Yargı iktidarı reformdan geçiyor
Adalet Bakanlığı'nın hazırladığı taslak göz doldurucu. Bu taslak büyük ölçüde AB ile yürütülen müzakerelere dayanıyor. Reform paketi tarama ve ilerleme raporlarında yer alan yargı bağımsızlığının güçlendirilmesi, tarafsızlığının sağlanması, etkin ve verimli çalışması için getirilen öneriler istikametinde hazırlanmış.
Bakanlar Kurulu tarafından duyurulan "Yargı reformu stratejisi taslağı eylem planı" ile Adalet Bakanlığı'nın hazırladığı "yargı reformu stratejisi" dokümanları reformun kapsamı ve hedefleri konusunda açık bir fikir veriyor.
Yargı reformu, hükümet taslağı olarak yasama organına gidecek. Anayasa ve yasa değişiklikleri ile yargı yapısal bir değişimden geçecek. Yargı erki de, bu değişime uygun olarak yeni bir kalıba dökülecek. Hükümet reform stratejisinde yargıyı devre dışı bırakmıyor. Yargıtay Başkanı'nın konuşması reform sürecinin yargının da dahil olduğu bir süreç şeklinde ilerlediğini gösteriyor. Hükümet yargı reformunda müzakereci demokrasi araçlarını kullanıyor. Nitekim Yargıtay Başkanı konuşmasında, Bakanlığın bütün yüksek yargı organlarının görüşlerine müracaat ettiğini ve nihaî olarak da geniş katılımlı bir müzakere ortamı sağlanacağını olumlu bir gelişme olarak zikrediyor.
İstediğimiz tarafsız bir yargı. Gözleri kapalı bir şekilde adalet dağıtan ve terazisi eksiksiz tartan bir yargı düzeni içinde hayatımızdan, özgürlüklerimizden ve haklarımızdan emin yaşamak istiyoruz. Bize bu hayatı verecek yargının tarafsız olabilmesi için öncelikle bağımsız olması sonra hızlı, verimli ve etkili çalışması; suç işlemeye niyetlenenleri caydırması, işleyenleri terbiye etmesi lâzım. Türk yargı sisteminin temel sorunu tarafsızlık. Tarafsızlığın lâzım-ı gayr-ı mufarıkı olan bağımsızlık Avrupa standartlarına uygun düzeyde var. Bağımsızlık yargı erkini yürütme ve yasama erki karşısında dokunulmaz kılıyor. Bizde ise bağımsızlık bir yargı iktidarı alanı yaratmış durumda. Kendisinden beklenenin tam tersine yargının tarafgirliğine koruma zırhı sağlıyor. Yargımız bağımsız ama tarafsız değil.
Ergenekon davasına paralel ortaya çıkan yargı skandalları bağımsızlığın tarafsızlık getirmediğini gösterdi. Son olarak Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu etrafında kopan fırtına, yargının tarafsızlığını sağlayacak yargıç güvencesinin bazen bağımsız yargı organları tarafından değil doğrudan siyasî iktidar tarafından sağlanabileceğini kanıtladı. HSYK'da bir kriz yaşandı. Bu krizde tarafsızlığı zedeleyenler yargıçlar, koruyanlar ise hükümet kanadı oldu. Adalet Bakanı ve Müsteşar, HSYK'da olmasaydı yargıç güvencesi yara alacaktı. Yargı reformunun en önemli ayaklarından birinin HSYK'nın yapısının yeniden düzenlenmesi olması bu yüzden önemli.
Yargının tarafsızlığına gölge düşüren, itibarını ve güvenilirliğini sarsan ana saik, yargının bir iktidar alanı olarak görülmesi. Yargı, devlet içindeki iktidar rekabetinin bir tarafı olarak sivrildi. Kendisine biçtiği rejime dair ideolojik görevlerin tamamı bu iktidar hakkını temellendirmek içindi. Türkiye'de sandıktan çıkmış yasama ve yürütme organına karşı bir iktidar savaşı veren yargı iktidarı var. Anayasa Mahkemesi'nin ve HSYK'nın konumu tarafsızlık yerine bu iktidara güç kazandırıyor. Fiili bir iktidar gücü kazandırıyor ama bu sefer de ortada yargının itibarı ve güvenilirliği kalmıyor. Anayasa Mahkemesi iktidarı kontrol etmenin, HSYK ise yargıçlar üzerinde iktidar kurmanın aracına dönüşüyor.
Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker'in konuşması, yargı iktidarından yargının da rahatsız olduğunu gösteriyor. Yargı reformu bugüne kadar defalarca gündeme gelmişti, ilk defa bu düzeyde bir uyumun yakalanması dikkat çekici. Yüce Divan yetkisinin Yargıtay'a verilmesi, HSYK'nın yargıç güvencesi için gerçek bir şemsiye haline gelmesi, Anayasa Mahkemesi'nin tarafsız çalışması Türkiye için hukuk adına ileri adımlar olacak.
Adalet Bakanlığı'nın geliştirdiği strateji, özellikle kullandığı müzakereci demokrasi yöntemleri yargı reformunun bu sefer başarılacağı umudu veriyor.
ZAMAN
YAZIYA YORUM KAT