“Yerleşim, Filistin Köy ve Kasabalarını Hapishanelere Çeviriyor”
1967 yılından bu yana 5500 kilometre kaybeden Batı Şeria’da yerleşim hızla devam ediyor. Geriye Filistin şehir ve köylerinden sadece bazı parçalar kaldı.
Mustafa Sabri / Filistin Sahnesi – 126. Sayı
Askeri ve siyasi yetkililer, çeşitli yerlerde arazilerin müsaderesi ve yeni yerleşim yerlerinin inşa edilmesine tepki gösterdiler.
Yerleşim uzmanı Beşşar eş-Karyuti, şöyle konuştu: Batı Şeria’daki yerleşim, Filistinlilere acı çektiriyor ve geleceğe dair ümitlerini yok ediyor. Çünkü Filistinlilerin şehir ve köyleri, büyük yerleşim projeleri ile hapishaneler haline geldi. Buralardaki güvenlik önlemleri ve Filistinlilere ait evlerin ve işyerlerinin yıkılması ise durumu daha tehlikeli hale getiriyor. Yerleşim yerleri hızla büyürken Filistinliler, inşa izni alamıyor. Yerleşim konusu, Filistinlilerin hayatlarında en karmaşık konulardan birisi. Filistinlilerin nüfusu artarken ellerindeki topraklar azalıyor. Her gün Filistinlilerin ellerinden kaderi ellerinden alınıyor ama onlar bir şey yapamıyor.
Eric Enstitüsü Müdür Dr. Cad İshak ise şöyle konuştu: Batı Şeria, izole edilmiş kanton ve hapishanelere dönüştü. Yerleşimler, bir vakıa halini aldı. İşgalci İsrail, Ariel Şaron’un “İşgal ettiğimiz her tepe artık bizimdir ve ondan vazgeçmeyeceğiz. Geri kalanı ise onlarındır.” sözünü uyguluyor. Şu an yerleşim, Batı Şeria’nın % 75’ini işgal etmiş durumda. Filistinliler, apartheid (ırkçı ayrımcı) rejimi altında yaşıyorlar. Filistinlilerin yılda bir iki defa sadece hızlı bir şekilde zeytin toplamak için girdikleri arazileri var. Orada kalmalarına izin verilmiyor. Filistinlilerin kullanamadıkları caddeler ve yollar var.
Yetmiş yaşındaki çiftçi Fevzi Ganim ise yerleşimciler ve yerleşim ile olan acı mahkeme tecrübesini şöyle paylaştı: 1991 yılından beri yerleşime karşı mücadele veriyorum. Yerleşimcilerin güçlerinin artmasından dolayı her sene acım artıyor. Onlar, hayatlarımızı tehdit ediyor ve topraklarımızı çalıyorlar. Bütün Filistinliler, her gün korku filmi yaşıyorlar. Yaşadıklarımız ve acılarımız, ciltler dolusu kitap olur. Meşum Balfour deklarasyonunun yüzüncü yılı dolayısıyla gazeteniz aracılığıyla şunları söylemek istiyorum: 1917 yılında atalarım, hayattaydı. Babam, Hayfa otogarında çalışıyordu. Burada hisselerimiz var. Elimde bunun belgeleri de var. Bu deklarasyon, 1948 yılında bizi topraklarımızdan ve hayattan mahrum etti. Şimdi de yerleşim aynı şeyi yapıyor. Filistinliler olarak meşum Balfour deklarasyonu ile korkunç yerleşim arasında yaşıyoruz. Dünya ise sadece seyrediyor. Uluslararası kararların hiçbirisi, bize fayda vermedi. Filistin halkı içerde ve dışarıda dağınık bir hale geldi.
HABERE YORUM KAT