1. HABERLER

  2. YORUM ANALİZ

  3. Yeni Şafak’ın yeni rotası neresi?
Yeni Şafak’ın yeni rotası neresi?

Yeni Şafak’ın yeni rotası neresi?

Yeni Şafak temsil ettiği yayın çizgisinden her gün daha fazla uzaklaşıyor.

26 Kasım 2020 Perşembe 17:02A+A-

Abdurrahman Güner / HAKSÖZ HABER

Yeni Şafak Gazetesi bir zamanlar Türkiye’nin en entelektüel günlük gazetelerinden birisiydi. Kendi dünya görüşünden hareketle yaşananları yorumlayan gazete aynı zamanda farklı cenahlardan saygın isimler için de bir düşünce platformu işlevi görüyordu.

Ancak Türkiye’de medya üzerinden kurulan bağımlılık ilişkileri Yeni Şafak’ın yayın çizgisinde büyük bir sığlaşmaya sebep oldu. Yazarlarını bir bir kaybeden gazete bugün daha farklı bir ideolojik zemini temsil etme yolunda gidiyor. Zikredilen sığlaşma gazetenin manşetlerinde de kendisini hissettiriyor. Geçtiğimiz gün “korana virüsün tedavisinde zeytin yaprağı” konulu manşetle çıkan gazete sosyal medyada dalga konusu haline geldi.

yen.jpeg

Bütün zaaflarına rağmen geçmişte Ümmetçi hasletlerle hareket eden yayın gurubu bugün artık milliyetçi siyasi argümanları kullanmakta pek bir beis görmüyor anlaşılan. Sosyal medyada paylaşılan bir videoda “Bin yıllardır Turan diye bilinen bölgeye Orta Asya dediler itiraz bile etmeden kabul ettik. Karabağ zaferi taçlansın, 120 milyon Türk’ün yaşadığı coğrafya Oğuzeli olsun” şeklinde ifade edilen Yeni Şafak’ın yeni ideolojik zemini konjonktürel politik ittifaklardan besleniyor tabi ki.

Kavramlara karşı gösterilen hassasiyet gerçekten önemlidir. Kavramlar düşünme şeklimiz hakkında da önemli bilgiler veriyorlar. Ancak ondan evvel dünyaya, beşeri ideolojilerin zaviyesinden mi yoksa insanlığa son vahiy olarak yollanan Kitabı Kerim’den hareketle mi baktığımızı belirlememiz gerekiyor. Müslümanlar için İslam’dan sonra başka hiçbir kimlik bir şey ifade edemez.

Kavramlara da bu bağlamda ne kadar farklı anlamlar yüklemeye çalışırsanız çalışın bu beyhude bir çabadır. Kendi kavramlarımız denilen şeyler İslam öncesi batıl yaşayışlardan mülhem ise o vakit videoda zikredilen “biz”in kim olduğunu düşünmek lazım geliyor. Sadece Urumçi’den Dedeağaç’a kadarlık bir coğrafya ile sınırlı olan siyasi çerçeve, Müslümanlığın cihanşümul terkipleriyle aynı yere düşmüyor. Aynı zamanda milliyetçi-ulusçu hezeyanların düşünce dünyamızdaki menfi tesirine karşı daha fazla ses çıkartmamız gerektiği de bir kere daha ortaya çıkıyor!

Allah Resülu (s)’nün  bir hadisi şerifinde şöyle dediği zikredilir: “Yeryüzü bana mescit kılındı.” Kendi iç çekişmeleriyle, akrabalık, soy-sop davası ile zihni ve perspektifi körelmiş olan yarım adadaki halka yeni bir bakış açısı aşılanmaya çalışılmaktadır şüphesiz ki bu sözde.

Yeryüzündeki her olaydan kendisini mesul gören, aynı inancı paylaştığı her bir kimseyi öz kardeşi gibi gören, aynı inançtan olmayan insanlarla ise hukuk üzerinden ilişki geliştiren bir vahiy geleneği ve Resullulah’ın Sünneti Seniyye’sinden, bugün vizyonu, misyonu Oğuzeli denilen mahiyeti tartışmalı bir şeye sıkışıp kalmak oldukça üzücü ve düşündürücü…

 

HABERE YORUM KAT

8 Yorum
  • bekir ziya / 27 Kasım 2020 10:40

    La ilahe illallah, Muhammed resulullah! Allah ve Resulünün yanına kimse bir şey eklemeye çalışmasın; eklediği ateş olur!

    Yanıtla (0) (0)
  • Ali paşa / 26 Kasım 2020 23:06

    İktidar medyayı kontrol etmeye başladıkça kirlendi. Kirlendikçe kontrolü arttırdı.
    Mecliste amerikan teskeresini kendi genel başkanına rağmen red eden bir partiden evrildi. Bahçelinin ruh ikizi oldu.

    Yanıtla (0) (0)
  • Mehmet Ali / 26 Kasım 2020 22:38

    Konudan bağımsız yazıyorum. Zeytin yaprağı gerçekten korana için çok etkili. Yakalanmadan önce kaynatıp içmek akciğer temizliği için bire-bir. Yenişafak a gelince, akit gazetesinin sözcü gaz atıf yaparak bira şişesine sarılı olarak reklam verdiği günleri hatırlıyorum ne yazık ki aynı bataklığa bu medya da düşmüş durumda. Müslümanların sesi değiller olamazlar da...

    Yanıtla (0) (0)
  • İlim İklimi / 26 Kasım 2020 21:25

    Rahmetli Akif Emre Ağabey'in vefatından sonra Rasim Özdenören, İbrahim Tenekeci ve Yusuf Kaplan Ağabeylerin yazılarını okumak için giriyordum Yenişafak'a. Tenekeci'de gidince çok girmez oldum. Şu an geldiği noktayı gördüğüm de ise hayretler içinde kalıyorum. Kullanılan haber dili, saldırgan uslüp, dikkatleri asıl olana değil de tali olana kaydırma çabaları gerçekten mide bulandırıcı.

    Oysa ki 2000'lerin başında Yenişafak umudun, omurgalı duruşun, sözü eğip bükmeden söylemenin adıydı. O zamanlarda ki zengin kadrosu müslüman bilincin inşasında önemli bir rol oynuyordu zannımca. 2000'lerin başında Türkiye'nin karanlık ve puslu gündeminde, Yenişafak okumak bir ayrıcalıktı. Bir insanın kolunun altında Yenişafak gördüğümüzde saygı duyardık o zamanlar. Bu adam düşünen bir Müslüman diye olumlu bir intibağ oluşurdu zihinlerde.

    Neyse olan oldu. İnsan elinin değdiği her şey de olabilceği gibi Yenişafak da bozuldu ve kirli bir platform haline geldi. Üç kuruşluk siyasi menfaat için Kurani bilinç düzeyinin oluşturduğu yayın politikasından, taassub dilinin hakim olduğu bir yayın çizgisine geçiş yaptı.

    Yenişafak'ın geldiği bu yeni yayın politikasın, rahmetli Akif Emre'nin vefatından 1 hafta önce yine Yenişafak'ta yazdığı bir yazısını alıntılayarak anlamamız ve yine bunca çürümeye rağmen ümitkar olmamız pek mümkün.

    "Elimizi uzattığımız her şey çürüyor. Belki de dokunduğumuz için biz çürütmekteyiz. Gördüklerimiz kirleniyor. Baktıklarımız bizi kirletiyor, içimizi…

    İşittiklerimizden dolayı, bildiklerimizden dolayı acı çekmeye başlıyoruz. Birebir şahit olamasak bile... Acı çekmeye icbar ediliyoruz sanki ya anlatılanlar gerçek olduğu için yahut gerçek yerine sahte gerçekler ikame edildiği için.

    Bu denli yozlaşma, çürümeye mahkûm olmak duygusu bizatihi insanın içini kemiren bir şey. Sadece insan teki olarak her birimiz değil toplum da içten içe çürüyor. Korozyona uğrayan metal aksam gibi temas ettiğimiz hava çürütüyor. Soluklanırken damarlarımızdaki akışın pelteleştiğini hisseder gibiyiz.."

    Kaynak: https://www.yenisafak.com/yazarlar/akifemre/curume-de-umut-da-hep-olacak-2037964

    Vesselam.

    Yanıtla (0) (0)
  • Tespit / 26 Kasım 2020 20:37

    Amerikalılar, ruslar ve çinliler aynısını yaptığında emperyalizm diyenler şimdide büyük ulusların yaptığı emperyalizmi türklük adına yapmaktan çekinmiyorlar.

    Yanıtla (0) (0)
  • Veysi / 26 Kasım 2020 19:32

    Milliyetiyle gurur duyanlara itina ile duyurulur.Haklarındaki hadisleri bir zahmet okuyuversinler.Örneğin deccal ile ilgili hadisleri.

    Yanıtla (0) (0)
  • Yusuf / 26 Kasım 2020 18:14

    İslami kimlik ve duruştan uzaklaşmaya başşadığmız ve ölçüyüde kaybettiğimizde nereye demir atacağımız ve nereye kadar gideceğimiz bilinemez

    Yanıtla (0) (0)
  • göktürk börü / 26 Kasım 2020 17:21

    damadın gazete si y şafagın içine perinçek kaçmış

    Yanıtla (0) (0)