
Vay Canına Dedirten Talepler!
Gezi eylemcilerinin talepleri Cumhuriyet, Aydınlık, Sol, Birgün, Sözcü yurt gibi gazetelerin manşetlerini süslerken diğer bir kısmı neredeyse hiç gündeme bile alınmadı.
HAKSÖZ-HABER
Taksim Platformu tarafından önce Başbakan Vekili Bülent Arınç’a toplantı sonrasında da kamuoyuna deklare edilen talepler listesinde gayet makul, mantıklı ve insani talepler olduğu gibi bunun tam tersi olanlar da vardı. Zaten bu sebeple olacak ki bu taleplerin bir kısmı başta Cumhuriyet, Aydınlık, Sol, Birgün, Sözcü yurt gibi gazetelerin manşetlerini süslerken diğer bir kısmı neredeyse hiç gündeme bile alınmadı.
Hakikaten Gezi parkına dokunulmasın, göstericilere karşı gaz bombası kullanılmasın, gözaltındakiler serbest bırakılsın, tüm alanlar gösteriler için açılsın benzeri talepler çok hoş talepler. Olabilir mi, olursa ne olur soruları bir tarafa en azından tartışmaya açık taleplerin seslendirilmesi hayırlı bir gelişmedir.
Ancak KESK-DİSK ve Mühendis-Mimar Odalarından altı kişi tarafından temsil edilen Taksim Platformu adına Tayfun Kahraman tarafından açıklanan şu birkaç talebe bir bakalım da ne kadar makul ve mantıklı olduklarına sonra karara verelim.
1- Üçüncü Köprü Yapılmasın (Trafik problemleri devam etsin veya İstanbul halkının önemli bir kısmını çevre şehirlere nakletmek ve bundan sonra İstanbul’u hiçbir surette yeni gelenlere açmamak.)
2- Üçüncü Havaalanı Açılmasın (Sıkıştıkça sıkışan ve her geçen gün ulaşılması daha bir zorlaşan, gecikmeli seferlerle anılır hale gelen ve yükselen uçuş taleplerini karşılama imkânı olmayan Yeşilköy havaalanıyla iktifa edilsin. Geniş, modern, istihdam arttıran ve ekonomik kalkınmaya ön açan yeni bir havaalanının sözü dahi açılmasın.)
3- Kanal İstanbul Projesi rafa kalksın ( Süveyş veya Panama kanalına benzer bir alternatif su yolu açma girişimde bulunulmasın. Hem Boğaz’ın güzelliği korunsun hem de Mustafa Kemal döneminde Batı’yla yapılan Boğazlar Anlaşması’na sadık kalınsın. Ticaret, ulaşım ve yerleşim alanlarından bir kısmı İstanbul’un banliyösü olarak tasarlanan alanlara kaydırılmasın. Sadece yerleşim alanları değil deniz yolları da boğulmaya terk edilsin.)
4- Atatürk Orman Çiftliklerine dokunulmasın (Atatürk’ten kalan her şeyin dokunulmaz olduğu, Atatürk’ün hatırası üzerinde hiçbir tasarrufta bulunulamayacağı kabul edilsin. Neyse o haliyle kalsın.)
5- HES ve Nükleer Enerji Santralleri Durdurulsun (Enerji ihtiyacı için petrol, doğalgaz ve elektrikte Rusya ve İran başta olmak üzere dışa bağımlılık sürsün. Hem enerji açığı hem de buna bağlı olarak cari açık büyüsün ama kimsenin rahatından gram eksiltilmesin. Araç sayısı artsın, klimalar çalışsın, sokaklar meydanlar hep aydınlık olsun, bilişim teknolojisinde en önde olalım ama enerji ihtiyacı için adım atılmasın, deniyor.)
6- Suriye’de Esed-Baas Katliamlarına Ses Çıkarılmasın (“Ülkemize ve bölgemize ilişkin savaş siyasetine karşı duruş” olarak ifade edilen talep “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” Kemalist jargonuna sosyalist ve hümanist maske geçirmektir. Açıkça Türkiye’de Ergenekon-Balyoz cuntasıyla iş tutanların Suriye’de de Baas-Esed şebekesinin bekası için seferber olduklarının resmidir. Suriye halkının maruz kaldığı işkence, tehcir, tecavüz, katliam ve yıkımlara hiçbir biçimde karşı çıkılmasın diye görüldüğü gibi her biri başımıza birer Şebbiha ve Muhaberatçı kesilmiş. Sosyalist, Kemalist, ulusalcı, lümpen veya liberal cephenin sözcüleri Taksim’den Muhaberat’ın Şam’daki merkezine esas duruşta selam duruyorlar.)
7- Teşvik Ettiğimiz Cinsel Sapmaların Önü Açılsın (Tüm cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığına karşı mücadele edilsin, şeklinde süslü-alımlı, imrendirici bir cümle ile pazarlanmak istenen nedir? Açıkça homoseksüel, gay, lezbiyen, biseksüel gibi türlü isimler altında gençliği sadece alkolizme değil cinsel sapkınlığı da teşvik eden Taksim Direnişi’nin insanlık ve ahlaktan anladığı budur. Taksim’i homoseksüellik ve alkolizm başta olmak üzere her türlü sapıklığın, İslam ve ahlak dışılığın kalesi olarak korumak.)
8- Kamusal alan Alevi yurttaşlarımızın hassasiyetleri üzerine kurulsun (Alevilik, insan sevgisi ve modernliğin biricik inançsal çerçevesi olduğu için her şey onun hizasında, ona göre ve onun için tanzim edilsin. Kaka ve kaba Sünnilik yani irtica kamusal alandan sökülüp atılsın ki Alevilik tarafından inşa edilecek barış ve sevgi atmosferi hepimiz kuşatıp kucaklasın. Alevi hassasiyetini aşan, ondan farklılaşan hiçbir dini ama özellikle de İslami hassasiyet görmek istemiyoruz.)
9- Kadın bedeni üzerindeki liberal hakimiyeti tartışmak istemiyoruz (“Kadınların bedenleri üzerinde denetim kuran muhafazakar erkek politikalarına karşı yükselen ses”le kast edilenin ne olduğu herkesin malumu. Kadının bedeni, iffeti ve namusuna dair Din/İslam hiçbir söz hakkına sahip değildir. Kadının bedeni her türlü ahlaki ve dini aidiyetlerden azadedir. Kadınlar kimsenin namusu değil ve olmamalıdır. Fuhuş değil seks yaparlar, hamile kalırlar ama doğurmayıp kürtaj yaparlar. İster bir erkekle isterse bin erkekle isterse de hemcinsiyle. Haz veren her şey iyidir. Kadın alkolik, kadın teşhirci kadın seksi, kadın çapkın, kadın eşcinsel vs. olur ama yeter ki takva sahibi bir Mümine olup kamusal alanda karşımıza çıkmasın. Çağdaş-laik ve Kemalist Türk kadını projesinin dışında olan kadın asla makbul vatandaş değildir.)
10- 28 Şubat sürecinde olduğu gibi Taksim Direnişi’nde de önemli bir rol oynayan Türkiye Mimar ve Mühendisler Odası görüldüğü gibi en çok da toplum mühendisliği (kabaca bu işe Psikolojik Harp deniyor) yapmakla maruf. Kemalizmin ileri karakolu gibi Müslüman halka saldıran bu çağdaş-laik mimar ve mühendisler, hem Ergenekon-Balyoz cuntasıyla hem de TÜSİAD (ama özellikle Koç Holding) sermayesiyle ortak projeler hayata geçirme yeteneğine sahipler. Sosyalist kökenli, devrimci literatürlüler diye aldanmayın sakın. İslam ve Müslümanlara düşmanlık söz konusu olunca askeri cuntaların da TÜSİAD sermayesinin de kucağına seve seve otururlar. Küresel ya da ulusal sermeye ve statüko tarafından kullanılmaktan hiç gocunmazlar çünkü varlık sebepleri budur zaten. Sanatlar içinde en çok tiyatro sanatını bildikleri için kılıktan kılığa girmektelerse de asli kimlikleri her daim sabittir: Devlet Sanatçısı. Kemalist statüko sayesinde en lüks hayat standardına sahip olup da devrimci rolleri başarıyla oynamak sıradan bir yetenek olmasa gerek. Cem Boyner’le Garanti Bankasının CEO’suyla safları sıklaştırabilme kıvraklığı her yiğidin harcı değildir.)
GEZİ PLATFORMU ÜYELERİ ŞUNLARDAN OLUŞUYOR:
Taksim Platformu adına, İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Ali Çerkezoğlu, Mimarlar Odası Genel Başkanı Eyüp Muhcu, TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi Başkanı Tayfun Kahraman, KESK Genel Sekreteri İsmail Hakkı Tombul, DİSK Genel Başkan Yardımcısı Celal Ovat, TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Süleyman Solmaz
Haber: Kenan Alpay
HABERE YORUM KAT
30 yıldır mücadele eden pkk bile bu kadar şart ileri sürmedi :))
Yanıtla (0) (0)Bukadar iğrenç ve okadarda alçak insanlığını yitirmiş lut kavmine özenmiş kısaca şüyle özetlenebilir açıkçası tüm kavimler zamanında yapılan kütülükler mevcut yok yok yollara gece geç saatlerde istanbulu dolaşın yol özerinde kendini pazarliyanb otobüslerde yapılan tacizlerde dolmuşlardan yoldan geçen bayanlara tacizlere kadar heryer bir içki alemlerine dünmiş homoseksüel ve lanetli gaylara kadar bakın bir gön çıkıp bunlara karşı bir bildiri protesto gazete manşetlerine taşınıp taşınmadığına bakın bu zibidileri iğrenç yüzlerini ve gerçekleri gürüzsünüz.
Yanıtla (0) (0)Türkiye bunların malı değil, 74 milyonun ortak malıdır, herkesin vergisi ile türkiye türkiyedir, azınlıkta olan üçbeş aymazlara peşkeş çekilemez. camiye giren taşkınlık yapıp bira içip halılar özerinde terbiyesizce ayakabılarla dolaşan, pisliklerini cami içinde bırakarak giden çapulculara halkın kin nefret tepkisi büyük.
İslami kesimden tutun, duyarlı halkında fikirleri, düşünceleri alınmalıdır, halkın bu olaylara karşı tavrı nedir, bir araştırma yapılmalı, bunların suratına balyoz gibi tepkiler olmalı fakat onların oyununa gelip duyarlı vatandaşlarıda ayırt etmeyi başarabilmeliyiz, sonuçta vatandaştırlar ve iyi niyetlidirler
Gezi parkı çok yünlü olarak ele almazsak, doğru bir sonuca ulaşmamız zorlaşır, bunun ucu nereden nereye variyor, türkiyenin eskiyle mukayese edilmeyecek kadar farklı artık herşeyde emir alan değil, menfaatlerini gözeterek karşılıklı olarak masaya oturup, karşılıklı olarak devletin halkın halkların müslümanların menfaatlerini göz ününde bulunduruyor.
Olumsuz yünler yok anlamını kast etmiyorum, islami açıdan dürt dürtlük olarakda bir iddiam yok, ama gerçekler bu türkiye hüğkümeti eski türkiye hükümeti değil
devletlere karşı olumlu yünleri var bunu kabul etmemiz lazım, zaten laik bir yünetim şekli var islamın zıdı olan bir sistem tc siyasi stratejik olarak hükümetin insiyafetinde iyi yaparsa destekler yalnış yaparsa itiraz eder başka ne yapabiliriz özerinde yünlendirme noktasında müslüman kanaat önderlerinin işidir islamin önünü açacak rahat bir ortam nasıl değerlen
Esed, İran, Hizbullah Suriye'yi terketsin.
Yanıtla (0) (0)TGB'lilere yumurta satılmasın.
Bütün TGB'liler, İP'liler ve bilumum yerli şebbihalar Antakya ve Hatay'dan tehcir edilip ıslah için Rize'ye gönderilsin.
İnkılap Tarihi dersleri tarihin tozlu raflarına konsun.
Taksimcilere Amentuyü ezberleme zorunluluğu getirilsin. Ya da andımız kaldırılsın.
Taksim, Ankara, ...bilumum illerde vandallıklarda bulunanlar halk otobüslerine alınmasın.
Barlar pavyonlar İstanbul'un 100 km dışına taşınsın. Eğer şehirleşme buralara ulaşırsa bir 100 km. daha taşınmaları garanti altına alınsın. Ya da direkt Selanik'e ikmal edilsin.
TV dizilerindeki ahlaksız sahneler ve senaryolar sansürlensin. (Ahlaklı yaşama özgürlüğümüz kısıtlanmasın)
Taksim'e duvar örülsün. Otobüs ve metroyu kullanırken Taksim kültürüyle zorla muhatap olmak zorunda kalmayalım.
Gezi parkı hayvanat bahçesi olsun. ("Seyyar Çerezcilere Özgürlük" sloganı şiarımız olsun)