İran’ın resmi haber ajansı, Arapça yayın yapan medya organlarının Irak’a ilişkin yayınlarının Irak yönetimine duyulan düşmanlığı yansıttığı iddiasında.

Fars Haber Ajansı Irak’ta gelişen krize ilişkin olarak yapılan yayınların terörizme ve mezhepçiliğe destek içerdiğini iddia etmekte. Al-Monitor sitesinde (25 Haziran) Araş Kerami’nin bildirdiğine göre Devrim Muhafızlarına yakınlığıyla bilinen Fars Haber Ajansı,  Irak konusunda El-Arabiya, El-Cezire, BBC Arapça, Sky News ve Arapça yayın yapan diğer basılı ve görsel medya organlarının yayınlarına 6 noktada eleştiri yöneltmiş.

Eleştirilen hususların başında Arapça yayın yapan medya organlarının IŞİD yerine ‘aşiretler’ ya da ‘Iraklı Sünniler’ ifadesini kullanması geliyor. Fars Haber Ajansı örneğin El-Arabiya’nın bir haberinde “Aşiret devrimcileri Bağdat yolunda” başlığını kullandığını, yine genelde ‘Irak güçleri’ yerine ‘Maliki güçleri’ ya da ‘Maliki’nin militanları’ ifadelerinin tercih edildiğini dile getiriyor.

İkinci bir eleştiri IŞİD’in Irak’ın bazı bölgelerinde ilerleyişinin abartıldığına ilişkin. Örneğin Sky News, Irak’ın en büyük petrol rafinerisinin bulunduğu Beyci’nin IŞİD’in kontrolüne geçtiğini bildirdiği, oysa bu kasabada çatışmaların sürdüğü belirtiliyor.

Makalede yine Ayetullah Sistani’nin fetvasının mezhepçi bir yaklaşım olarak sunulmaya çalışıldığını, oysa fetvanın Irak’ın savunmasına yönelik olduğu iddia ediliyor. Ve bu tür yayınlarla mezhepçi ayrımların derinleştirildiği, güçlendirildiği iddia ediliyor.

Bu yayın organlarının Maliki’yi ‘İran’ın adamı’ olarak nitelemesi ve İran’ın Bağdat üzerindeki nüfuzunun abartılarak sunulmasının dördüncü bir yanlış olduğu vurgulanıyor ve bu yolla IŞİD’in İran’a yönelik saldırısının meşrulaştırıldığı dile getiriliyor.

Beşinci ve çok dikkat çekici bir husus da ABD ve İran’ın Irak konusunda işbirliği içinde olduklarına dair haberlerden kaynaklandığı dile getiriliyor. Fars Haber Ajansı bu tür haberlerle İran’ın İslam düşmanı bir güç olan ABD ile birlikte Sünnilere karşı işbirliği içinde olduğu mesajının güçlendirildiğini iddia ediyor.

Irak’ın merkezi yönetiminin ve Irak’ın bütünlüğünün çözülmesine yönelik yaklaşımlar altıncı eleştiri olarak dile getiriliyor. Maliki’ye karşı oluşturulmak istenen güç dengesinin seçimlerde başarısızlığa uğramasının Suudi Arabistan gibi ülkeleri hayal kırıklığına uğrattığı iddia ediliyor.

Görüldüğü üzere her şey gayet güzel ve yolunda giderken bir anda ‘iyi saatte olsunlar’ devreye girmiş ve Irak’ı karıştırmışlar! Halkın iradesini yansıtan Maliki iktidarına, ümmetin vahdeti için kendisini paralayan Ayetullah Sistani’ye ve Amerikan emperyalizmine karşı büyük mücadele yürüten İran’a karşı küresel emperyalistlerin ve bölgedeki işbirlikçilerinin yayın organları üzerinden bir kampanya başlatmışlar! Neyse ki, Fars Haber Ajansı komployu çözmüş ve herkesi uyandırmış!

Doğrusu, Fars Haber Ajansı’nın Arapça yayın yapan medya organlarına yönelik dillendirdiği bu suçlamalar gerçeklere göz yumup, bütünüyle hayal âleminde yaşama kararlılığının ve daha ötesi “âlemi kör, herkesi sersem sanma” mantığının bir yansıması gibi. Tam bir “yavuz hırsızlık” vakası!

Şüphesiz Arapça yayın yapan kimi medya organlarının birtakım yanlı ya da yanlış tavırlar içinde olması mümkündür! Ne var ki, sorunun bazı kötü niyetli medya organlarının yayınlarından kaynaklanmayıp, Irak’ın işgalci ABD ve işbirlikçi İran’ın çabalarıyla içine düşürüldüğü taifeci bataklığın bir sonucu olduğu ne görmezden gelinebilir ne de gizlenebilir! Irak’ta olan bitenden kalkarak muarızlarına mezhepçilik, terör destekçiliği ithamında bulunabilen, ABD ile işbirliği içinde olduğu tespitini bir iftira olarak karşılayabilen bir zihniyete ise kim ne diyebilir, ne anlatabilir ki?