Yerli Şebbihalar İçin İdlib'in Düşmesi Ne Anlama Geliyor?
Fetih Ordusunun İdlib'i Esed güçlerinden temizlemesi Esed rejimi ve yerli şebbihaları açısından ne anlam ifade ediyor.
HAKSÖZ HABER
Direniş örgütlerinin çatı birliği Fetih Ordusunun İdlib'i Esed güçlerinden temizlemesi ve zafer kazanması, Esed rejimi ve yerli şebbihalar açısından ne anlam ifade ettiğini BBC'den Rengin Arslan'ın haberinde görüşlerine başvurulan Ortadoğu Uzmanı(!) Esedsever şahısların analizlerinden görebiliyoruz:
BBC'den Rengin Arslan'ın Haberi:
Suriye'de El Nusra öncülüğünde oluşturulan bir koalisyon olan Fetih Ordusu, Hatay Yayladağ'ın hemen karşısındaki İdlib'i hafta sonunda ele geçirdi.
Türkiye sınırına 25 kilometre uzaklıktaki İdlib, Şam-Halep güzergâhının kontrolü açısından da önemli.
Peki Fetih Ordusu ne zaman ortaya çıktı? İdlib neden önemli? Kentin bu güçlerin kontrolüne geçmesi Suriye'de dört yıldır süren savaşta ne ifade ediyor?
BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlayan gazeteci Fehim Taştekin, Fetih ordusunun sadece bu operasyon için oluşturulan bir koalisyon olduğunu belirtiyor.
Yaklaşık iki hafta önce bir araya gelen Fetih Ordusu'nun bileşenlerinin ise "cihadi ve selefi" bir karakter taşıdığını belirtiyor.
'İdlib'in alınması muhaliflere büyük moral verdi'
Taştekin, "Koalisyonun en büyük bileşenini ve liderliğini Nusra Cephesi oluşturuyor. Bunun Nusra karakteri arz eden bir operasyon olduğunu söylemek abartılı olmaz. İkinci büyük örgüt Ahr-ur Şam örgütü. Aslında onlar da Kaide'nin bir kolu sayılabilir. Kurucuları Kaide'nin önde gelen isimlerinden biriydi. Ama Suriye özelinde Kaide'yle resmi bir bağ kurmadılar, ancak geçmiş ortaklıkları dikkate alındığında ideolojik olarak Nusra'dan çok farklı olduklarını söylemeyiz." diyor.
Kalan grupların ise her birinin birbirine ideolojik olarak yakın olduklarını, aralarında sadece "ton farkı" olduğunu söyleyen Taştekin, İdlib'in bu gruplarca alınmasının son zamanlarda Batı'da ve ABD'de çekingence de olsa gelişen, "Esad ile masaya oturulmalı" havasını değiştirme çabası olduğu görüşünde.
Taştekin "Muhalif güçler, Nusra ve diğerleri olumsuz havayı çevirmeye çalıştılar. Avrupa'da Esad rejimiyle masaya oturmanın zamanının geldiğini dillendirmeye başlayanlar var. Amerikan yönetiminde Dışişleri Bakanı John Kerry'nin söyledikleri de gerçek anlamda bir politikanın dışa vurumudur. İdlib'e yüklendiler ve bu büyük bir moral verdi muhaliflere." diyor.
Rakka'dan sonra rejimin kaybettiği ikinci kent merkezi
Peki Suriye hükümeti açısından ne ifade ediyor bu adım?
Yakın Doğu Haber internet sitesinden gazeteci Alptekin Dursunoğlu şöyle yanıtlıyor bu sorumuzu:
"Suriye açısından, Rakka'dan sonra ilk kez bir kent merkezi devletin kontrolünden çıkarılmış oldu. Bu tam da Halep'teki silahlı grupların kuşatmasının kırılması yönündeki başarılı operasyonların ardından geldi."
Rakka'yı Ocak 2014'te ele geçiren IŞİD, kentteki denetimini sürdürüyor.
Fehim Taştekin de, bütün kent merkezlerini kontrol altında tutuyor gibi görünmesinin Esad hükümetine psikolojik üstünlük sağladığına dikkat çekerken, İdlib'in Nusra Cephesi'nin eline geçmesini ise "Bu çok ciddi bir yenilgi unsuru gibi, her şeyi tepetaklak eden bir şey değil. Ama psikolojik olarak son zamanlarda rejim çok ciddi şekilde Halep'te muhalefeti kuşatma altına almışken işleri tersine çeviren bir şey oldu. Bunu toparlayabilirler, ama riskler var" diyor.
Suriye ordusu geçen sonbaharda, Halep kırsalındaki muhaliflerin kent merkeziyle bağlantısını kesmek için bir saldırı başlatmıştı.
Bundan sonra ne olacak?
Bundan sonra ne olacak sorusunu ise Alptekin Dursunoğlu, Suriye içinde Hizbullah ve İran varlığına ilişkin örnekler vererek yanıtlıyor.
Dursunoğlu "İzlediğim kadarıyla Suriye ordusu, Hizbullah ve İran desteğinin olduğu cephelerde çok net aşamalar kaydediyor ama bunun olmadığı yerlerde kayıplar yaşayabiliyor." diyor.
Hizbullah'ın Mayıs 2013'te Suriye'deki çatışmalara katılmaya başladığını söyleyen Dursunoğlu, "Haziran'da Kuseyr bölgesi hükümet kontrolü altına alındı. Lübnan-Suriye sınırında kontrol sağlandı. Halep ve Keseb operasyonunda da Hizbullah varlığını gördük. Güney cephesinde somut ilerlemeler kaydediyorlar" diyor.
"İdlib'in hiç hesapta yokken birden bire düştüğünü" söyleyen Dursunoğlu, Suriye ordusunun "buraya yükleneceğini, Rakka gibi yıllarca kontrolü dışında kalmasına izin vereceğine ihtimal vermediğini" söylüyor.
Taştekin de, İdlib'de Nusra varlığının, buraya 100 kilometre mesafedeki Hama'yı "kırılgan hale getirdiğini" belirterek "Rejim bunu bu şekilde bırakmayacaktır" diyor.
Fehim Taştekin'in 17 Mart 2015'te Radikal'de Yazdığı Makaleden Bir Bölüm:
İran korkusu ve eksen bunalımı
İran'ın Irak'ta IŞİD ile savaşta inisiyatif almasına verilen 'gönülsüz' onay, İran'ın müttefiki Husilerin Yemen'de iktidar yürüyüşü karşısındaki sessizlik, Hizbullah'ın İsrail'e misilleme saldırısına tepkisizlik ve Suriye politikasının trajik dönüşümüne ilişkin ABD'den gelen açıklamalar bu yeni ittifaka yönelik Amerikan peşrevi sayılabilir.
İran’ın Arap isyanlarının sunduğu fırsatlarla elde ettiği stratejik yayılmayı sürdürülebilir bir forma kavuşturmak için ABD ile 36 yıllık düşmanlığı makul düzeye indirme gereği duyuyor.
Körfez’deki müttefiki Suudi Arabistan’la Sünni militarizm üzerinden oynadığı oyunun artık kontrol edilebilir bir araç olmaktan çıktığını gören ABD de İran’la öngörülebilir bir ortaklığı test etmek istiyor.
İran’ın Irak’ta IŞİD ile savaşta inisiyatif almasına verilen ‘gönülsüz’ onay, İran’ın müttefiki Husilerin Yemen’de iktidar yürüyüşü karşısındaki sessizlik, Hizbullah’ın İsrail’e misilleme saldırısına tepkisizlik ve Suriye politikasının trajik dönüşümüne ilişkin ABD’den gelen açıklamalar bu yeni ittifaka yönelik Amerikan peşrevi sayılabilir.
İran’ın Suriye’ye desteği nedeniyle oluşan kızgınlık, IŞİD ile savaşa paralel olarak geriliyor. Aynı şey doğrudan Suriye yönetimine karşı tavır için de geçerli. Esad yönetimini devirme planını rafa kaldıran ABD’nin seyir defteri bir durak dönemeç sonrasında IŞİD tehdidine karşı Şam ile işbirliğine işaret ediyor.
İran’la nükleer krizin çözümü için diyalog, IŞİD’le mücadele ve Suriye yönetimiyle ilişkiler iç içe geçmiş süreçler. Ama yeni bir sayfanın mihenk taşı İran’la olası bir nükleer anlaşma.
HABERE YORUM KAT