1. YAZARLAR

  2. Yıldıray Oğur

  3. Ya 99’daki görüşmeler Devlet Bey?
Yıldıray Oğur

Yıldıray Oğur

Yazarın Tüm Yazıları >

Ya 99’daki görüşmeler Devlet Bey?

22 Ağustos 2010 Pazar 23:01A+A-

Başbakan dün Kayseri’de şöyle dedi: “Bizim dört kez bunlarla (PKK) biraraya oturduğumuzu söyleme şerefsizliğini yapanlar bu alçakça iftirada bulunanlar, bunun hesabını her yerde vereceklerdir.”

Ee Türkiye’nin basiretsizlikleriyle test edildiği Kılıçdaroğlu ve Bahçeli “yargıyı ele geçirecekler”den vazgeçip tel tel dökülen hayır kampanyasını “barışı teşhir” etmek üzerine kurdular ya. Başbakan da bu mevziye yönelik artan topçu atışlarını “şerefsizler” diye karşıladı Orta Anadolu’da. Aslında haklı olduğu bir taraf var.

Evet Öcalan son ateşkes kararından önce devletin bugüne kadar kendisiyle dört kez görüştüğünü söyledi. Ama bu görüşmelerin dördü de AKP döneminde oldu demedi.

Bu çarpıtma 2009 rakamından MHP’nin 40. yıldönümünü çıkarmış Devlet Bahçeli’nin matematiksel zekâsının eseri.

Madem öyle Bahçeli’nin hesabının bir sağlamasını almak için ilk üç görüşmenin tarihlerini ve muhataplarını yeniden hatırlayalım:

1) 1993. Özal’ın koordinatörlüğünde aracılar vasıtasıyla devlet Öcalan’la görüştü.

2) 1997-1998. 1998’de Öcalan’ın ateşkes ilanıyla tamamlanan görüşmeler de 28 Şubatçı, Ergenekoncu, Balyozcu paşalardan, Demirel’e, efsane emniyetçiler, darbe karşıtı paşalara kadar herkes trafiğin içindeydi.

3) Ve sıkı durun 1999. Öcalan’ın ayrıntılarıyla anlattığı İmralı’daki görüşmeler. Ergenekon sanığı Atilla Uğur’un ismini, bizzat Öcalan verdi. Dönemin komutanı da Hurşit Tolon’du.

Peki, bu görüşmeler olurken Başbakan Yardımcısı kimdi? 1999’un iki dokuzunu çarp, sonra 9 ile 1’i topla. Sonra her ikisini birbirine böl. Ne çıktı: MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli.

O halde Bahçeli’ye düşen bir kere olsun gerçekten sözde değil özde bir vatansever gibi davranıp Türkiye’nin bütün geleceğini, evlatlarını çalan bu savaşın bitmesi için aynı 1999’da yaptığı gibi susmaktır. Aynı görev “Bak bak devlet Öcalan’ı ile konuşup silahları susturuyor” diye pipisini gösteren çocuk heyecanıyla yazılar yazan köşe yazarlarına da düşüyor.

AKP’ye çakmak için ülkenin barış şansını dinamitlemekten çekinmeyen Kemalist yazarlar, size liderlere ateşkesten bahsetmeme mutabakatı öneren Ertuğrul Özkök kadar basiret diliyorum.

Nedense barışmayı hikmet-i hükümet geleneğimize ters bulup, homurdanan, Hamas’la görüşülürken elleri alkışlamaktan patlamış genç kuşak İslamcı yazarlara da barış için Mehmet Akif gibi korkma diye bağıran yazılar yazan Hakan Albayrak feraseti diliyorum.

Açık söyleyeyim bu ülkede binlerce insanın daha ölümüne neden olabilecek bu beyhude savaşın bitmesini engelleyenleri tarih, Sarıkamış’ta binlerce kişiyi ölüme gönderenler, Osmanlı’yı 1.Dünya savaşına sokup batıranlar bugün nasıl hatırlıyorsa öyle hatırlayacak.

50 yıl sonra kimse onlar için “Çok milliyetçi, vatansever adamdı, isyancıları dağdan indirmek isteyenlerle kahramanca mücadele etti” demeyecek. Tarih onları binlerce insanın ölümüne neden olabilecek bu en kibar tabiriyle “basiretsizlikleriyle” hatırlayacak.

Muhtemelen bu savaşı yeniden başlatacak azimlerini tarih kitaplarında okuyanlar “Bu inatçı, akılsız adamlar yüzünden bu kadar yıl kaybetmiş bu ülke” diye iç geçirecek. Tam aksine bugün her gün teşhir edilmek, her gün hain ilan edilmek pahasına bu kardeş savaşını bitirmek için elini taşın altına sokanlar, siyasi hayatlarını riske edenler ise basiret ve feraset sahibi yöneticiler olarak hayırla yâd edilecek.

Barıştan bu kadar korkma, sabret Türkiye! Buna değecek…

TARAF

YAZIYA YORUM KAT