Viraneye Dönüşmüş Halep’i ve Onu Bu Hale Getirenleri Unutmayalım!
Ömer Kazdal, edebi bir dille kaleme aldığı yazısında Halep’in viraneye dönüşmüş sokaklarını; Akdeniz’in sularında yaşamlarını, hayallerini ve umutlarını kaybedenlerin gözlerindeki acıyı gündemleştirmiş.
Ömer Kazdal’ın Dünya Bizim sitesinde yayımlanan yazısını ilginize sunuyoruz:
Halep’teki Bu Sokağı Hiç Unutmayalım
Şehirlerin sessizliğine saklanmış binlerce insanın hayat hikayesini hiç dinleme fırsatımız olmadı. Acıları ile sağ sola savruldular tutunacakları sevdikleri hiç bir şey kalmamıştı. Ellerine aldıkları acıları ile yollara düştüklerinde geriye dönüp büyüdükleri sokaklara bakmaya bile fırsatları yoktu. Artık şehirler sessizdi, çocukların oyun oynadıkları sokaklarda silah sesleri ile acı birbirine karışmıştı. Kimsenin kimseye acıması yoktu.
Halep'te bu sokağın ismini çoğumuz bilmiyoruz bildiğimiz bu sokakta yaşayanlar Müslüman kardeşlerimizdi ve hepsinin hayalleri vardı. Akşam eve gittiklerinde çocuklarına sarıldıklarında tüm yorgunlukları biterdi.
Bu sokağa iyi bakın bu sokak büyüdüğümüz oturduğumuz bizim sokağımız da olabilirdi.
Akdeniz’in sularında yaşamlarını, hayallerini ve umutlarını kaybedenlerin gözlerindeki acıyı Akdeniz’in suyu silebilmiş midir? Fotoğrafını gördüğümüz küçük bebeğin ismi neydi, kaç kişinin aklında kaldı? Resmi gördüğümüz zaman yüreklerimiz ağladı. O gün kıyıya vuran kardeşimizin ismi Aylan Kurdi idi.
Mülteci kampında yaşam mücadelesi veren küçük kızımız ile röportaj yapıldığı zaman ismini bilmediğini söyleyince bizim isimlerimizin önemi kalmamıştı. Babası ölmüştü. Karnın aç mı sorusundan sonra acı ile biraz baktıktan sonra küçük elleri ile yüzünü kapattı ağlamaya başladı. O görüntüleri seyrettiğimiz an ağladık. Dünyamız küçücük oldu o anda, yediğimiz lokmaları yutarken isimlerimizi unuttuk. Bu dünyalar güzeli kızımızın ismi “Melek Safa Basim”. Irak’ın Musul şehrinden kaçmışlar. Suriye’de mülteci kampında tanıdık onu. Bugün çoğumuzun unuttuğu kızımıza Yaşam Çiçeği Derneği sahip çıkmış, yaralarını sarmış. Yaşam Çiçeği Derneği’nin sosyal medya hesapları üzerinden Melek kızımızın güzel haberlerini okuyun, bu güzellikleri çevremizdeki insanlar ile paylaşın.
Gerçek sevginin ölçüsü
Peygamberimiz (sav) buyurdu ki: "İman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe gerçekten iman etmiş olamazsınız." [Müslim, Ebu Davud, Tirmizi]
Lütfen birbirimizi çok sevelim, birbirimiz arasında selamı yayalım, bol bol tebessüm sadakası verelim, hal hatırımızı soralım. Komşumuz açken biz uyuyamayanlardan olalım. Elimizdeki telefonlardaki isimlere “Allah (c.c) için seni seviyorum” kardeşim mesajı çekelim. Sabah namazlarına komşusunu kaldırıp mahalledeki camide birlikte saf tutalım. Sabahın sensizliğine karışan kuş sesleri arasında bir simidi bölüşmemin mutluğunu yaşayalım, o anlara kuşlar şahit olsun.
Sabahın rahmeti ile demlenmiş çay eşlik etsin sohbetlerimize, sıcaklığını kardeşlikten alan, her yudumda dua olan. Güneşin doğmasına birlikte şahit olalım. O anların güzelliği gökyüzü yansımalı, gökyüzüne bakanlar sabah namazında buluşmalı. Bazı şeylerin değişmesi için birbirimize sımsıkı sarılalım.
İslam âleminin daha huzurlu olması için Türkiye'nin güçlü olması gerekiyor. Ensar millet olma güzelliğini asırlardır taşıyoruz. Yetime uzanan el oluyoruz, zalime dur diyen oluyoruz. Bu özelliğimizi hiçbir zaman kaybetmememiz gerekiyor. Cenab-ı Allah’a şükür namazı kılmamız gerekiyor. O’nun olan rızkı, bizimle ulaştırıyor yetime ve zorda kalanlara.
Birbirini Allah için seven, birbirine selam veren, komşusu aç iken uyuyamayan, yaşlılara güleryüzle bakan, sokağını temiz tutan, yetim çocuğun başını okşayan, hastaları ziyaret eden,çocuklara çikolata alan, fakire sadaka veren, yerde gördüğü çöpü alan, kedi köpeğe kuşa su veren, birbirine kitap hediye eden, bayramda büyüklerini ziyaret eden, camide namaz kılarkençocukların gülüşünden mutluluk duyan insanlar olalım.
Halep’teki o sokağa iyi bakalım; bir gün bizim sokaklarımız da öyle olabilir. Böyle olmaması için birlik olmak zorundayız. Dünyanın her yerinde elinde Türk bayrağıyla sokaklarda dolaşan insanlar bizi bekliyor.
Rahmetli Necmettin Erbakan hocamızın "Müslüman hakkın hakimiyeti için motor, şerrin yok olması için fren olma görevlisidir..." açıklamasını hiç bir zaman unutmamalıyız.
HABERE YORUM KAT