Yedinci ok
“Bir salaklık var bende hâlâ daha Kurtuluş zamanında Atatürk’ün yanına giden insanlar gibi hissediyorum kendimi.”
Yargıtay Savcısı Ömer Faruk Eminağaoğlu’na telefonda böyle dert yanıyor Kemalist Fadime Şahin, İlkim Bayraktar...
“Böğüre böğüre ağlamak” istemesinin nedeni ise bir maniniz yoksa mesafesinde görüştüğü anlaşılan Kılıçdaroğlu’nun ona büyük bir balık için teknik ekipman sağlamaması, onun tabiriyle “etik davranıp” “kendi imkânlarınla yapıp, getir” demesi.
Tüm bunları anlattığı telefonun ucundaki Yargıtay Savcısı’nın ne dediğine de bir bakalım:
İklim: Ama hani en büyük balığı getireceğim diyorum, yardımcı ol, en azından bunun için ufacık da olsa bir alet lazım değil mi, bir şey lazım. Onu sağla, tamam de. Destek ol, güç ver. He yok olmaz deme, ya da tamam kendin yap getir de, e....., ben yaptıktan sonra youtube’da koyarım ya, sana ihtiyacım yok ki.
Ömer: Aynen öyle
İklim: Böyle mi çalışıyorsunuz, bu kadar yani etik ol, belden aşağı vurma.
Ömer: Ya herşey buraya geliyorsa böyle geldi işte.
Bir tarafta seçimlerden umudunu kaybetmiş, o yüzden de büyük bir balık yakalayıp yırtmanın hesabını yapan, bunun için işi gücü bırakmış şaibeli gazetecilerle yasadışı kaset pazarlığı yapan bir genel başkan.
Gizli kameranın gücünü ondan daha iyi bilecek kimse yok Ankara’da. Bir ömür daha pembe dosyalar arasında yolsuzluk arayarak geçecek siyasi hayatında yapamadığını bir seks kasetinin yaptığını görmüş. O sihirli değneğin bu kez ona iktidarı getireceğini zannediyor.
Diğer tarafta “Başımıza ne geldiyse böyle etik davranıldığı için geldi” diyen bir Yargıtay savcısı var. Hadi haksızlık etmeyelim, Bayraktar Kılıçdaroğlu’nu da gizlice kayda aldığını söyleyince savcı “Yok, onları yapma, yapma iklim o şekilde yapma yok yok yok yok” diyerek hassas hukukçu kimliğini ortaya koymuş.
Ve tabii tüm bu pis işlere Kurtuluş Savaşı’nda Atatürk’ün yanına gidiyormuş gibi girmiş CHP’ye zarar verecek haberleri girmeyecek, uğradığı tacizi “kurumlara zarar vermemek için” örtbas edecek kadar bir gazeteci.
CHP kısaltmasında p harfiyle kastedilen parti ile Berlusconi’nin Bunga Bunga partilerindeki parti arasında çok az bir fark kalmış gibi görünüyor
Maalesef bu kadar da değil.
İklim Bayraktar’ın Ergenekon savcılarına verdiği ifadede anlattığı bir olay acaba OdaTv adını CHP içindeki bir odadan yayın yapmasından mı alıyor sorusunu akla getirecek kadar bir mesafesizliği ortaya koyuyor.
Soner Yalçın ve arkadaşları 14 şubat günü gözaltına alındılar. Emniyet’te ifade vermeyi reddeden Yalçın, 17 şubatta da savcılığa sevk edildi.
Savcıların, Bayraktar’a sorduğu telefon trafiği bundan bir gün önce 16 şubat günü yaşanıyor.
OdaTv Yöneticisi Doğan Yurdakul, Bayraktar’ı arıyor.
Yurdakul: Senden bir ricamız olacak. Daha doğrusu içerdeki arkadaşların ricası bu. Önemli bir iş ama çok önemli bir iş. Şimdi Kılıçdaroğlu’na ulaşma imkânın var mı. Bunu ama yüz yüze söylesen iyi olur telefonda değil de. Şimdi sen kendisi ile görüşmek istediğimizi söyle de bizimkiler yarın savcılığa gitmeden önce bunu gündeme getirilmesi lazım. Eğer Kılıçdaroğlu yani bu konuda bir açıklama yapmazsa biz o zaman haber olarak yazacağız savcılıktaki ifadesinden çıkmadan önce. Avukat söyledi bana 11’de diye de 11’den önce Kılıçdaroğlu’nun desteğini istiyoruz.
Bayraktar: Tamam bunu ileteceğim Kılıçdaroğlu’na.
Evet, yanlış anlamadınız savcılık sorgusuna çıkmadan önce Soner Yalçın avukatları aracılığıyla Kılıçdaroğlu’ndan sipariş açıklama istiyor. Hem de saati bile belli. Savcılar bu görüşmeleri “Yürütülen soruşturma sürecini etkileme faaliyetleri” başlığı altında toplamış.
Devam edelim... Ve Bayraktar hemen harekete geçiyor.
Saat: 19:28
Bayraktar Kılıçdaroğlu’nun koruma müdürü Koray Aslan’la görüşüyor.
Bayraktar: Gürsel Bey ve Hamret Hanım size iletmemi söylediler şayet siz ... bulunduğunuz yerde bir cep telefonu veya normal telefon varsa ben de normal başka bi hattan arayacağım, Kılıçdaroğlu’na çok önemli bir not iletmem gerekiyor bu konuda yardımcı olabileceğinizi söylediler. Şimdi benim istediğim sizin programınıza göre gittiğiniz yerde illa ki bi numara vardır o numaradan sizi aramak ve Sayın Kılıçdaroğlu’na bir dakikalık bi şey iletmek. OdaTv deyin. İçerden bişey ileteceğim. Bu, bu gece iletilmesi gerekiyor sabah çok geç anladın mı.
Koray: Tamam tamam oldu.
Telefon trafiği sürüyor. Saat 23:38. Bu kez İklim Bayraktar, gözaltına alınan OdaTv yöneticilerinden birinin eşiyle görüşüyor. Kılıçdaroğlu’nun ne dediğine dikkat lütfen.
Bayraktar: Hani şu bir yere bir şey ilettik ya önemli.
Terkoğlu: Öğleden sonra biz bunu yazalım demişler OdaTv’ye.
Bayraktar: Yani adam önemli bir şey gibi görmediği gibi tekrar arayıp şey sorma ihtiyacı hisseti, ya başka bir mesaj var mı bu söylediğinin içinde başka bir şey mi anlamalıyım acaba bunda önemli bir şey yok dedi yani başka bir şey yapalım o zaman sabah dedi, ben de ne yaparsanız yapın, sabah kamuoyu dikkatini savcıların dikkatini el altından yani hani böyle sanki bak biz de bir şey biliyoruz, buradan bu karar kötü çıkarsa işte biz de konuşuruz algısı uyandıracak kapalı da olsa.
Dikkat. İfadeye çıkmadan önce savcılara bizim de elimizde bir şeyler var intibaıyla gözdağı vermesi için seçilen kişi CHP’nin genel başkanı.
İklim Bayraktar daha sonra sitenin Ankara temsilcisi Mümtaz İdil’e Kılıçdaroğlu’na sipariş edilen bu olayı anlatıyor. İddiaya göre Erdoğan’ın RTE adının tüm haklarını satın alması ile ilgili OdaTv’de bir haber çıkması üzerine arayan Başbakan’ın avukatlarından biri “Kaldırın haberi yoksa Baransu’yu çok iyi tanıyoruz size yapacağını bilir” diye siteyi tehdit etmiş. Bir gün önce Soner Yalçın kayadır, Ergenekon üyeliği nerede oluyor ben de üye olacağım diyen Kılıçdaroğlu bu açıklamayı yapmıyor.
Ama daha kötü bir şey yapıyor. Bayraktar’ın ifadesine göre Kılıçdaroğlu tekrar kendisini arayarak soruyor:
“Bu konuda haber değeri olan bir konu değil. Daha önce birçok yerde bu yazıldı. Acaba altında başka bir mesaj mı var ben mi anlamıyorum?”
Şimdi söyleyin CHP’nin yedinci oku ne olsun:
Erotizm, Şantajcılık, Kasetçilik, Komploculuk...
[email protected]
TARAF
YAZIYA YORUM KAT