Yabancı nefretinin altına gizlenen İslam düşmanlığı
Mehmet Metiner, Suriyelilerin sadece mülteci oldukları için değil esas olarak Müslüman oldukları için nefret saldırılarına maruz kaldıklarını ifade ediyor.
Mehmet Metiner / Yeni Şafak
Irkçılık ötesi zihniyetin utanç örnekleri…
İzlerken utanç duydum. Ülkem adına utanç duydum. Bu topraklar adına utanç duydum.
Kucağında evladı bulunan Suriyeli annelere hayasızca saldıran, yumruklayıp otobüsten indiren o kadının görüntülerini izlerken yerin dibine geçtim. Ama asıl o insanlık dışı olayı seyretmekle yetinip müdahalede bulunmayan insanlarımız adına binlerce kez utanç duydum.
Burası benim ülkem olamazdı. O nefretle dilini ve elini kullanan saldırgan kadın bu topraklara ait olamazdı. O hayasız ve vicdansız saldırı karşısında ses çıkarmayanlar asla benim ülkemin insanları olamazdı.
***
Aynı dine mensup olmaklığımız adına utandım. Aynı insan cinsine mensup olmaklığımız adına utandım. Aynı millete ait olmaklığımız adına üzüldüm. Biz ki mazlumun hâmisi, insanlığın timsali bir akidenin ve medeniyetin mensubu olmakla övünen bir milletiz.
Ne oldu bize? Nereye gitti bu değerlerimiz? Hadi diyelim içimizden dengesiz biri çıktı o zalimane davranışı sergiledi. Peki siz niçin suskun kaldınız, niçin vicdanınızı ve insanlığınızı kuşanarak o ağır hakaretlere ve saldırıya uğrayıp gecenin karanlığına terkedilen
annelerin yanında durmadınız, niçin o hayasıza hak ettiği dersi vermediniz?
Gediz halkını tenzih ediyorum. Ama bilesiniz ki bu suskunluğunuzla sadece kendi alnınıza değil, Gediz’in inançlı ve yiğit halkının alnına da, dahası insanlık aleminin alnına da kara bir leke sürdünüz. O otobüste bulunup da müdahale etmeyen herkes, o hayasız ırkçılık ötesi zihniyete mensup saldırgandan benim nazarımda bin kat daha suçludur. Gecenin karanlığından daha karanlık olan o yüreklerinizle nasıl evinize gidip uyuyabildiniz? Nasıl çocuklarınızın başını okşayabildiniz, eşlerinizin yüzüne nasıl bakabildiniz?
Ya o kadınlar diyelim ki Almanya’da yaşayan sizin eşleriniz olsaydı, ya o kadınların kucağındaki masum bebeler sizin bebeleriniz olsaydı ne hissederdiniz nasıl davranırdınız! Eşlerinize ve çocuklarınıza yapıldığında kıyameti kopartırdınız eminim. Onu yapan Alman’a ırkçı, İslam düşmanı vs deyip saydırırdınız. En önemlisi seyirci kalıp destek sunan o güruha demediğinizi bırakmazdınız.
Peki size ne demeli?
***
Suriyeli üç anneye büyük bir kin ve nefretle saldıran o kadın kimdir bilmem. Ama onun zihniyetini bilirim. O Mankurt zihniyeti çok iyi bilirim. O zihniyet sadece Suriyeli olduğu için saldırmadı o kadınlara. Başlarındaki örtüden dolayı saldırdı.
Evet, o zihniyetin asıl düşmanlığı o kadınların üstünde taşıdığı örtüyedir, o örtüyle taşınan zihniyetedir. Aynı kadınlar başı açık, dekolteli ve kendileri gibi giyimli olsaydı hiç sorun teşkil etmezdi. Suriyeli olsalar bile övgüyle karşılanırdı. Daha doğrusu, onların nereli olup olmadığı akıllarına bile gelmezdi. Çünkü kendilerinden biri olarak görürlerdi. Suriyeli olduklarını öğrenselerdi bile alkışlarlardı. “İşte modern Suriyeli kadınlar!” derlerdi saygıyla ve överek. O kadınların Suriyeli olmaları onlar için sorun değil.
O kadınlar Suriyeli oldukları için o insanlık dışı nefrete ve baskıya maruz kalmadılar. Artık bunu bilelim de öyle konuşalım. O dışlayıcı zalimane davranış, o kadınların yabancı olmalarıyla alakalı değil. O hayasız saldırganın ağzından dökülen nefret söylemi ve kaba kuvvete dönüşen tahammülsüzlük ırkçılıkla veya yabancı düşmanlığıyla izah edilecek bir durum değil sadece.
Irkçılık yok mu? Var elbette. Yabancı düşmanlığı yok mu? Kuşkusuz var.
O zalimane davranışın dibinde yatan asıl saik bu değil; ırkçılık ve yabancı düşmanlığı asıl saiki gizleyen bir kılıf sadece. Çünkü aynı ötekileştirme, aynı nefret, aynı düşmanlık bu ülke kadınlarına da yapılıyor. Aynı ırktan olmak buna mani değil. Aynı ırka mensup ama kendi zihniyetine mensup olmayan kadınlarımız da tıpkı o Suriyeli kadınların uğradığı zulme maruz kalıyor kendi ülkesinde.
O kadınlar Suriyeli oldukları için değil, örtülü oldukları için o zulme uğradılar. Çünkü aynı davranışa bu ülkenin sokaklarında ve otobüslerinde maruz kalan öz be öz Türk kadınlarımız var.
Üstelik kendi devr-i iktidarımızda. Sonra kalkıp utanmadan-arlanmadan “diktatör Erdoğan!” diyorlar. Ülkede “dinci baskı rejimi” olduğunu söylüyorlar. Ülkeyi kutuplaştırdığımızı iddia ediyorlar.
Zihniyetleri bu işte! Hem suçlular hem güçlüler…
***
Bu ülkede Suriyeli düşmanlığı yapanlar, ırkçılık tohumları ekenler bu zihniyeti beslemeye devam ediyorlar. O yüzden kol kolalar. Onların nazarında başı açık “modern giyimli” Ukraynalı Hristiyan bir kadın, başörtülü dindar Suriyeli bir Türkmen kadından evladır.
Bu zihniyetin ırkçılıkla bir alakası yok. Kendi ırkından olanı zihniyetinden dolayı dışlayıp baskılayan ama kendi ırkından olmayanı da kendi zihniyetinden olduğu için baştacı eden bir anlayışın ırkçılık olarak adlandırıldığı benzersiz bir ülkeyiz biz. Irkî mülahazalarımız da, ırkçılık anlayışımız da kendimize özgü.
***
Üç kadın, üç anne kucaklarındaki evlatlarıyla sözlü ve fiziki şiddete uğrayıp otobüsten atılıyor. Ne hikmetse “kadına şiddet!” konusunda duyarlı olduklarını söyleyen çevrelerden çıt yok! Niçin? Çünkü zihniyetleri aynı.
O kadına şiddet konusunda duyarlı olduklarını iddia edenlerin gözünde o Suriyeli kadınlar giyim kuşamları dolayısıyla zaten ötekidirler.
O yüzden bu ülkenin kadınlarına başörtülerinden dolayı yapılan zulümlere hep alkış tuttular.
O otobüsteki kadınlar Ukraynalı olmuş olsaydı veya bu ülkenin başı açık kadınları olmuş olsaydı siz asıl o zaman görürdünüz gök kubbeyi nasıl aşağı indirdiklerini! Aynı olay Almanya veya Hollanda’da Türk kadınlarımıza yapılmış olsaydı siz o zaman görürdünüz bu kez ırkçılık üzerinden nemalanan malum odakların nasıl kızılca kıyamet koparttıklarını!
Ama onlar Suriyeli. O yüzden ırkçılık ve yabancı düşmanlığı pompalayanlar sessiz destekçi oluyorlar. Ama onlar hem Suriyeli hem başörtülü dindar. O yüzden şiddete uğramaları o malum kadın derneklerini hiç ilgilendirmiyor.
Yanlış anlaşılmasın: O otobüste Ukraynalı kadınlara veya bu ülkenin başı açık kadınlarına benzer bir davranış yapılmış olsaydı gök kubbeyi aşağı indirmeyenin de insanlığından şüphe ederdim. Akidemizin ve insanlığımızın mayasında yaratılanı Yaradan dolayı sevmek vardır çünkü.
Irkçılık bir insanlık suçudur. Yabancı düşmanlığı, bir insanlık suçudur. Farklı düşündüğü ve yaşadığı için insanları ötekileştirmek, dahası imha edilmesi gereken düşman olarak görmek, insanlık suçudur.
Kim bunu kime yaparsa yapsın, ne yapanın dinine ve ırkına bakalım, ne de buna maruz kalanın dinine ve ırkına! Yapan zalimi hepimizin ortak düşmanı olarak görüp mahkum edelim ve mazlumun da yanında saf tutalım ki insanlık yaşasın!
HABERE YORUM KAT