Diyelim ki, şöyle bir kaset ortaya çıktı:

Yargıtay üyesi x: “Paranı almadan, kararı verme haa. O avukata güven olmaz. Sonra alamazsın paranı!”
Diğer Yargıtay üyesi y: “Enayi miyim ben. Tabii önce paramı alacağım, sonra kararı vereceğim!”
Diyelim ki, böyle bir kaset ortaya çıktı ve ses kaydından x ile y olarak kodladığım üyelerin kimliği biliniyor.
Ancak, kasetteki konuşmaların nasıl tesbit edildiğinde bir sorun var..
Yasal dinleme ile olmadığı kesin de.
Kasetin tarafların rızası ile bir kişi tarafından mı kayda alındığı, yoksa illegal şekilde mi tesbit edildiği, anlaşılamıyor.
Ne yapacağız?
“Yapılacak bir şey yok, yasal dinleme değil. Delil özelliği yok. Kimse de bir şey yapamaz” mı diyeceğiz?
Bir yüksek hakimin, rüşvet aldığını ayan beyan ortaya koyan bir konuşmayı, yok mu sayacağız?
Suçun resmen itiraf edilmesini görmezden mi geleceğiz?
O zaman daha vahim örnekler vereyim..
Yargıtay üyesi x: “Senin oğlanı işe almayan ... şirketi vardı ya.. Onların bir davaları bizim dairede görüşüldü.. Göstere göstere aleyhine verdirdim kararı. Gitsin, istediği yere şikayet etsin...”
Yargıtay üyesi y: “Sağol abi.. Çok kızmıştım o olaya.. Sağolasın, varolasın. Görsünler bizim gücümüzü..”
Böyle bir kaset ortaya çıksa, bunu da “Yasal dinleme değildir, delil özelliği yoktur” diyerek es mi geçeceğiz?
Es geçeceğiz ki; yukarıdaki hayali konuşmaları hiç de aratmayacak yüksek mahkeme üyelerinin konuşmaları internet sitelerinde yayınlanıyor.
Üzerinden aylar geçiyor, yine de kimsenin çıtı çıkmıyor..
“Sanıkların tahliyeleri, dosya olmadan, CD ile verilsin” deniliyor..
Yargıtay Başkanlığı, “Böyle rezalet olmaz. Bir Yargıtay üyesi, Yargıtay’daki bir dava için böyle bir konuşma yapamaz. Bunun gizlisi/saklısı yok. Yasal dinlemesi/illegal dinlemesi yok. Bu konuşmaların tesbiti ayrı konu. Bu konuşmaların yapılmış olması ayrı konu. Hiçbir Yargıtay üyesi, böyle konuşma yapamaz. Dolayısı ile, ilgili üyeleri derhal görevden aldık. Nihai karar için soruşturma da sürüyor” demiyor.
Diyemiyor.
Arkasından daha fecaat konuşmalar ortaya çıkıyor..
Yargıtay Başkanı’nın kim olacağında, bir sanığı tahliye edecek daire başkanının tavrının etkin olacağı konuşuluyor.
Sanığı tahliye ederse başkan olacak.
Tahliyeyi beceremezse, avucunu yalayacak!
Hiç kimse, “Buna yüksek yargı denmez. Buna yüksek hakim denmez. Bu, hokkabazlıktır. Bu konuşmayı yapan adama, değil yüksek hakimlik, Yargıtay’da çaycılık bile yaptırsak, bu Yargıtay için büyük bir kara lekedir. Değil dakika, bir saniye beklemeden bu üyeye görevden el çektirilmeli” demiyor.
Yok “Soruşturma açıldı. Araştırıyoruz” türünden hikayeler.
Yok “Konuşmanın kime ait olduğu belirlenmeye çalışılıyor. Gereken yapılacak” türünden açıklamalar.
Ve daha felaket konuşmalar çıkıyor..
“Yüksek hakim x: H.'nin eşi de süper!
Yüksek hakim y: Kimin?
Yüksek hakim x: H'nin eşi.. Yargıtay ... dairesinde.. HSYK Üyesi S.., onu özellikle getirdik, diyor.
Yüksek hakim y: Hangi H'nin!
Yüksek hakim x: H... Ç... vardı ya... A... var ya
Yüksek hakim y: Onun eşi A...
Yüksek hakim x: A.. Yargıtay Üyesi oldu ... Daireye..”
Ne için bu diyaloglar?
Ne için bu, birbirlerinin karısını da kocasını da tanıyanların muhabbetleri?.
İş arkadaşlığının çok ötesinde, ailecek tanışanların, davalar üzerindeki değerlendirmeleri ne ile ilgili?
Tutuklandığı halde, bir gün bile cezaevinde kalmayan Mehmet Haberal’ın, Ergenekon davalarına bakan hakimlere açtığı davada, manevi tazminata hükmedilmesi ile ilgili..
Kararın nasıl çıktığı, 10 gün öncesinden haberleri olduğu, üyelerin kimler olduğu yorumlanıyor! Bir üyeye, verdiği karar sebebi ile “süper” notu takdir ediliyor!
Amanin ki amanin..
Nedir bunlar? Nedir bu diyaloglar?.
Biz nasıl bir hukuk sisteminde yaşıyoruz? Nasıl hukuk devleti burası?
Yüksek hakimler, böyle mi karar veriyorlar?
Yargıtay böyle mi karar veriyor?
Belli dairelere, özellikle getirildiği ilan edilen üyelerle mi, bizim davalarımız neticelendiriliyor?..
Adeta “Nasıl karar verdiler ama” diyerek düşman çatlatan yüksek yüksek hakimlerle mi kararlar çıkartılıyor?..
Nedir bunlar, eyyy yüksek Yargıtay’ın, yüksek hakimleri?

VAKİT