Yargıtay'dan "25 Aralık darbeye teşebbüs" davasında kısmen onama ve bozma kararı
FETÖ'nün takipsizlikle sonuçlanan 25 Aralık soruşturmasında usulsüzlük yaptıkları ve şüphelilere kumpas kurarak darbeye teşebbüs ettikleri iddia edilen 71 sanıklı davada 39 sanık hakkındaki karar Yargıtay tarafından bozuldu.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi, FETÖ'nün 25 Aralık darbe teşebbüsüyle ilgili, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin 71 sanık hakkında verdiği hükme dair temyiz başvurularını inceleyerek karara bağladı. Sanıklardan 39'u hakkındaki mahkumiyet ve beraat hükümlerinin bozulması gerektiği belirtilerek, dosya İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi.
Kararda, sanıklar Burhan İnönülü, Halil Altun, Kamil Murat Adanır, Turan Güler, Volkan Demirdelen ve Murat Cebecioğlu hakkında, "Türkiye Cumhuriyeti Hükumetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme" ve "devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme" suçlarından kurulan beraat hükmünün gerekçesinde iddia, savunma ve delillere ilişkin değerlendirmelerin açık olarak yansıtılması gerektiği anlatıldı.
Bu beraat hükümlerinin gerekçesiz olarak kurulduğuna kanaat getiren Daire, söz konusu beraat kararlarının bozulmasına hükmetti.
Kararda, sanıklardan Tugay Tükenmez hakkında "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün gerekçesinde çelişkilerin bulunduğu belirtildi.
Sanıklardan Cihan Kasak, Ercan Taş, Gürkan Tok, Hayrettin Can, Hüseyin Tokgöz, İsmail Arpacı, Mehmet Sait Sevinç, Raif Bektaş, Sabri Kızılkaya, Şakir Parpar ve Ufuk Sağdıç hakkında da "darbeye teşebbüs" ve "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçlarından beraat kararları verildiği anlatılan kararda, bu sanıkların soruşturmadaki görev ve konumları itibarıyla soruşturmanın içerik ve amacına vakıf olmaları, terör örgütü FETÖ mensubu olmaları dikkate alındığında uzun süre gizlilik ve örgütsel motivasyon içinde görevlerini sürdürdüklerine işaret edildi.
Kararda, bu 11 sanığın söz konusu soruşturmada suçun işlenişine sundukları katkı nazara alınarak mahkumiyetlerine karar verilmesi gerektiği kaydedildi.
Yargıtay 3. Ceza Dairesinin kararında, sanıklar Ahmet Usta, Burhan İnönülü, Hasan Serdar Koçyiğit, Kamil Bilgiç, Kamil Murat Adanır, Mahmut Uçar, Murat Can, Volkan Demirdelen, Yalçın Aksoy ve Yusuf Ayyıldız hakkında "silahlı terör örgütüne yardım etme" suçundan mahkumiyet kararı yerine beraat hükmü kurulması gerektiği ifade edildi.
Sanıklardan ikisi hakkında "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme" suçundan beraat verilirken "silahlı terör örgütüne olmak" suçundan yeterli araştırma yapılmadan ve gerekçesiz olarak mahkumiyet kararı verildiğine vurgu yapılan kararda, bu sanıkların örgüt mensubiyetlerine ilişkin dosyaya yansımış delil bulunmadığından beraat etmeleri gerektiği kaydedildi.
"Casusluk" suçundan verilen beraat kararları da bozuldu
Kararda, sanıklar Arif İbiş, Ercan Taş, İbrahim Şener, Kazım Aksoy, Mahir Çakallı, Mehmet Akif Üner, Mehmet Fatih Yiğit, Mehmet Habip Kunt, Mehmet Sait Sevinç, Mustafa Demirhan, Yakub Saygılı, Yasin Topçu ve İsa Karayiğit hakkında da "devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme" suçundan deliller dikkate alınmadan beraat kararı verildiği aktarıldı.
Bu sanıkların, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Nisan 2012'de Haliç Kongre Merkezi'nde yaptığı ve o dönem MİT Başkanı olan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın da dahil olduğu bir görüşmeye ait güvenlik kamera görüntülerini temin edip bunu kamera izleme tespit tutanağı haline getirdiğine vurgu yapıldı.
Kararda, yabancı bir şirketin Türkiye'ye yapacağı enerji yatırımı planlarına dair Çek Cumhuriyeti'nde yapılan toplantıya ilişkin fotoğrafların elde edilmesi ve eylemlere sunmuş oldukları katkılar göz önüne alındığında bu sanıkların eylemlerinin "siyasal veya askeri casusluk" suçunu oluşturacağı vurgulandı.
Dava dosyasının geri gönderilmesi üzerine tensip zaptı oluşturarak ilk duruşmanın 30 Ekim’de yapılmasını kararlaştıran İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, 9 sanığın tutukluluk halleri, 3 sanıkla ilgili yakalama kararı ve 8 sanığa ilişkin adli kontrol tedbirlerinin devamına hükmetti.
Davanın geçmişi
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca 2015 yılında, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen ve Sinan Dursun ile eski emniyet müdürleri Yakub Saygılı, Kazım Aksoy ve Hamza Tosun'un da aralarında bulunduğu 71 sanık hakkında iddianame düzenlenmişti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve oğlu Bilal Erdoğan, Berat Albayrak, Yalçın Akdoğan, Serhat Albayrak, Hakan Fidan, İsmail Rüştü Cirit ve Nihat Ömeroğlu'nun "müşteki", bazı bakan ve milletvekillerinin ise "mağdur" sıfatıyla yer aldığı iddianamede, 71 sanıktan 67’sinin "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen ya da tamamen engellemeye teşebbüs" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, diğer sanıkların ise "terör örgütüne üye olmak" suçundan 15'er yıla kadar hapisle cezalandırılması istenmişti.
Terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen ve Sinan Dursun'un ayrıca "FETÖ/PDY silahlı terör örgütünü kurmak ve yönetmek" ve "devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri, siyasal casusluk maksadıyla elde etmek" suçlarından 52 yıl 6 ay arasında değişen sürelerde hapis cezasına çarptırılması talep edilen iddianame, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmişti.
İlk karar 2018 yılında verildi
Yargılamayı yapan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, davayı 24 Aralık 2018’de karara bağlayarak, sanıklar Yakub Saygılı, Kazım Aksoy, Yasin Topçu, Mahir Çakallı, Arif İbiş, Mustafa Demirhan, Mehmet Habib Kunt, İbrahim Şener, Mehmet Fatih Yiğit ve Mehmet Akif Üner'i "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırmıştı.
Sanıklar Yakub Saygılı, Kazım Aksoy, Yasin Topçu, Arif İbiş, Mehmet Habib Kunt, İbrahim Şener, Mehmet Fatih Yiğit ve Mehmet Akif Üner'e "özel hayatın gizliliğini ihlal" ve "haberleşmenin gizliliğini ihlal" suçlarından toplam 127 yıl 4 ay 15'er gün hapis cezası veren mahkeme, Mustafa Demirhan'ı da bu suçlardan toplam 131 yıl 10 ay 15 gün hapisle cezalandırmıştı.
Mahkeme sanıklardan 31'ine "terör örgütüne üye olmak”, "terör örgütüne üye olmamakla birlikte yardım etme", "görüntüleri gizlice ifşa etmek", "resmi belgeyi bozma veya yok etme" ve "haberleşmenin gizliliğini ihlal etme" suçlarından değişen sürelerde hapis cezası verirken, 24 sanığın beraatine, firari 6 sanığın dosyasının ayrılmasına hükmetmişti.
Gerekçeli karar kitap oldu
Mahkemenin kararının ardından hazırlanan gerekçeli kararda, "25 Aralık operasyonunun hükümete karşı yapılan darbe girişimi olduğu mahkememizce sabit görülmüştür." vurgusu yapılırken, gerekçeli karar kitap olarak basılmıştı.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince 24 Aralık 2018'de karara bağlanan 71 sanıklı "25 Aralık darbeye teşebbüs" davasına ilişkin yapılan istinaf başvurularını karara bağlayarak, yerel mahkemenin kararını hukuka uygun bulmuştu.
İstinafın kararının ardından dosya temyiz başvuruları üzerine Yargıtay 3. Ceza Dairesine gönderilmişti.
HABERE YORUM KAT