Yapıcı Bir Umut İçin Dilin Normale Dönmesi Gerekiyor
Türkiye’nin yakın zamanda geçirdiği bazı değişimlere dikkat çektiği bugünkü yazısında Ergün Yıldırım, gelinen son noktada artık normalleşmenin sağlanması gerektiğini söylüyor.
Yeni Şafak gazetesinde yayımlanan bugünkü yazısında Türkiye’de yeni siyasal koşullar oluştuğuna dikkat çeken Ergün Yıldırım, ülke açısından güvenlik sorununun büyük oranda çözüldüğünü ve beka sorununun halledildiğini vurguluyor.
Yıldırım, bu dönemde de AK Parti’nin “yapıcı bir umut” olabilmesi için “çatışma, terör ve muhasara ortamında oluşan kutuplaşma ve gerginlik dilinden” yeniden normal bir dile dönmesi gerektiğini ifade ediyor.
Yıldırım’ın “Üçüncü AK Parti Dönemi: Bereketli Anadolu” başlıklı ilgili yazısının tamamını paylaşıyoruz:
Erdoğan’ın başarısı realiteyi iyi okumasıdır. Gerektiğinde stratejisini gözden geçirip yenileyebiliyor. Kategorik ve dogmatik davranmıyor. Onu başarılı yapan da bu. Ak Parti, bugüne kadar Türkiye’de her zaman birinci parti olduysa ve hep seçimleri kazandıysa bu siyaset tarzının büyük bir etkisi var. Siyasal pratik budur zaten. Realiteyi, yeni gelişmeleri ve yeni şartları hemen kavrar ve ona göre de yeni adımlar atar.
Ak Parti ilk iktidara geldiğinde dünyada ve bölgede barış ve demokrasi etrafında yürüyen bir dalga vardı. Türkiye’de halkın en büyük beklentisi özgürlükler ve kalkınma idi. Ak Parti de bunu yaptı. Devleti bu yönde değişime zorladı. Bundan dolayı zaman zaman müesses nizamla çatışmalar ve gerginlikler yaşadı. Fakat kategorik bir biçimde devletle illa hep çatışmak gibi bir davranışı da benimsemedi. Taraf gazetesinin “Paşasının Başbakanı” manşetini hatırlıyorum… Pür liberallerin bu siyasetine Erdoğan itibar etmedi. Bazen çatışma ve bazen uzlaşma ile değişme yolunda ilerledi.
Arap Baharı ve Suriye savaşları ile beraber siyasette yeni bir dönem ortaya çıktı. Yeni şartlarda terör saldırıları Türkiye’yi hedef aldı. ABD, Erdoğan’ın Ortadoğu’da İsrail ve onun politikalarından ayrışmasıyla beraber önce Gezi olaylarını, sonra Gülen yapısını ve arkasından da PKK’yı harekete geçirdi. Türkiye ve bölge tam bir savaş ortamına itildi. Terör ve isyanlar dalgası siyaseti gölgeledi. Devlet dağılma tehdidi ile karşı karşıya kaldı. Erdoğan bu sorunlarla başa çıkmak için kavgaya kavgayla cevap verecek bir siyaset izledi. Çatışmaya çatışmayla karşılık verdi. FETÖ tasfiye edildi, PKK çukur siyaseti gömüldü, Afrin’e girildi ve İdlib’de gözlem noktaları kuruldu. Bu şartlarda Ak Parti’nin izlediği güvenlik politikası kazandı. 1 Kasım seçimlerinde başarılı oldu. Cumhurbaşkanı Sistemi ile dağılma tehlikesi gösteren devleti yeniden merkezileştirme arayışı toplum tarafından kabul gördü. Nitekim 16 Nisanda halk onay verdi bu siyasete.
Şimdi üçüncü aşamaya geçilmekte. Güvenlik sorununun büyük ölçüde çözüldüğü ve beka sorununun halledildiği bir aşamadır bu. Yeni siyasal koşullar doğuyor. Çatışma, terör ve muhasara ortamında oluşan kutuplaşma ve gerginlik diline millet artık doydu. Bunu geçmek ve yeniden normal bir dile dönmek gerekiyor. Erdoğan da bu yeni şartları görüyor. Muharrem İnce de görüyor. Nitekim İnce’nin her zaman Meclis’te sürdürdüğü o çatışmacı ve kavgacı tavrı gitmiş yerini bambaşka bir dil almış. Erdoğan yeni siyasal şartlara göre Ak Parti’yi de siyaseti de üçüncü aşamaya taşıyor. Bunu açık söylüyor: “Kavganın değil barışın mücadelesini vereceğiz. Gerilimi değil, kaynaşmayı artıracağız. Ayrışmanın değil kenetlenmenin savunuculuğunu yapacağız. Ben gönül diliyle konuşuyorum. 81 milyona ‘gelin helalleşelim’ diyeceğiz. Anadolu’nun bereketli topraklarında kesinlikle, fitnenin, kinin, nefretin boy vermesine müsaade etmeyeceğiz”.
Anadolu’nun bereketli toprakları Garaudy’nin Bereketli Hilal’e yüklediği anlamı çağrıştırıyor. Tarih boyunca farklı inançları ve kültürleri yok etmeden içinde tutan bir siyaset. Yahudileri de Hristiyanları da Yezidileri de beraber yapan adalet. Arapları da Türkleri de Kürtleri de aynı siyasal otorite içinde farklılıkları ile yaşatan devlet. Mezhepleri, kavimleri ve dilleri inanç ve kültürler çokluğuyla merkezi bir devlette saygıyla var olmayı sağlayan tarihsel sosyolojik doğa. Türkiye’nin yeni doğuşunda Bereketli Hilal var. Anadolu Bereketli Hilal’i son Osmanlı ile temsil etmişti. O devlet gidince krizler ve savaşlar bölgede yükseldi. Erdoğan bu siyaseti temsil ettiği zaman sadece Bereketli Anadolu Bereketli Hilal’i yeniden ayağa kaldıracak. Yeni Türkiye buna kanatlanırsa Bereketli Anadolu yeni Ortadoğu düzeninin ruhu olacak.
Ak Parti siyasetinin üçüncü aşaması bu davaya evrilirse yeni kurtuluş bütün Ortadoğu için bir umut olacaktır. İsyancıların, emperyalistlerin ve diktatörlerin yıkıcı umutları yerine “yapıcı bir umut” olacaktır.
HABERE YORUM KAT