1. YAZARLAR

  2. SÜLEYMAN CERAN

  3. (WCK) Dünya Merkez Mutfağı’na füze
SÜLEYMAN CERAN

SÜLEYMAN CERAN

Yazarın Tüm Yazıları >

(WCK) Dünya Merkez Mutfağı’na füze

08 Nisan 2024 Pazartesi 00:49A+A-

1 Nisan 2024 Pazartesi günü Gazze’nin Deyr el-Belah bölgesinde ilerleyen, tavanında bir yardım örgütüne ait büyük bir logonun olduğu beyaz arazi aracına işgalci İsrail’in hava unsurları saldırı düzenliyor. Araca atılan füze, tavanı delmesine rağmen, patlama meydana gelmiyor fakat araç içini paramparça ediyor. İşgalcilerin fırlattığı füzenin adı: R9X Hellfire. Helfire füzesi yıllardır suikast ve mesaj verme amaçlı kullanılıyor. Füze, hedefine ulaşınca içindeki keskin altı bıçak etrafa savrularak kurbanlarını parçalayarak öldürüyor. Yardım gönüllülerinin bulunduğu araç vurulduktan sonra hayatta kalanlar ikinci bir araca taşınıyor. İşgalci İsrail unsurları, o aracı da vuruyor. Burada da sağ kalan kim varsa alınıp üçüncü bir araca taşınıyor. O araç da lazer takip sistemli, hedefi şaşırması mümkün olmayan füzeyle hedef alınıyor. İşgalci İsrail’in adım adım takip ettiği ve soğukkanlılıkla gerçekleştirdiği katliamda Dünya Merkez Mutfağı'na (WCK) bağlı çalışan Avustralya, Polonya, Birleşik Krallık, Kanada ve Filistin uyruklu 7 kişi hayatını kaybediyor.

Saldırıda katledilen yardım çalışanlarının isimleri şöyle: Saifeddin Issam Ayad Abutaha, 25 Yaşında bir Filistinli. WCK’nın sahadaki çalışanlarından birisiydi. Lalzawmi Frankcom, Avustralyalı yardım gönüllüsü. Daha geçen sene Pakistan ve Bangladeş’te bulunmuş, deprem sonrası Türkiye’de de çalışmış güleryüzlü bir insandı.  Damian Soból, Polonyalı. Ukrayna Savaşı süresince yardım çalışmalarının içinde bulunmuş bir insan. Soból, Türkiye’de de deprem bölgesinde bulunmuş, emek vermiş bir gönüllüydü.  Jacob Flickinger, 33 yaşından bir Kanadalı. O da yardım ekibinin bir parçası idi. John Chapman, James Henderson ve James Kirby, Birleşik Krallık vatandaşı olan ve WCK’nın güvenliğinden sorumlu insanlardı. Hepsi hayatını kaybetti. Hastane koridorlarında, morglarda tıpkı Filistinliler gibi yerlere yatırılan kanlı naaşlarının fotoğrafı çekildi. Yarı açık yarı kapalı gözleriyle Gazze soykırımında, mazlum olarak can verip, zulme uğrayan insanlar safında yer alarak tarihe geçtiler.

Dünya Merkez Mutfağı, önemli bir sivil toplum kuruluşu. Kurucusu İspanyol şef José Andrés. Avrupa’nın en derin vicdanlı ülkelerinden birisi olan İspanya’nın Gazze’de yaşanan soykırım sürecinde takındığı pozitif tutum ortada. Şef José Andrés de o vicdanlı insanların öncülerinden biri. Türkiye’de 6 Şubat Depremleri olur olmaz önce Adana’ya geçip, sonrasında Hatay, Adıyaman, Osmaniye, Gaziantep ve Maraş’ta mutfaklar kurup yemek dağıtımına başlayan WCK ekipleri muazzam işlere imza attı. Sessiz sedasız gerçekleşen bu yardım çalışmalarında toplamda 20 milyon öğünün halkımıza dağıtılmış olması, WCK’nın çapını da gösteren bir veri olarak unutulmamalı.

Gazze’de 67 mutfakta pirinç, mercimek ve soğanla yapılan meşhur Filistin yemeği Müjadara, haşlanmış fasulye, pilav, dana yahni ve pek çok yöresel yemek yapıp kamplarda açlık sarmalına giren Gazzeli kardeşlerimize günlük 300 binden fazla öğün ulaştıran, bunun için her riski alan WCK’ya ve çalışanlarına bir gönül borcumuz var. Bu yardımlarla birlikte Gazze’ye ve Deyr el-Belah’a kanlarını döken insanlarla bir kan bağımız da var artık. Laftan ibaret olmayıp, alın teriyle, gözyaşıyla, kanla mühürlenmiş bir hukuk var karşımızda. Gazze acısı, Gazze ateşi bugün Avustralya’ya, Polonya’ya, Birleşik Krallık’a ve Kanada’ya da sıçramış durumda artık.

Dünya Merkez Mutfağı’na yapılan bu saldırı işgalci İsrail’in vahşetinin, gözü dönmüşlüğünün ve barbarlığının sınır, hukuk, din, ırk tanımadığını gösteriyor. İşgalci İsrail, Gazze safında hizalanan kim varsa öldürmekte bir beis görmüyor. İşgalci İsrail’in Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi, "büyük bir hata" diye açıklamada bulunsa da bu saldırılar son derece bilinçli, zanna, kazaya yer bırakmayacak bir şekilde ve üstelik Amerikan silahlarıyla Batılı ülke vatandaşlarını hedef alacak fütursuzlukta işlenmiş cinayetlerdir. ABD başta olmak üzere Batılı liderlerin verdiği sinik, cılız tepkiler de işgalcinin cesaretini artırmaktadır. Yıllar evvel Rachel Corrie’yi buldozerle ezen irade ile bugün işlenen cinayetler arasında yalnızca ton farkı vardır.

Gazze’de on beş binden fazla bebek ve çocuk bile isteye katledildi. Koca şehirde neredeyse tüm profesyonel gazeteciler öldürüldü, haftalardır amatör kayıtlardan haber geçiyor ajanslar. Yardım gönüllüleri aralıksız hedef alındı. Hastaneler kuşatıldı, yoğun bakımdakiler için kurşun harcamayan işgalciler onları bir başlarına ölüme terk etti. Hastalar ve doktorlar infaz edildi; sağlık sistemi baştan sona çökertildi. Hiçbir savaş ahlakının gözetilmediği bu süreç tez zamanda sonlandırılmaz ve işgalci İsrail bundan dolayı hesap vermezse sonraki zamanlarda küresel çapta yaşanacak savaşlarda, çatışmalarda ahlaki hiçbir umdenin göz önünde tutulmadığını göreceğiz. İnsanlık, sınırsız cinnetin pençesine, bir daha çıkmamak üzere girecek. Gazze ateşi gün geçtikçe harlanıyor; kıvılcımlar bambaşka coğrafyaları etkilemeye, sarsmaya devam ediyor.

YAZIYA YORUM KAT

1 Yorum