“Venedik Kriterleri” değil Sezer Kriterleri!
Bana Anayasa Mahkemesi'nin kararı çok da hukuki bir kararmış gibi gelmedi.
Başbakan da tatmin olmadı bu işten, Anayasa Mahkemesi Başkanı da, Yargıtay Başsavcısı da, Ergenekoncular da, Yekta Güngör Özden de..
Sami Selçuk da mutlu değil bu karardan Prof. Özbudun da..
İşin tek rahatlatıcı yanı, sonunda parti kapatılmadı..
1’e karşı 10 oyla suçlu bulundu.
Ama suç; parti kapatmayı gerektirecek düzeyde bulunmaması.
AK Parti yıllık hazine yardımının yarısı kadar para cezası ile cezalandırıldı bir bakıma..
Hukuki bir yorum için gerekçeli kararı beklemek gerek.. Bakalım bu sonuç için hangi “hukuki” gerekçeleri sayabilecekler.
Sıkıntılı bir durum..
Anayasa Mahkemesi Başkanı, kararı açıklarken bu sıkıntılı durumdan söz etti. Anayasanın Venedik Kriterleri çerçevesinde vakit geçirilmeden değiştirilmesini istedi..
11 üyeden 10’unun AK Parti'yi suçlu bulması ilginç..
Suçlu olmasına suçlu da, bu suç parti kapatmayı gerektirecek düzeyde mi? 6 “Evet”, 4 “hayır”.. 1 üye “suç yok” diyor.. 4 üye suç var ama cezası kapatma olmamalı, para cezası yeter diyor.. Sonuçta nitelikli çoğunluk, yani karar yeter sayısı olan 7 sayısına ulaşılamadığı için kapatma kararı gerçekleşmiyor..
11 üyenin 8’i Sezer'in atadığı kişilerden oluşuyor!.. Sezer kriterlerinin ne olduğunu biliyoruz. Sezer kriterleri, bu davada da Hukuk, Adalet, Venedik Kriterlerinin önüne geçmiş gözüküyor.. İşe bu yanı ile bakarsanız çok iyi bir karar bu. Hukuk açısından bakarsanız tam bir skandal.. İşin skandal boyutu iddianame ile başlıyor zaten.. Bakalım Ergenekoncular, İlhan Selçuk, Hürriyetin malum yazarları, Baykal ve CHP yöneticileri bu konuda nasıl bir tepki verecekler?
Şimdi, aynı skandal bir daha yaşanmadan, hükümetin Meclis tatile girmeden önce Anayasadaki parti kapatma ile ilgili maddeler ve siyasi partiler yasasını Venedik Kriterlerine göre değiştirmesi gerek..
Eğer Meclis tatile girecekse de, hükümet hemen değişiklik paketi için çalışmalara başlaması, teklif hazırlanınca milletvekillerinin derhal toplantıya çağrılması gerek.. Bu işin Ramazan sonrasına bırakılmaya tahammülü yok. Bakarsınız Yargıtay Başsavcısı yeni bir kapatma davası ile tekrar Anayasa Mahkemesi'nin kapısını çalabilir.. Bir yargılama olurken, o konuda sanık durumundaki partinin Anayasa değişikliğine gitmesi şık olmaz.
AK Parti, bana göre bu süreci kötü götürmedi. Karardan sonra da soğukkanlılığını sürdürdü. Bu önemli.. Zaten bayram yapacak bir karar da yok ortada.. Tek sevinilecek nokta, bu kriz daha da derinleşmeden bitirildi.. Bu işi bu kadarla kurtarmış olmak önemli..
İşin aslında bakarsanız, hiçbir ülkede, böyle bir iddianame ile böyle bir dava açılamamalı..
Düşünebiliyor musunuz, yasama faaliyetini suç olarak tanımlayan bir iddianame var ortada.. Ergenekonla bağlantılı iddiaların bini bir para..
Bu işten AK Parti'den çok yargı zarar gördü bana kalırsa.
Anayasa Mahkemesi'nin gerekçeli kararı yayınlanınca laiklik ve odak olma konusunu nasıl yorumladığını göreceğiz..
Bu karar krizin derinleşmesini önlese de, Türkiye açısından, çok da onur duyulacak bir karar değil..
Parti kapatma davası sürecinde yasama yürütme ve yargı bu işten zarar görmüştür. Ekonomi zarar görmüştür, barış ortamı ve dış ilişkiler zarar görmüştür, hukuk zarar görmüştür... Ülke de zarar gördü, millet de.. Devleti ve rejimi koruma adına devlete zarar verildi.. Rejim zarar gördü.. En önemlisi adalet duygusu yara aldı!
Peki bundan kim kazandı? Yargıtay Başsavcısının bunun üzerinde düşünmesi gerek..
Hukuk kazanmadı.. Yargı siyasi bir karar verdi.. Günü / zevahiri kurtardılar.. Korkulan olmadı ise de, kesinlikle kazanan hukuk değil bu işte.. Aslında böyle bir davanın hiç olmaması gerekirdi. Madem oldu, sonuç bu olmamalı idi..
Erdoğan'a göre, “AK Parti laiklik karşıtı fiillerin odağı olmadı, olmayacak”. Yani, Anayasa Mahkemesi üyelerinin çoğunluğunun kararına katılmıyor..
Anayasa Mahkemesi kararı Baykal'ı tatmin etmese de, yine de konuşması için uygun zemini oluşturmuş olmalı..
Piyasalar bu sonucu satın almış gözüküyor.. Karar ölümü görüp hastalığa razı olmak gibi bir şey. “Beterin de beteri vardır”. Bu sonuç en kötü senaryo değildi..
AK Parti eğer bu süreçte iyi bir performans gösterirse bu süreç sandığa pozitif olarak yansır.. Ama AK Parti'nin önünde zorlu bir süreç var.. Hele şu YAŞ geçsin, sırada Ergenekon davası var.. Daha şimdiden gelinen noktada Baykal'ın ayak izlerine rastlandı. Ardından Anayasa değişikliği ve yerel seçimler. Bütün bu işler için önümüzde topu topu 7 ay var..
Beni en çok kaygılandıran durum ise, bu yolla hedeflerine ulaşamayan ulusalcı kanadın, çılgınca tehlikeli maceralara kalkışmaları ihtimali.
Bunun için sıkı bir istihbarata ihtiyaç var..
Dilerim gelecek günler, geçen günleri aratmaz..
Selâm ve dua ile..
VAKİT
YAZIYA YORUM KAT