Yeni anayasanın temel ilkeleri ne olmalı?
Prof. Dr. Eser Karakaş, geçenlerde çıkan bir yazısında (Zaman, 30 Eylül) Türkiye siyasetinin baş gündem maddesi olan sivil ve demokratik anayasanın hazırlanması bağlamında, bu konuda düşünen herkesi, yeni anayasanın dayanması gereken temel ilkeler üzerine görüşlerini açıklamaya davet etti.
Bu çok yerinde çağrıya cevaben, bu konudaki görüşlerimi okurlarla paylaşmak istiyorum. Burada sayacağım ilkelerin idealimdeki özgürlükçü ve çoğulcu demokratik düzeni tanımlamadığını, sadece bugün geldiğimiz aşamada Türkiye toplumunun farklı etnik ve dinsel kimliklere sahip çoğunluğunun üzerinde mutabakata varabileceğini, ülkenin bütünlüğünü koruyabileceğini düşündüğüm ana ilkeler olduğunu belirtmeliyim.
Yeni anayasa şu ilkelere dayanmalıdır: "Türkiye devleti" bir cumhuriyettir. Siyasi rejimi, özgürlükçü ve çoğulcu demokrasidir. (Dolayısıyla 1982 Anayasası'ndaki "Atatürk ilke ve inkilapları"na ve "Atatürk milliyetçiliği"ne bütün göndermeler son bulur.) Sivil ve askeri, bütün ve her kademedeki okullarda zorunlu "demokrasi bilgisi ve kültürü" dersi okutulur. İfade özgürlüğü yalnızca şiddete çağrı, ırkçılık ve hakaret gerekçeleriyle kısıtlanabilir. Siyasi partiler ve dernekler sadece şiddeti savundukları ya da ırkçılık yaptıkları gerekçesiyle kapatılabilir. Temel hak ve özgürlüklere ilişkin hükümler, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi başta olmak üzere Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası insan hakları sözleşmelerine uygun olarak yorumlanır.
Türkiye devleti, üniter bir yapıya sahiptir. Ancak, kamu yönetimi yerinden yönetim ilkesi uyarınca ve hantal merkeziyetçiliği kıracak şekilde reforma tabi tutulur. Devletin temel görevleriyle ilgili yetkiler (yani savunma, güvenlik, ekonomi, dış politika, adalet) dışında kalanlar, belediyelere devredilir. "Türkiye milleti", Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarından oluşur. Resmi dil Türkçedir, ancak yerel yönetimler çalışmalarında, yerel çoğunluk tarafından konuşulan öteki dilleri de kullanabilirler. Devlet temel ve ortaöğretimde velilerin, yükseköğretimde kişilerin talebine bağlı olarak, anadilde eğitim hakkını sağlamakla yükümlüdür. Özel okullar Türkçe ile birlikte diledikleri başka dillerde ("iki dilli") eğitim yapabilir.
Türkiye devleti, laiktir. Yani devletin resmi ya da (şimdi olduğu gibi) gayri-resmi dini, kayırdığı bir inanç yoktur. Bütün dinsel inançlar, insan hakları ile çelişmedikleri sürece, özgürdür. Devlet bütün dini inançlara ve inançsızlığa saygı gösterir; hepsine eşit mesafede durur. (Dolayısıyla Diyanet İşleri Başkanlığı, kamu idaresi dışına çıkarılmalı, özerk olmalıdır.) Din hizmetleri için ödenecek vergi, isteğe bağlıdır ve devlet tarafından toplanır. Bütün ibadethaneler eşit statüdedir; aynı haklardan yararlanır. Din dersleri zorunlu olamaz. Küçüklere velilerinin talebine bağlı olarak din eğitimi verilebilir.
Türkiye devletinin hükümet biçimi parlamenter demokrasidir. Cumhurbaşkanı parlamento tarafından seçilir, görevi devleti ve milleti temsil etmektir. Cumhurbaşkanına parlamenter sistemle bağdaşmayan hiçbir yetki tanınmaz. Yürütmenin başı başbakandır; parlamenter sistemlerdeki bütün yetkileri haizdir. Seçim kanunu, yönetimde istikrar ve temsilde adaleti sağlayacak şekilde düzenlenir. Anayasa Mahkemesi ve Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyeleri, yeterli vasıflara sahip adaylar arasından, parlamento tarafından üçte iki çoğunlukla seçilir.
Silahlı Kuvvetler, sivil otoriteye tabidir. Genelkurmay başkanı, Savunma Bakanlığı'na bağlıdır. Savunma Bakanlığı, bütün yönleriyle savunma politikalarından sorumludur. Askerlik hizmeti, zorunlu tutulamaz. Ordu bir geçiş döneminden sonra tümüyle profesyonel hale gelir. Vicdani ret hakkı tanınır. Yükseköğretim, kamu üniversiteleri ve kâr amacı gütmeyen vakıf üniversiteleri tarafından sağlanır. Bütün üniversiteler, akademik, idarî ve malî özerkliğe sahiptir. Üniversitelerarası Kurul, yükseköğretim kurumları arasında eşgüdümü sağlar.
ZAMAN
YAZIYA YORUM KAT