Ya MGK’lar daha da uzarsa?
Geçen haftaki 10,5 saat süren MGK sonrası demokrat kalemler haklı olarak bu kurumun bizatihi önemli hale gelmesinin sakıncalarının altını çizdiler. Bir süredir normalleşmiş gözüken sivil asker ilişkilerinin yeniden gündemin ana maddelerinden biri haline gelmesi durumunda, başta çözüm süreci olmak üzere birçok değişim hamlesinin sıkıntıya gireceği açık. Doğal olarak her toplantı içerdiği konuların sayısı, çeşitliliği ve çetrefilliği ile belirli bir zamana muhtaçtır. Gündemi veri aldığımızda bugünlerde yapılacak herhangi bir MGK’nın da kısa sürme ihtimali az. Nitekim Hizmet hareketinin ‘Kırmızı Kitap’a girme meselesi üzerinde de sadece yarım saat konuşulduğunun söylenmesi, toplantının kapsamı hakkında fikir veriyor.
Bütün bunları dikkate aldıktan ve orada konuşulanlara da vakıf olmadığımızın bilinciyle basit bir soru soralım: Uzun süren MGK toplantıları neyi ima eder ve kimin işine yarar? Bunun hükumetin pek de arzu etmeyeceği bir olay olma ihtimali hayli yüksek. Kendi siyasetini devletin kurumsal yapısına kabul ettirebilme yeteneği, gerçek anlamda iktidar olmanın da ölçülerinden biri… Uzayan MGK’lar sivil iktidarın eski ‘devlet’ karşısında zorlandığını ima edebilir. Öte yandan burada ‘devlet’ sadece askerle temsil ediliyor. Diğer bir deyişle uzun MGK’lar askerin söyleyeceği şeyin çokluğunu, muhtemelen itirazların veya bir direncin olduğunu da akla getirebilir. Post modern dünya algının çok kritik işlevler kazanabildiği, bizzat siyaseti belirleyebildiği, hatta ‘siyaset’ olarak işlev gördüğü bir toplumsallığa tekabül ediyor. Nitekim 28 Şubat tam da bu durumu bir taktiksel hamlenin zemini olarak kullanmıştı. Kısacası eğer soru uzun MGK’ların toplum tarafından nasıl algılanacağı şeklinde kurgulanır ve buna bağlı olarak kimin lehine diye sorulursa, cevap da açıktır. Tabii ki uzun MGK’lar daima askerin yeniden siyasete girmesinin bir işareti olarak yorumlanmaya müsait olacaktır.
Bu değerlendirmenin aynen silahlı kuvvetler tarafından da yapıldığını düşünürsek, yeniden siyasete girme hevesi duyduğu takdirde askerin uzun MGK’ları tercih edeceğini öngörebiliriz. Bu noktada daha fazla spekülasyon yapmak ve çıkarsamada bulunmak adil olmaz. Ancak son dönemde birçok tekil olayın ardından asker sesinin öne çıkması ve bazı gelişmeler çok da rahat davranmamak gerekebileceğini ima ediyor.
Bu gelişmelerden bazılarını hızlıca hatırlayalım… Genelkurmay Başkanı bir süre önce çözüm sürecinden rahatsızlığını ifade ederek, görüşmelerin ve gidişatın onların bilgisi dâhilinde olmadığını söylemişti. Gerçi hükümet sözcüsü buna gereken cevabı verdi ama mesaj askerin bu süreçte daha bağımsız bir aktör olarak rol almak istemesiydi. Geçtiğimiz MGK ise askerin kendisine alan açma isteğinin gözlemlenmesine en azından dört örnek sundu. Birincisi basındaki bazı iddialardan anlaşıldığına göre, silahlı kuvvetler Hizmet hareketinden rahatsız olmakla birlikte, hükümetin bu konudaki acilci tavrından yararlanarak Hizmet hareketini bir ‘denge’ unsuru olarak kullanma eğilimindeydi. Hizmet’in ‘Kırmızı Kitap’a sokulması karşısında PKK’nın da kapsanmasını istemiş ve çözüm sürecinin bloke edilebilmesine yol açabilecek bir engel yaratmıştı.
İkinci olarak Yüksekova’da üç sivil askerin enselerinden kurşunlanarak öldürülmelerinde polis suçlanmış, diğer bir deyişle eğer emniyet beceremeyecekse askerin kendi güvenliğini sağlaması gerektiği ima edilmişti. Üçüncüsü Peşmergelerin geçişini onaylamadıklarını ve bu ‘işle’ bir bağlarının olmadığını kayda geçirmek istemişlerdi. Ve dördüncüsü Atatürk heykellerine yapılan saldırılarla ilgili ‘hassasiyetlerini’ beyan etmişlerdi…
Bunların ne derece gerçek olduğunu bilmiyoruz ve aslında bilmemiz de gerekmiyor. Çünkü bu algının yaratılması yönünde çalışan bir medya var ve algı post modern dünyada siyasetin vazgeçilmez bir unsuru. Bugünkü tabloya baktığımızda askerin 28 Şubat benzeri bir girişime heveslendiğini söyleyemeyiz. Ama topluma eğer AKP hükümeti sendelerse, silahlı kuvvetlerin aynı ‘sağlamlıkta’ durmakta olduğu mesajının verildiğini de gözden kaçıramayız.
Genel seçimlere giderken hükümet bir sırat köprüsünden daha geçmek zorunda kalacak. Askerin sokağa indiği bir ortamda, vesayet taraftarlarının bir bölümünün askerin sokakta kalması için her şeyi yapacaklarını öngörmek zor değil. Bu hayali yıkacak olan şey çözüm sürecinin hızlanmasıdır. Kürtlerin kültürel haklarının PKK’nın tutumundan bağımsız olarak tümüyle tanınması ve siyasi taleplerin çoğulcu zemin, demokratik siyaset bağlamında görüşmeye açılması… O zaman MGK’lar uzasa da sorun olmaz.
AKŞAM
YAZIYA YORUM KAT