..ve bayram!
Ramazan-ı şerifinizi tebrik ediyorum..
Şanar (Yurdatapan), “Hem Ramazanı çok sevdiğinizi söylüyorsunuz, hem de Ramazan bitti diye bayram yapıyorsunuz” diyor.
Dışarıdan bakınca öyle görünebilir..
Seküler kesimin anlamasını kolaylaştıracak bir örnek vereyim.. 100 metre koşan bir koşucuyu düşünün.. Olimpiyatlarda görmüşsünüzdür.. Bütün yıl o yarışa hazırlanmıştır. Ve o gün gelir, bütün enerjisini toplar.. 100 metrelik bir yarış için canını dişine takar ve ipi göğüslediğinde ise adeta mutluluktan uçar.
Yarış bitmiştir. Ama yine koşmaya devam edecektir. Çünkü bir yıl sonra bir başka yarış kendini beklemektedir ve bir yıl boyunca sporcu disiplini ile koşmaya devam edecektir.
Ramazan da bizim için olimpiyatta koşan bir sporcu gibi.
Aslında bayram yapışımız, Ramazandan kurtulmak için değil, Ramazanı idrak etmiş olmanın ödülü olan sevabı, rızayı kazanmış olmakla, kurtuluşa erenlerden olmakla ilgilidir.
Yoksa bu bir ayın bize kazandırdığı alışkanlıklar ve ruhani boyut, bir yıl, bir sonraki Ramazana kadar bizi canlı tutacaktır.
Ramazanda yüklendiğimiz manevi enerji bizi bir sonraki Ramazana kadar taşıyacaktır..
Hep koşsaydık ne olacaktı.. Yeni bir Ramazanı idrak edemeyecektik..
Hayır! Şimdi olağan hayatımıza geri dönüyoruz. Fakat bu yeni hayatımıza yeni ruhani bir boyut katarak.
Ramazandan sadece açlıkla çıkanlar aslında Ramazanın bereketinden nasibdar olamayanlardır..
Ramazanda karnımız acıksa da ruhumuz doyar.. Dünyanın zevk ve lezzetlerinden bir nebze uzak durarak, içimizde gizlediğimiz başka değerleri öne çıkartırız.
Başı, ortası, sonu, gecesi, gündüzü ile Ramazan bizim için bir diriliş müjdesidir..
Ve şimdi bayramı hakettik.
Bayram namazında omuz omuza Allah’ın huzurunda duracak, sonra yeryüzüne dağılacağız. Komşularımızı, akrabalarımızı, muhtaçları ziyaret edeceğiz.
Ramazan, aynı zamanda bir yardımlaşima ayıdır.
Ramazanda namaz, oruç, zikir ve zekat var. Fitre var.
Bu ay milyarlarca lira zenginlerden fakirlere doğru akıyor.. Ne yazık ki, bunu muhasebeleştiremediğimizden gerçek miktarını bilmiyoruz ama. Mütedeyyin Müslümanlar, eğer yoksul değillerse fitre veriyorlar. Ayrıca imkanları yerinde olanlar, birikmiş servetlerinin % 2,5’u kadar... Tarım ve hayvancılıkta yaklaşık onda bir, madencilikte, çıkan cevherin % 20’si kadar yoksula veriyorlar..
Kaba bir hesap ile, Müslümanların serveti ne kadarsa, onun % 5’i bu ay içinde yoksullara verildi. Hem de hiçbir karşılık beklenmeden ve yalnızca Allah rızası için. Karşılığı Allah’tan beklenerek.
Myanmar’a giden, insani yardım kuruluşlarına giden devede kulak. Kimi kendi akraba, komşusuna veriyor, kimi kendi cemaat çevresinde bu yardımı yapıyor, kimi cami, Kur’an kursu çevresinde hallediyor.
Bir Ramazan Suriye’yi konuştuk. Myanmar’ı konuştuk. Mali’yi konuştuk.
Kirli eller kandillere katran dökmeye devam ettiler.
Şimdi Suriye’den güzel haberler geliyor.
Suriye rejimi karayı kaybetti, havadan vurmaya devam ediyor. İstihbarat merkezi, Genelkurmayı vurulmuş, ordusu dağılmış, halkı canını kurtarmak için komşu ülkelere sığınan, başbakanı, bakanları, cumhurbaşkanı yardımcısının terkettiği bir rejim, bir takım derin güçlerin kontrolünde cinayet işlemeye devam ediyor.
Son gelen haber, Suriye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Faruk Şara’nın Ürdün’e sığındığı ile ilgili. Bu arada Suriye Devlet Televizyonu da Şara’nın görevden alındığını duyurdu. Birkaç gün önce Şara’nın Suriye’yi terk ettiği yönünde basında çıkan haberler teyit edilememişti. Esad’ın çevresindeki çember daralıyor..
Suriye halkı çifte bayram yapmaya hazırlanıyor.
Duamız, Suriye halkı için olmalı.. Tüm mazlum ve muhtaçlar için olmalı..
Merhametimiz gazabımızdan büyük olmalı. Sevgimiz nefretimizi aşmalı, sevdirmeli, nefret ettirmemeliyiz. Güzel sözle Hakkı tebliğ edelim ki, bizi öldürmeye gelenler bizde dirilsinler..
Bu vesile ile bayramınızı bir kez daha tebrik ediyorum. Selam ve dua ile.
YENİ AKİT
YAZIYA YORUM KAT