbir öğrenciye, gazetelere dağıtılan kitapçık verilmemiştir!”
Buna itirazı olan varsa, yapar araştırmasını.. Tüm öğrencilerin soru kitapçıklarını inceler, gazetelerde yayınlanan kitapçığa benzer bir kitapçık bulursa, gösterir. Bulamazsa, keser sesini, oturur oturduğu yerde..
Savcılığın kararındaki ikinci önemli nokta ise şu: “Matematik bölümünde 40 soru bulunmaktadır ve bunların 29’unun cevap şıkları nümerik değerlerden oluştuğu için bahse konu formülün kısmen uygulanması mümkündür. 29 soruya formül uygulandığında 18 doğru 11 yanlış cevap oluştuğu ve bu uygulamanın, sorudan yanlışların doğru cevapları götürmesi sonucunda da 15,25 net oluşmasına sebebiyet verebileceği görülmüştür.”
Haydi bakalım bir aydır bas bas bağıran hokkabazlar söylesinler, şifre yoluyla 40 soruyu nasıl yapıyorlarmış. Bırakın 40 soruyu, 30 soruyu bile yapamıyorsunuz işte..
18 doğrunuz oluyor, 11 de yanlışınız.
Buna rağmen; biliyorum, yine konuşmaya devam edecekler. Yine insanların kafalarını bulandırmaya devam edecekler.
Ama yapılan kara propagandanın en güzel isbatı, Devlet Bakanı Hayati Yazıcı’nın üzerinden oynanan oyun oldu.
CHP Genel Başkanı, “Bir bakan, yeğeni için üniversiteye yerleştirme maili atmış” dedi ya..
Şimdi ben merak ediyorum, YGS’de şifre varsa.. Hayati Yazıcı en önemli bakanlardan birisi ise.. Hayati Yazıcı’ya ve onun yeğenine şu şifre verilmeyecek de, kime verilecek?
Ve bu şifre Hayati Yazıcı’ya verilirse, Yazıcı’nın bir de kalkıp, ÖSYM’ye, “Yeğenimi iyi bir yere yerleştirin” demesine ne gerek kalacak?
Değil mi ama?
YENİ AKİT
YAZIYA YORUM KAT