1. YAZARLAR

  2. Hilal Kaplan

  3. Yeniyetmeler
Hilal Kaplan

Hilal Kaplan

Yazarın Tüm Yazıları >

Yeniyetmeler

18 Ağustos 2014 Pazartesi 03:16A+A-

Katıldığı bir canlı yayında, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç şu açıklamada bulundu:

'Yeni yetmelerin kendilerine bir şeyler evham ederek, mevhum bazı değerler üzerinden, 'aslında öyle olması gerek, aslında böyle olması gerekir' diye hesaplar vermesi bizim aramızda yıllardan beri bozulmayan kardeşliği zedeleyebilir.'

Arınç'ın öfkelendiği bir eleştiri veya hakaret değildi. 'Yeniyetme' sıfatından anlaşılacağı üzere, yaşı kendilerine nispetle genç olan Ak Partili bazı isimlerin 'aslında öyle olması gerekir' diye –belli ki Arınç'ın hoşuna gitmeyen- önerilerde bulunmasıydı.

Bu açıklama beni yaklaşık 15 yıl öncesine, Fazilet Partisi'nin 2000 yılında gerçekleşen ve Ak Parti'nin doğuşunun işaretlerini veren kongresine götürdü. O kongre, bugün 'yenilikçi-gelenekçi' ayrışması olarak adlandırılan fikrî bölünmenin en somut tezahürüydü.

Merhum Necmettin Erbakan ve R. Tayyip Erdoğan, 28 Şubat yargısı sebebiyle siyasî yasaklı olduğu için, onların yerine Recai Kutan ve Abdullah Gül genel başkanlık için yarışıyordu. Bülent Arınç ise, 'yenilikçi'lerin yanı başındaki en yaşlı ve tecrübeli kişi olarak yerini almıştı. Kongredeki konuşması, belki de bu yüzden Gül'ünkinden bile daha etkileyiciydi.

1967 yılında, daha Hukuk Fakültesi öğrencisiyken, Erbakan'ın Odalar Birliği mücadelesinde kendisine destek verdiğini, polis gücüyle atılmak istendiğinde, kapısında duran 10 gençten biri olduğunu anlatan Arınç, kendisi gibi bedeller ödemiş bir 'âkil adam', yenilikçi 'genç'lere destek oluyorsa, bunun Erbakan'ın yolundan ayrılmakla bir ilgisi olmadığına delegeleri iknaya çalışıyordu. Bir nevi 'Ak saçlılar olarak, gençlere yol verelim' çağrısında bulunuyordu. Ayrıca yine kongre konuşmasında, 'tamtamcı gençlik yetiştirmek için değil, milli gençlik yetiştirmek için yola çıktıklarını' hatırlatıyordu.

Bugün Ak Parti, Erdoğan'ın liderliğinde, bahsedilen millî gençliğin yetiştirilmesine uğraşıyor. Hatta Erdoğan, açık açık dindar nesillerin yetişmesine olan ihtiyaçtan bahsediyor, halkı bu yönde teşvik ediyor. İşte o nesillerin önünü açacak olan da, siyasete taze kan pompalayacak olan da bu bakış açısıdır.

Ak Parti,Türkiye'yi en az 2023'e dek yönetmeye talip hegemonik bir iktidar partisi. Ve bir on yıl daha ülkeyi aynı kadroların olduğu yerden kıpırdamadan yönetmesi mümkün değil. Erdoğan, bu tehlikeyi önceden gördüğü için üç dönem kuralını işletmekte kararlı. Aksi takdirde gerçekleşecek gerileme ve rehavetin, 70 kişinin bir dönemliğine vekil olmamasından daha kötü neticeleri olacağını düşünüyor ki haklı... Ak Parti mevcut kadrolarıyla bir 'doyum noktası'na ulaştı. Şimdi suyun bulanmaması için bir devir daim, bir yenilenme gerekli.

Hemen her ideolojik söylemde ama özellikle totaliter olanlarında, 'gelecek, gençlere emanet' edilir. Bunun, gençleri işlevsiz kılan iki yanı vardır. İlki, gençler, gelecek adında bir 'olmayan-zaman'a havale edilerek, 'şimdi'den el çektirilirler. İkincisi ise, gençlerin şu anda eyleyen-söyleyen özneler olmaktan çok, bir emaneti koruyup kollayan bekçilere indirgenmesidir.

Millî Görüş'ün içinden çıkan ilk 'genç'lerin yanında yer alarak bu söyleme en zor zamanda karşı çıkan Bülent Arınç'a, bugün partinin genç kadrolarına, hoşuna gitmeyen öneri ve tesbitleri sebebiyle 'yeniyetme' demek yerine onları anlamaya çalışması, varsa yanlışları onlara eşiti olarak yaklaşıp nezih bir dille düzeltmeye çalışması daha çok yakışır diye düşünüyorum. Bugün Ak Parti'nin Arınç'ın 2000 senesindeki yol açıcılığına ihtiyacı var. Aksi takdirde partinin yaş ortalaması 70'e dayanan Saadet Partisi'nin Başkanlık Divanı'ndan bir farkı kalmayacak.

Fazilet kongresinde kendisine 'genç' olduğu için eleştiri getirenlere Gül'ün söylediği gibi:

'Neremiz genç artık? İlle de 70 yaşına geldikten sonra, heyecanımız pörsüdükten sonra mı olalım?'

YENİ ŞAFAK

YAZIYA YORUM KAT

1 Yorum