Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Yazarın Tüm Yazıları >

Vicdani red

23 Temmuz 2011 Cumartesi 04:47A+A-

Yine yeni bir Askeri Şûra var. Yine gündemde tutuklu generallerin durumu ve hakkında dava açılan paşaların terfi ettirilip ettirilmeyeceği tartışılıyor.. Evet, haklarında kesinleşmiş bir karar yok. Kenan Evren’in de 12 Eylül darbesini yaptığına dair, kesinleşmiş bir mahkeme kararı yok. O da hukuk önünde şüphelidir.. Eğer bir de tutuklanmışsa, kaçma, belgeleri karartma konusunda kuvvetli şüpheler, bilgi, belge ve tanıkların olduğuna işarettir bu. İsterlerse bir subayı eşi başörtülü diye sorgusuz ve sualsiz ordudan ihraç edenler, şimdi darbecilikle suçlanan paşaları terfi ettirme çabasındalar..

Son olarak Büyükanıt, bir korgeneral ve bir albay hakkında daha mahkeme savcılığa suç duyurusunda bulundu.. Eldeki bilgi ve belgeler incelendiğinde bunun arkası gelecek gibi gözüküyor..

12 Eylül’de uygulanan Bayrak planı belli. Balyoz o plan üzerinde çalışılmış. O kadar kapsamlı bir darbe planından bu kadar sanıkla çıkmak mümkün değil gibi gözüküyor.

Ordudan bu kadar general atılırsa savunma zafiyeti oluşmaz mı? Hiç sanmam, TSK’da general fazlası var. Obez ordu savaşamaz.. Peki bu, alt kademelerde huzursuzluğa yol açmaz mı? Hayır, aksine önleri açılacağı için alt kademedekiler bundan memnun bile olurlar. Türkiye’de subay da asker de fazla..

Katır sırtında ve yaya şekilde silah taşıyarak gerilla savaşı veren 3-5.000 eğitimsiz militan, hava, kara desteğine sahip yüzbinlerce askere karşı 30 yıldır direniyor.. Kendi vatandaşını fişleyenler, terör konusunda nerede ise ciddi bir şey yapmamışlar. Ortada şaibeli bir sürü iddia var..

Ben yıllardır, hemen her YAŞ döneminde vicdani red konusunda YAŞ’a başvuruyorum.. Vicdani redçiler, askerliklerini Kızılay’da yapsınlar.. Zaten askerde de bu işi yapan personel yok mu? İşte sadece savaşta değil, barışta tabii afetlerde, yurt dışında görev yapacak çok sayıda insana ihtiyacımız var.. İlkyardım bilgileri verilsin, bunlar hasta ve yaralıları cephe dışına taşısınlar..

Yükseklik korkusu gibi kapalı yerde kalma korkusu da olabilir insanların, karanlık korkusu, ölüm korkusu da olabilir.. Bunlar, kanıtlanması çok kolay hadiseler değil. Metal alerjisi olabilir.. Her zaman emir demiri kesmez.. Hem vicdani red konusu sadece askere gitmekle ilgili değil ki, mesela Muhammed Ali biliyorsunuz Vietnam savaşına gitmemek için asker olmayı reddetmişti.. Yani, mesela darbeci bir cunta, içeride baskı uygulamak için, komşu bir ülkeye saldırı planı yapmışsa ne olacak? Vietnam örneği mesela. İnsanlar vicdanen tatmin olmadıkları durumlarda “hayır” diyebilmeli! Gandicilik oynayan Kılıçdaroğlu’nun bu konuda söyleyecek bir çift sözü var mı bilmiyorum. Hani CHP’nin gölge kabinesinin Milli Savunma Bakanı bir şey söyleyecek mi göreceğiz.. Bu arada “Vicdani Red”çilik bir “Sivil İtaatsizlik” eylemidir ve “Şiddetsizlik” içerir.. Bu benim Kızılay önerim, insani yardım faaliyetleri için de ciddi bir kaynak oluşturacaktır..

Vicdanî ret, dar anlamda “bir bireyin politik görüşleri, ahlaki değerleri veya dinsel inançları doğrultusunda zorunlu askerliği reddetmesidir.” Birey, askeri hizmete alternatif olarak önerilen kamu hizmetini de reddederse buna “total ret” denir. Yehova Şahidleri için böyle bir sorun var. Amish’ler için de.

İşin dini bir boyutu da var yani.. Mennonitler mesela. Özellikle Hollanda ve ABD’de askerlik yapmazlar. Dahası maaşlarından kesilen verginin askeri amaçlar için kullanılmasına da karşı çıkarlar.. Vietnam savaşında büyük bir çiftlik sahibi, Vietnam savaşı için bütçeden ayrılan paranın genel bütçeye nisbeti oranında vergisinden kesip savaş karşıtı bir vakfa bu parayı bağışlamıştı.. Sonunda o davayı kazandı.

Vicdani ret hakkı, günümüzde BM İnsan Hakları Komisyonu ve AP tarafından temel insani hak olarak kabul edilmiştir. AB ülkelerinde bu hakkın tamamlanmasından sonra bu kişiler kamu görevlerinde istihdam edildiler.. İngiltere, 18. yy sonlarında Quaker inancına sahip olanları zorunlu askere alınmadan muaf tutmuş ve 1916’da da vicdanî reddi anayasasına dahil etmiştir.

İngiltere’yi 1917’de Danimarka, 1920’de de İsveç izlemiştir. Ayrıca pek çok ülke 17 ve 18. yüzyıllardan itibaren askerliği zorunluluk değil, gönüllülük esasına dayalı uyguladığı için etkin olarak vicdani ret diye bir tanımlamaya gerek duymamıştır. Türkiye’de 2008 yılına kadar 16’sı kadın olmak üzere toplam 86 vicdanî redçi çıktı. Vicdanî ret hakkının tanındığı bazı ülkeler şunlar: İngiltere (1916), Danimarka (1920), İsveç(1920), Hollanda (1922), Finlandiya (1931), Almanya (1949), Fransa (1963), Lüksemburg (1963), İtalya (1972), Avusturya (1974), Portekiz (1976), İspanya (1978), Polonya (1988), Macaristan (1989), Letonya (1990), Çek Cumhuriyeti (1990), Slovakya Cumhuriyeti (1990), Slovenya (1991), Estonya (1994), Yunanistan (1997), Litvanya (1997). 2009 yılı itibarı ile 88 ülkede zorunlu askerlik uygulaması olmadığından, ayrı bir vicdani ret tanımlamasına da gerek kalmamıştır. Vicdani ret konusunda önemli isimlerden bazıları şunlar: Socrates, Mahatma Gandhi, Martin Luther King, Malcolm X (Malik el Şahbaz), Mevlana Ebulkelam Azad, Henry David THOREAU. Şimdi cevabını arayan soru şu: “Türkiye, vicdani reddin bir hak olduğuna ilişkin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 4/3-b maddesini imzaladı. AİHM kararları da belli. Ancak Türkiye, Avrupa Konseyi’ne üye devletlerden vicdani ret hakkını tanımayan tek devlet. Neden hâlâ Türkiye’de zorunlu askerlik var?” Selam ve dua ile.

YENİ AKİT 

YAZIYA YORUM KAT