1. HABERLER

  2. İSLAM DÜNYASI

  3. FİLİSTİN

  4. Yahudi tarihçi Yakov Rabkin: "İsrail kurban değil kasaptır!"
Yahudi tarihçi Yakov Rabkin: "İsrail kurban değil kasaptır!"

Yahudi tarihçi Yakov Rabkin: "İsrail kurban değil kasaptır!"

İsrail'in Filistinlileri hedef alan saldırılarının uluslararası arenada göz ardı edildiğini belirten Yahudi tarihçi Rabkin, İsrail'e hitaben, "Kurban olduğunuzu düşünmeyi bırakın, bu süreçte siz kurban değil, olayın failisiniz." dedi.

14 Mayıs 2021 Cuma 12:13A+A-

Kanada'da Montreal Üniversitesinde Tarih Profesörü Yakov Rabkin, son dönemde başta Kudüs ve Gazze'de artan gerilimin ve İsrail'in saldırılarını nedenlerini, AA muhabirine değerlendirdi.

İsrail ile Filistin arasındaki sorunun yeni bir durum olmadığını ve uzun yıllardır bugünküne benzer saldırıların olduğunu hatırlatan Rabkin, İsrail'in sahip olduğu geniş askeri imkanlarla Filistin arasındaki güç orantısızlığına dikkati çekti.

"Yahudilerin Siyonizm Karşıtlığı" başlığıyla bir kitabı Türkçeye de çevrilen Rabkin, "Son dönemdeki artan gerilim, İsrail-Filistin tarihinde yer alan birçok üzüntü verici olayların bir tekrarıdır çünkü işgal edilmiş topraklarda ya da 1947-49'da işgal edilen topraklarda yerlerinden edilmiş Filistinlilere yönelik baskı onlarca yıldır devam ediyor." şeklinde konuştu.

Yaklaşık 20 yıl önce dönemin İsrail Başbakanı Ariel Şaron'un provokatif şekilde Mescid-i Aksa'ya gitmesiyle başlayan olayların 2. İntifada'ya yol açtığını ifade eden Rabkin, İsrail'in bu tür durumlarda ateşi körükleyen taraf olduğunu dile getirdi.

"Netanyahu, İsrail toplumundaki kutuplaşmadan fayda sağlıyor"

İsrail iç siyasetindeki sıkışmışlığın bugünkü saldırılarla ilişkisine de temas eden Yahudi tarihçi Rabkin, "Başbakan Netanyahu'nun neden bu emri verdiğini bilmiyorum ama açık olan şey, bu durum ona zarar vermiyor; aksine İsrail toplumundaki kutuplaşmadan fayda sağlıyor ve bu tür düşmanlıklar, İsrail sokaklarında bugün gördüğümüz kutuplaşmaları artırıyor." dedi.

İsrail ile Filistin arasında yaşananların "çatışma" olarak nitelendirilmesinin çok yanlış olduğunu vurgulayan Rabkin, "Bugünkü durumla ilgili olarak çatışma ifadesini kullanamayız çünkü burada esasen bir sivil nüfusun bölgedeki en sofistike askeri mekanizmalardan biriyle yüzleşmesinden bahsediyoruz. Elbette böylesine bir güç orantısızlığı olduğunda bu tür sonuçlar ortaya çıkıyor." değerlendirmesinde bulundu.

"Sivillere saldıran çok sofistike bir askeri mekanizma var"

Rabkin, İsrail'in sivillere yönelik saldırılarının savaş suçu olup olmadığına ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:

"Ben bir uluslararası hukuk uzmanı değilim fakat şunu söyleyebilirim: Sivillere saldıran çok sofistike bir askeri mekanizma var. (Onun bazı eylemlerinin) Savaş suçu olarak nitelendirilebileceğini düşünüyorum. Fakat İsrail'e ırkçı demek ya da savaş suçu işliyor demek noktasında bir hukukçu değilim. Burada önemli olan şey, tüm bunların arkasında ne olduğudur. İki taraf arasında bu kadar orantısız bir güç dağılımı olduğunda orada çatışmadan bahsedemezsiniz."

ABD yönetiminin İsrail'e sağladığı desteğin Joe Biden yönetimiyle bir ilgisi olmadığını, bugüne kadarki tüm Amerikan yönetimlerinin zaten fazlasıyla İsrail'e destek çıktığını hatırlatan Rabkin, ABD-İsrail ilişkisine bu yönüyle bakmak gerektiğini kaydetti.

Rabkin, ABD'nin hem askeri ve ekonomik yardımları hem de uluslararası kurum ve mekanizmalar karşısında İsrail'i "dokunulmaz" kılmasıyla bu ülkeye ciddi şekilde alan açtığını vurguladı.

"İsrail kesin bir şekilde yaptıklarının cezasından muaf olur"

Yahudi tarihçi, "Burada konuşulmayan bir konsensus var: İsrail kesin bir şekilde yaptıklarının cezasından muaf olur. İsrail'in bu yaptığı şeyin aslında ABD'nin dünyanın farklı yerlerinde yaptıklarından pek bir farkı yoktur. Dolayısıyla Biden'ı ya da onun yönetimini suçlamıyorum, onlar sadece önceki yönetimlerin izinden gitmeye devam ediyor." ifadesini kullandı.

Birleşmiş Milletler (BM) gibi uluslararası kurum ve kuruluşların İsrail-Filistin konusunda etkisiz olduğunu hatırlatan Rabkin, iki devletli çözüm konusunun salt siyasi açıdan ele alınmasının sorunlu olduğunu savundu.

Rabkin, bölgede yaşayan başta Filistinliler olmak üzere herkesin insan haklarının sağlanmasının temel konu olması gerektiğini, zaten bunu sağlamak üzere atılacak adımların tüm süreci şekillendireceğini söyledi.

"Uluslararası toplum insan haklarına odaklanmalı, İsrail ordusunun kontrol ettiği alanlarda yaşayanların haklarından bahsediyorum. Aslında bir kez insan haklarından bahsetmeye başlarsanız, İsrail'in yaptıklarının cezasız kaldığı durumlar için sonun başlangıcı olabilir." yorumunu yapan tarihçi, uluslararası kamuoyunun İsrail'in insan hakları karnesine daha yakından bakması gerektiğine işaret etti.

"İsrail, kontrol ettiği yerlerde uluslararası normlara uygun davranmakla yükümlüdür"

Bölgede akan kanın durması gerektiğini kaydeden ve bu noktada "güçlü taraf" olan İsrail'in daha fazla sorumluluğunun olduğunun altını çizen Rabkin, İsrail'in kendi toplumuna yönelik söylemini tehlikeli bulduğunu ve bunun sokaklardaki şiddeti artırıp Filistinlilerin linç edilmesine kadar vardığını ifade etti.

Böyle bir ortamda yükümlülüğün "güçlü" taraf olarak İsrail'de olduğuna vurgu yapan Rabkin, "Kurban olduğunuzu düşünmeyi bırakın, bu süreçte siz kurban değil, olayın failisiniz." dedi.

Filistinlilerin kendini savunma hakkının elbette olması gerektiğini, ancak bunun için ellerinde yeterli araçların olmadığını belirten Rabkin, sözlerini şöyle tamamladı:

"Şimdi burada güçlü olan tarafın bir şey yapması lazım. Filistinlilerin de kendini savunma hakkı olduğunu söyleyeceğiz fakat bunun kimseye yararı olacağını sanmıyorum. İsrail, kontrol ettiği yerlerde uluslararası normlara uygun davranmakla yükümlüdür. Bu kadar basit."

HABERE YORUM KAT