1. YAZARLAR

  2. Abdurrahman Dilipak

  3. Vatandaş soruyor
Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Yazarın Tüm Yazıları >

Vatandaş soruyor

12 Şubat 2010 Cuma 09:45A+A-

Bugün ironi yapacağım.. Birileri “ağzı olan konuşuyor” diyebilir, ama vatandaş soruyor işte!..

O birilerini biliyorsunuz, Arınç’a suikast girişimi ile ilgili olarak neler söylediler. Lav silahına boru der gibi, belgeye kağıt parçası der gibi, Suikast planı iddiasının arkasından karşı taraf manav, şoför iddiası ile cevap verdi suikast iddialarına..
Garip ama gerçek: Darbe planlarında adı geçenler değil, darbeyi deşifre edenler yargılanıyor..
Suikast planlarına adı karışanlar, “doğru düzgün bir işi bile beceremediniz, sıradan bir işi yüzünüze gözünüze bulaştırdınız” diye azarlanıyor..
Sahi Erzincan’da ele geçirilen el bombalarını, koruculara JİTEM Personeli vermiş. Hani JİTEM yoktu? Bunlar da mı hayal görüyor?..
Birileri Ergenekon iddianamesindeki binlerce belgeyi de görmüyor.. Kim kör, kim sağır ya da kim hayal görüyor bu durumda belli değil..
Bakalım şu kozmik odadan ne çıkacak.. Son bilgilere göre, yakalanan kişilerin kozmik odadaki ofisindeki bilgisayarda, şifrelenmiş yeni listeler bulunmuş..
Nasıl bir kozmik oda ise, Kırmızı kitap Sauna çetesindeki masör kızların çekmecesinden çıkıyor. Ya da gizli belgeler, çete üyelerininin ofisinde bulunuyor.. Kozmik oda yolgeçen hanına dönmüş, ama birileri bir yargıcın burada inceleme yapmasını Milli Güvenlik için tehlikeli görüyor..
Aşağıda bana gönderilen maillerden derlediğim bazı sorular var.. Soruların cevabı aslında kendi içinde gizli. Şimdi bu soruları buyurun birlikte okuyalım:
Herkesin bildiği gibi devletimiz laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletidir. Yani dört ayaklı sacayağı gibi. Sorum şu: "Neden laiklik karşıtı faaliyetlerin odağı haline gelmiş (?) personel yargı yolu kapalı olmak üzere YAŞ kararlarıyla ordudan atılıyor da, demokrasi karşıtı faaliyetlerin odağı haline gelmiş personel için mahkeme kararı bekleniyor. Anayasa Mahkemesi bu anayasal faciayı görmüyor mu? Meclis’teki arkadaşlar orada neler yapıyorlar? Yoksa birileri bu sacayaklarından birini fazla önemsemiyor mu acaba? Yoksa Laiklik Atatürk'ün mirası da, demokrasi değil mi? yoksa bu (gerçek iktidar sahipleri) gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içindeler mi? TSK’yı, ya da kamu kuruluşlarını bu tür işlemlerinden dolayı madem kapatmıyorsunuz, hatta Odaları, Baroyu bile kapatmıyorsunuz, o zaman niye parti, vakıf, dernek, sendikaları kapatıyorsunuz. Mal varlığına el koyuyorsunuz. Gazetelerin matbaasına, el koyuyorsunuz?
Sahi madem iktidar partisini bile kapatabiliyorsunuz, o zaman neden bu kurumları kapatmıyorsunuz?
Neden bir bakan hatalı bir işe imza attığında insanlar: "Bu bakanın bireysel hatasıdır. Hükümetimizi yıpratmamak lazım" gibi laflar etmezler de, aynı şey devletin diğer bazı kişi ya da kurumları için söz konusu olduğunda: “Bu falan kişinin bireysel hatasıdır. Vay efendim kurumu yıpratmamak lazım" vs. sözler sarf ederler?
Hadi şimdi gel şu soruya cevap ver: Neden hanımı kapalı bir kişiyi subay olarak orduya almazlar da er olarak alırlar? Er olunca Laik mi olunuyor. Peki "subay olarak giremediğim orduya ben de er olarak girmek istemiyorum" deyince neden yargılanıyorsun?
Bu arada Başbakan Tayyip Erdoğan'ın 12 Eylül darbecilerinin yargılanmasını sağlayacak yasal düzenlemeleri neden yapmadığını da buradan ayrıca sormak istiyorum?. Neden hâlâ Anayasa değişikliği gündeme gelmiyor? İç Hizmet Kanunu ve Yönetmeliği değiştirilmiyor?
“Bir millet uyanıyor” arkadaşlar. Bu Ergenekon davasının en büyük kazanımı da bu oldu bana kalırsa.
Aslında Adana savcısı Sacid Kayasu yakında görevine iade edilecek. O zaman, görevden alınmasına sebeb olan iddianamenin de yeniden işleme konulması gerekiyor.
Aslında bu Demokrasi zor zanaat.. Ne o öyle, “sıradan bir vatandaş” koskoca devlete soru sormak şöyle dursun, hesap soruyor.. “Gazeteci” denen birileri çıkıyor, Genelkurmay’a akıl vermeye kalkıyor.. Oysa “Orduya sadakat şerefimizdir” değil mi efendim!..
Ne olacak bu memleketin hali..
Özgürlük diye diye ne hallere geldik!. İnsan Hakları, Demokrasi, Hukuk devleti diye milli değerlerimiz her gün biraz daha yıpratılıyor.. Birileri bu değerleri devletimizin üniter yapısını bozmak, rejimi ortadan kaldırmak için trampen tahtası olarak kullanmaya kalkıyor!?.
Özgürlükmüş! Kime, ne için, nereye kadar?
Koskocaman generaller, bir savcının iddianamesi ile sanık sandalyesine oturtuluyor. Türk devletinin ve milletinin bekası tehlikeye atılıyor.. Daha düne kadar “orduya sadakat şerefimizdir” diyorduk. Ne oldu bize. “Ordu göreve”, “Ordu millet el ele” diyen “cesur yürekler” nerede? Çağdaş Yaşamcılar, Atatürkçü Düşünceciler tek tek sanık sandalyesine oturtulurken “Genç subaylar”, “zinde kuvvetler” ne yapıyorlar? “Genç siviller” bile bunlardan daha etkin.. Hani milletin en güvendiği kurum ordu idi, ne oldu?. Sahi bunlar kaç kişi kaldılar! YARSAV’dan, bir de CHP’den başka, birkaç emekli subay ve birkaç “Militan demokrat” kanun adamından başka kimse gözükmüyor ortalıkta.. O anlı şanlı generaller bir ASDER ile bile baş edemiyorlar. 312 General bir oldu, bir Vakit gazetesini mahkûm ettiremediler..
“312 General davası”nın arkasındaki karanlık plan biraz aydınlandı. Bakalım şu bizim “Erkaya davası”, “Hurşit Tolon davası”nın arkasındaki planlar ne zaman aydınlanacak..
Sahi ne olacak bu memleketin hali böyle.. Toplumda disiplin kalmadı. Bahçeli’ye kızan, Osman Durmuş’a kızan MHP’li belediye başkanları AKP’ye geçiyor.. CHP desen cadı kazanı gibi.. Neyse ki, Tekel işçileri var. Bir de İlber hoca moral oldu birilerine..
Bakalım bundan sonra bu işler nasıl gelişecek.. Yaşayıp göreceğiz.
Selâm ve dua ile..

VAKİT

YAZIYA YORUM KAT