Yeni bir umut odağı Muştu Gençlik kuruldu
Gençliğe kimlik ve ufuk kazandırmak hedefiyle yola çıkan Muştu Gençlik bugün Üsküdar’daki Abbara Kahve’de düzenlenen programla kuruldu.
HAKSÖZ HABER
8 yılı aşkın bir süredir özellikle gençlere yönelik çalışmalar yapan Sabah Namazı Devrimi bugün İstanbul’da düzenlenen programla Muştu Gençliğe dönüştü. Üsküdar’daki Abbara Kahve’de düzenlenen programa gençler yoğun bir katılım gösterirken, programın başında Yusuf Serdar Savaş Muştu Gençliğin kuruluş bildirisini okudu. Tarık Akçay Muştu Gençliğin hedeflerini, faaliyet alanlarını, eğitim programını anlatırken Gazeteci-Yazar AdemÖzköse de cami bahçelerinde, çay ocaklarında başlayan çalışmalarının bugünlere nasıl geldiği hakkında bilgi verdi.
Programda Siyer Vakfı Kurucu Başkanı Muhammed Emin Yıldırım, Yazar Yusuf Kaplan, Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya, Şair Ali Değirmenci, Yazar Metin Karabaşoğlu, Mazlum-Der Genel Başkanı Kaya Kartal, İlke-Der Yönetim Kurulu Başkanı Lütfi Sunar, Yedi Hilal Genel Başkanı Salim Sarıyıldız, Mehmet Akif Can Hoca, AK-MER Başkanı Hamza Er, Genç Derneği Başkanı Süleyman Ragıp Yazıcılar, Genç İHH Başkanı Abdullah Muhammed İslam, Kardeşlik ve Birlik Derneği Başkan Yardımcı Fatih Karadayı, Yazar Abdullah Oğuz ve Haktan Tursun Hoca konuşma yaptılar.
Muştu Gençlik Kuruluş Bildirisi
-“Muştu”; müjde, yeni, sevinçli, güzel, umut dolu haber anlamlarına gelmektedir. Bu anlamlardan hareketle çatısı altında toplandığımız “Muştu Gençlik” farklı alanlarda okumaların yapıldığı, düşüncede derinleşmeyi harekette olgunlaşmayı gaye edinmiş bir gençlik çalışmasıdır. Faaliyetlerimizin ana omurgasını gençliğe inanç, medeniyet, tarih, coğrafya, aksiyon, iyilik, kültür ve sanat bilinci kazandırmak oluşturmaktadır.
-Umut duygusuna sahip herkes gibi bizim de dünyayı güzelleştirmek, daha yaşanılır, daha huzurlu bir hale getirmek gibi bir derdimiz var. Bunun da ancak düşünce ve hareket alanında oluşturulacak yeni bir ruh ve dinamizmle gerçekleşeceğine inanıyoruz. Islah ve inşa yöntemine dayanması gerektiğini savunduğumuz bu atılımın inşasına bir tuğla da olsa katkıda bulunabilirsek kendimizi bahtiyar hissedeceğiz.
-Kendine gereksiz duvarlar ören ürkek bir düşünce anlayışından uzağız. Bir taraftan sahip olduğumuz zemine olabildiğince sağlam basarken diğer taraftan farklı medeniyet havzalarının ortaya koyduğu kültür ve birikimden de faydalanmanın yollarını arayacağız. Çünkü bilgi ve düşünce kendi içinde farklılıklara sahip olsa da her daim etkiye açıktır ve insanlığın ortak mirasıdır.
-İnsan, hayatın içinde ortaya koyduğu duruşla, kabul ve itirazlarıyla, hareketle var olur. Bu bağlamda düşünceyi aksiyondan ayıran, dünyayı onarmak yerine sadece yorumlayan bir tavır içinde olmayı doğru bulmuyoruz.
-Her türlü fanatizmden; zihni körelten grupçuluk, particilik, hizipçilik gibi ilkel anlayışlardan uzağız. Bir kişi gibi düşünmek, onun doğrularını kabul etmekten ziyade birlikte düşünmeyi önemsiyoruz.
-İstanbul’dan Diyarbakır’a,Kurtuba’danKaşgar’a, Saraybosna’dan Kudüs’e, Buhara’dan Kahire’ye, Kuala Lumpur’dan AddisAbada’ya kadar uzanan bir medeniyetin mensuplarıyız. Selçuklu ve Osmanlı gibi yüz akı bir tarihin devamı; yüzyıllarca inancına, rengine bakmadan yeryüzünün tüm mazlumları için sığınak olmuş Anadolu gibi bir coğrafyanın çocuklarıyız. Fakat şuna da dikkat çekmek istiyoruz. Tarih bizim için bir kök ve dayanak olduğu gibi aynı zamanda bir yüzleşme ve ders alma alanıdır. Bu nedenle salt hamaset veya kutsallaştırmaya dayanan bir tarih anlayışından uzağız.
-Bir insan sırf ırkından, renginden, malından, makamından dolayı bir başka insandan üstün olamaz.Allah Türkleri- Kürtleri, Arapları- Çerkezleri, zenginleri-fakirleri, yönetenleri-yönetilenleri birbirlerine üstünlük kursunlar diye değil; birbirleriyle dayanışma, yardımlaşma içinde olsunlar diye yaratmıştır. Diller, kültürler, gelenek ve görenekler dini, insani ve akli ölçülerle çatışmadıkları sürece bizim için zenginliktir, güzelliktir ve sonuna kadar yaşatılmalıdır.
-Hak ve adaleti önemseyen bir perspektife sahip olma çabası içindeyiz. Toplumsal düzeni, hukukun üstünlüğünü önceliyoruz. Sadece bizim gibi inanan, bizim gibi düşünen insanlar için değil; herkes için adalet istiyoruz.
-Sivil ve kültürel hareketlerin asla siyasetin boyunduruğu altına girmemesi gerektiğini, bu hareketlerin en büyük gücünün özgür kalabilmek, hür bir şekilde fikir üretmek, söz söyleyebilmek olduğunu düşünüyoruz.
-İnsanın fıtratını bozan, doğallığı ve doğayı mahveden, insanları kendilerine kul-köle yapma peşinde olan tüm anlayış ve güçlere karşıyız. İnsanın gerçek hürriyete fikir ve irade özgürlüğünün yanında ancak anlamlı bir hayatla ulaşabileceğini düşünüyoruz. Gerçek hürriyetin peşindeyiz ve sonuna kadar da olmaya devam edeceğiz.
-“Muştu” her şeyden önce bir umut yürüyüşüdür. Bu nedenle şartlar nasıl olursa olsun karamsarlık ve umutsuzluğu kabul etmiyoruz. Karanlık tarihin her döneminde var olmuştur; fakat aslolan dünyayı güzelleştirmek isteyenlerin karanlığa karşı yaktıkları ışıktır. Biz de yeni bir umut odağı oluşturmak, bir kutlu ışık yakmak için Endülüs İslam medeniyetinin düştüğü gün olan 2 Ocak tarihinde tekrar yola koyuluyoruz ve “Muştu”nun kuruluşunu ilan ediyoruz.
HABERE YORUM KAT