Yakub dedi ki: “Ben size, Allah katından sizin bilmediğinizi biliyorum demedim mi?"
Yakub dedi ki: “Ben size, Allah katından sizin bilmediğinizi biliyorum demedim mi?"
"Allah adına, hayret" dediler. "Sen hâlâ geçmişteki yanlışlığındasın." (Yusuf-95)
Müjdeci gelip de onu (gömleği) onun yüzüne sürdüğü zaman, gözü görür olarak (sağlığına) dönüverdi. (Yakub) Dedi ki: "Ben, size bilmediğinizi Allah'tan gerçekten biliyorum demedim mi?" (Yusuf-96)
Bu emareden anlaşıldığına göre, aile üyeleri arasında Hz. Yusuf (a.s) dışındaki hiç kimse Hz. Yakub'un (a.s) gerçek değerini farkedememiş. Ve kaderin ne garip bir cilvesidir ki, tarihi meydana getiren büyük şahsiyetlerden çoğu kendi hanelerinde pek az anlaşılmışlardır.
Halâ Hz. Yusuf’u kaybetmenin şaşkınlığı içerisindesin. Nice zaman önce bilinmezliklere karışıp gitmiş ve artık asla gelmeyecek olan Yusuf’u halâ bekleyip durmaktan aklını bozmuşsun sen!
Ama bu beklenmedik sürpriz gerçekleşecektir. Üstüne üstlük, bununla birlikte bir sürpriz, bir mucize daha yaşanacaktır:
Hz. Yakub’un müjdeli haberi taşıyan oğlu gelip de gömleği babasının yüzüne sürünce, gözleri açılıverdi.
Gömlek sürprizi! Bu, Hz. Yusuf’un yaşadığının, yakında ona kavuşacağının kanıtıydı. Ardında ise, Hz. Yakub’un ağarmış gözlerinin yeniden tümüyle sağlığına kavuşuvermesinin yarattığı sürpriz… Bunun üzerine Hz. Yakub hemen Rabbi katından öğrenmiş olduğu, nitekim bu olaydan çok daha önce de oğullarına söylemiş bulunduğu, ancak kimsenin bir şey anlamadığı gerçeği hatırlatıyor:
“Oğullarına; `Ben size Allah hakkında sizin bilmediklerinizi biliyorum demedim mi dedi.”
FİZİLALİL KUR’AN
Abdullah b. Abbas bu müjdecinin, Yakub aleyhisselamın oğullarından Vahuza olduğunu ve bunun, kardeşlerine: "Yusuf'un kanlara bulaştırılmış gömleğini babama ben götürmüştüm, şimdi onun müjdeleyici gömleğini de babama ben götüreceğim." dediğini rivayet etmektedir.
Hasılı Allah'ın kudretine bakın ki, Yakub, Yusuf'un güzel kokusunu o kadar uzaktan derhal duydu ve onun bir vehim, bir hayal olmadığını, bir hakikat olduğunu kendi vicdanında tanıdı. Durumu kesin bir dille ifade etti, fakat gafillerin kendisine inanmayıp "saçma" diyeceklerini bildiği için de "Beni bunak yerine koymazsanız..." diye ekledi. Tahmin ettiği gibi, onun bu sözünü işitenler Hayret vallahi, dediler, gerçekten de sen hâlâ eski şaşkınlığında bocalayıp duruyorsun. Yani, hâlâ "Yusuf, Yusuf" deyip duruyorsun, hâlâ ona kavuşacağını vehmediyorsun, oysa bu doğru değil. Lâkin çok geçmeden esas şaşkının kimler olduğu açığa çıkacaktı.
Ne zaman ki müjdeci geldi gömleği yüzüne koydu Yakub'un gözü açılıverdi ve eskisi gibi görmeye başladı.
Şimdi bu neşeye kavuşan Yakub yine "sabrı cemil"inden ayrılmadı. "Allah'ın yardımından ümit kesmeyiniz" nasihatını
hatırlatarak, sadece size demedim mi dedi ben, doğrusunu isterseniz Allah'dan sizin bilmediklerinizi de bilirim. Yani, şimdi anladınız mı Allah, ne büyüktür; peygamberlik de nasıl bir gerçektir?
ELMALILI TEFSİRİ
HABERE YORUM KAT