Ya Kürtler ayrılmak isterse?
Emekli büyükelçi Ümit Pamir, Kürt sorununun çözümü için önce bir referandum yapılmasını önermiş. Böylece Kürtlerin 'ayrılık' isteyip istemediğini öğrenebilecek, sonuca göre de bir yol haritası geliştirebilecekmişiz.
Türkiye bence bu aşamayı çoktan geçti. Türkiye Kürtlerinde 'ayrılmak' diye bir düşünce yok. Niye olsun ki? Eşit yurttaşlar olarak özgürce yaşadıkları, AB üyeliğini almış, etnik, dinsel ve düşünsel çeşitliliği zenginlik olarak benimsemiş, iç düşman paranoyasından kurtulmuş, komşularıyla dostça geçinen ve müreffeh bir Türkiye'den neden kopmak istesinler? Ayrıca, Kürtlerin çoğu bilir ki 'ayrı' bir devlette Kürt milliyetçileri 'tek parti, tek lider' sultası altında şimdiki Türkiye'den kat be kat daha dayanılmaz bir rejim yaratacaklardır.
Bırakın bağımsızlık talebine varan bir yaklaşımı, Kürt milliyetçiliğini siyasi kimliğinin ve mücadelesinin merkezine yerleştiren DTP çizgisindeki partilere Kürtlerin ancak üçte biri oy veriyor yıllarca. Bir arada yaşamak isteyen Kürtlerin temel talepleri belli: 'tanınma ve katılım'. Özgürlükçü demokrasi ve evrensel insan hakları standartları çerçevesinde çözülmesi işten bile olmayan talepler bunlar.
Mevzumuza dönersek; bırakın Kürtlerin çoğunluğunu, PKK bile bugün ayrılmaktan yana değil. Bunun siyaseten gerçekçi bir hedef olmadığını biliyorlar. Gerçekçi değil, çünkü sadece 'Türk devleti' direnmiyor bu fikre, Kürtlerin çok büyük çoğunluğu da sıcak bakmıyor.
Yani gündemde 'ayrılık' yok. Kürt sorununu çözen bir Türkiye 'küçülmeyecek'; aksine bölge ve dünya düzleminde daha da güçlenecek. Ama yurttaşlarını ezmek için değil, zenginleştirmek, özgürleştirmek ve güvenlikli kılmak için kullanacağı bir güç olacak bu.
Ama bazılarının anladıkları bu değil 'güçlü Türkiye'den. Onlara göre 'güçlü devlet' halkına giyeceği kıyafeti, konuşacağı dili, inanacağı dini dayatabilen bir devlet. Anlamadıkları, böyle bir devletin dünyada da Türkiye'de de miadının dolduğu, böyle bir devlete Türk'ün de Kürt'ün de razı olmadığı...
'Kürtlerin ayrılması' konusunda 'Türk devleti'nin bir kanadı ve onun kimi sivil uzantılarının farklı planlarının olduğunu düşünüyorum. Kürt sorununu çözme adına daha da demokratikleşen, çoğullaşan, çevresiyle ve dünya ile barışan bir Türkiye'de 'eski düzen' devam edemeyecek, kitleler korkularla manipüle edilemeyecek, birileri kolaylıkla 'iç düşman' ilan edilemeyecek, otoriter devlet aygıtı kolayca meşrulaştırılamayacak.
Dolayısıyla 'eski düzen'in bekçileri 'uyanık'; iktidarlarını yıkacak demokratik bir çözüm yerine Kürtlerden 'arındırılmış' bir Türkiye'nin kendileri için daha 'hayırlı' olacağını düşünüyorlar. Kürtlerin varlığı 'Türk ulus-devleti'ni sulandırıyor bunlara göre. Dolayısıyla yapılması gereken; ya Doğu'daki ve Batı'daki Kürtleri tümüyle Kuzey Irak'a sürmek veya, bu olmuyorsa, Doğu'daki bir bölgeyi bunlara verip kurtulmak. Geriye kalan yerlerde de 'eski düzen'e devam etmek...
Bazılarının kafalarındaki ideal çözüm böyle bir şey. Bunu açık açık dillendirmekte zorlanıyorlar. Daha önce de yazdım; Türkiye'de bir 'küçük Türkiye' lobisi var. Bunlar demokratik, çoğulcu ve AB üyesi bir Türkiye yerine 'küçülmüş bir Türkiye' istiyorlar.
Nedensiz değil bu tercih. Kürt sorununu çözen bir Türkiye, dar, homojen, merkezi bir 'ulus-devlet' anlayışının ötesine geçecek. Yani, farklı dilden, kimlikten, düşünceden insanlar çoğulcu bir demokratik nizamda özgürce yaşayacaklar. Ama bu yıllardır kurulan 'vesayet' rejiminin de, vesayet bekçiliğinin de sonu anlamına geliyor.
Dolayısıyla 'bekçiler'in kafasındaki şu: 'Devletin dönüşümüne izin vermektense bölünmüş, küçülmüş ve fakat etnik ve ideolojik duruluğuna dokunulmamış bir Türkiye yaratmak'. Yani rejimi ve rejim üzerindeki vesayetlerini, ayrıcalıklarını korumak adına 'geri çekilerek' yani 'küçülerek', ayrıcalıklarını sürdürebilmek.
Kürtler ayrılmaktan yana değil, peki ya Türkler? 'Küçülmüş Türkiye lobisi'ne dikkat! Kürt açılımına karşı çıkan kimi milliyetçi kesimlere de soruyorum: 'Siz de mi küçülmüş Türkiye lobisindensiniz?'
ZAMAN
YAZIYA YORUM KAT