Yeni Sınav Sisteminin Olumlu Yansımaları Olacak!
Üniversitelere yeni giriş sistemini değerlendiren Turgay Polat, Karar gazetesindeki köşesinde, iki sınavın aynı gün yapılmasına karşı çıkmakla birlikte, değişikliğin olumlu yanlarının ağır bastığını vurguluyor.
Üniversiteye Giriş Sisteminde Ne Oldu?
Turgay Polat / Karar
Dün YÖK başkanı basının karşısına çıktı ve yeni üniversiteye giriş sistemini anlattı. Aslında kendisi de bunun komple bir değişiklik değil sadece eski sistemin iyileştirilmesi ve sadeleştirilmesi olduğunu ifade etti. Ben de bu açıdan sizlere yeni sistemi genel olarak değerlendirmek istiyorum. Ama baştan söyleyeyim eğitimde bu kadar sınav konuşmanın çok sakıncalı olduğunu ve artık sınav yerine gündemimizin çocuklarımızın beceri kazanması olması gerektiğini söyleyeyim. Çünkü hep söylüyorum 2017 yılında ÖSYS’de ilk 1000 öğrenciye bir CV yazdırsanız sizce test çözmek dışında yazacak bir şey bulabilirler mi? Şüpheliyim. Ama yine de sınav önemli bu yüzden size anlatayım.
YGS’nin mart ayında gerçekleştiriliyor olması okullarda ikinci dönem ders işlenmesini güçleştirdiği için yeni sistemde sınavın haziran ayında gerçekleştirilecek olması olumlu bir gelişmedir. YGS’nin kaldırılıp TYT’nin (Temel Yetenek Testi) getirilmesi ve TYT’den Fen ve Sosyal Bilimlerin kaldırılması adayların sadece Temel Matematik ve Temel Türkçe çözmesi olumlu gelişme olarak görülmektedir. Başta ABD olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde SAT ve benzeri ana dil yeterliliği ve temel işlem yeterliliği sorgulanarak öğrenciler üniversitelerin giriş koşulunu sağlamaktadır. Bu açıdan doğru bir adım atılmıştır. Bir diğer önemsediğim kısım, geçmişte meslek lisesi öğrencileri ön lisans programlarına yerleşirken bütün derslerden soru yaparak puan almak durumunda iken ve çoğunlukla da bu öğrenciler Fen Bilimleri ve Sosyal Bilimler testlerini diğer adaylar kadar yapamadığından başarısız olmaktaydılar. Yeni sistemde meslek lisesi öğrencileri TYT puanlarıyla ön lisans programlarına daha kolay yerleşecekler. Bu durum meslek liselerinin üniversiteye girişini artıracaktır.
TYT’nin öğrencinin “üniversiteye yerleşme puanına” etkisi %40 olacaktır. Bu da öğrencilerin temel becerilerinin (okuma, yazma, kendi dilinde düşünebilme, temel matematiksel işlemler) üniversiteye girişte etkinin artmasını sağlayan olumlu bir gelişmedir. Çünkü 1. oturumda soru sayısı 2. oturumdaki soru sayısı ile eşit, oysa önceki sistemde LYS’de bir puan türü için 90+80=170 soru, YGS’de ise 120 soru vardı. Şimdi iki oturumda soru sayısı 80=80 oldu. Bu da TYT testinin istatistiksel olarak katkısını artıracaktır. İkinci oturumdaki soru sayıları daha önceki LYS’deki kapsam gibi aynı oranda dağıtılarak uygulanmalıdır. Örneğin; Fen sınavı için LYS’de 30 olan fizik soru sayısı 14’e Kimya sınavı 30’dan 13’e Biyoloji sınavı 30’dan 13’e aynı oranda dağıtılması uygun olacaktır. Adayların geçmişte olduğu gibi YGS’de bir barajı aşarak (180) LYS’ye giriş hakkı elde etmesi koşulunun kaldırılıp isteğe bağlı yapılması olumlu bir gelişmedir. Böylelikle ikinci oturuma giren öğrenci sayısı artacak ve daha fazla aday ikinci şans yakalayarak tercih yapabilecektir, daha fazla adayın üniversitelerde boş kontenjan kalmadan yerleşmesini sağlayacaktır. Bu yeni sistem eski sisteme göre daha sade ve basit olduğu için adayların kafa karışıklığını ve çok fazla puan çeşidinden dolayı çalışma çeşitliliğini azaltacağından olumlu bir değişim olmuştur.
Bir önceki sistemde adaylar daha yüksek puan alabilmek için kat sayısı düşük de olsa okul müfredatlarında olmayan alanlarda sınava hazırlık yapmaktaydılar. Örneğin TM öğrencisinin yüksek puanlı bir hukuk fakültesini kazanabilmek için YGS fen testini çözmesi gerekirken yeni sistemde aday sadece matematik ve türkçe-edebiyat çözerek bu amaca ulaşacaktır. Bu dersler de adayın okuldaki müfredatıyla birebir örtüşmektedir. Puanlar hesaplanırken her ne kadar testlerin ağırlığı eşit oranda gösterilse bile istatistik açısından “Türkiye soru çözüm ortalaması” düşük olan testlerin (matematik vb.) puan getirisi daha yüksek olacaktır. Dolayısıyla; sayısal puan türünde 80 Matematik 40 Fen 40 Türkçe sorusu çözecek ve matematik hem sayı hem de çözüm ortalaması açısından bakıldığında adayların puanının %60’ına yakını oluşturacaktır. Bu durum EA puan türünde matematiği daha da öne çıkaracaktır. Çünkü adaylar 80 Matematik 80 Türkçe-Edebiyat sorusu çözecekler ve Matematik testi Türkçe grubuna göre soru çözüm ortalaması açısından çok daha düşük kaldığı için matematiğin ağırlığı %60-%65 oranında etkili olacağını öngörmekteyim. Sözel puan türünde bile her ne kadar sadece 40 matematik sorusu olsa bile hem sosyal bilimler soru sayısının azalması hem de TYT’nin %40 etkisi önceki sistemde %11 etkili olan matematiği yeni sistemde %25-%30 arası etkili hale getireceğini öngörmek zor olmayacaktır. Adayların kafalarının karışmaması gereken en önemli nokta bölümleri puan türünün ne olacağı konusudur. Çünkü; önceki sistemde MF-1 MF-2 MF-3 MF-4 olanlar SAY, TM-1 TM-2 TM-3 olanlar EA, TS-1 TS-2 olanlar SÖZ, DİL-1 DİL-2 DİL-3 olanlar DİL, YGS-1 YGS-2 YGS-3 YGS-4 YGS-5 YGS-6 olanlar TYT puan türüyle öğrenci alacaktır.
Eleştirdiğim yer yok mu? Tabi ki var. İkinci oturumun TYT’nin devamında aynı gün öğleden sonra yapılması pedagojik açıdan sakıncalıdır. İkinci oturumun daha sağlıklı ve dingin kafayla yapılabilmesi açısından bir gün sonra pazar günü sabah yapılması daha sağlıklı olacaktır. Bir diğeri tabii ki sınavın bu kadar konuşulması sakıncalıdır asıl değişiklik yerleştirme sisteminde yapılmalı ve öğrenciler üniversiteler tarafından yetenek ve becerilerinin de hesaba katıldığı bir sistemle merkezi yerleştirme olmadan kabul edilmesi esastır. Bu en insani ve olması gereken çalışmadır.
HABERE YORUM KAT