Vakit ve Cumhuriyet!
Cumhuriyet’in solculuğu işte bu kadar.. Biraz Ciner, biraz Karamehmetler, biraz Kıraç. Yani Ciner, Koç, Karamehmetler ortaklığı.. “Ulusalcılık” ise bir kandırmacadan ibaret..
Kapitalistler böyle bir gazeteye niye ortak olur?.
-Para kazanmak için mi?
-Susturmak için mi?
-Solu maniple etmek için mi?
-Yoksa bu konu “derin sır”la mı ilgili!..
Ciner 2002 yılında yayınlanan bir söyleşisinde “Cumhuriyet bir gönül işidir. Cumhuriyet, cumhuriyete gereklidir. Yani Cumhuriyet gazetesine herhangi bir şekilde parasal bir sonuç çıkarma amacıyla yaklaşmıyoruz. Cumhuriyet gazetesinin kendine yaraşır bir konumda hayatiyetini sürdürmesi gerektiğine inandığımız içindir. Zaten Cumhuriyet gazetesinin sahibi olunamaz” demiş. Gürbüz Çapan’ın Cumhuriyet’e ortaklığı ile ilgili olarak; “Canımın istediğini çağırır ortak ederiz. Cumhuriyet’e sadece gönüldaşları ortak olabilir. Oraya Karamehmet de ortaktır, Aydın Doğan da, Turgay Ciner de ortaktır, ben de, Koç da ortağız” demişti. Bir zamanlar da Sermaye Piyasası Kurulu halka açık şirketi zarara uğrattıkları gerekçesiyle Akın Atalay, İlhan Selçuk, İbrahim Yıldız, Osman Berkmen, Alev Coşkun, Erol Erkut, Ertin Akgüç, Günay Çapan ve Kenan Tekdağ hakkında suç duyurusunda bulunmuştu.
Cumhuriyet’e kapitalist ortak, “İsmailağa cemaati içine sızan bir haham” olayı kadar ilginç.. Tuncay Güney olayını hatırlayın..
İlhan Selçuk, düzeni değiştirmeye çalışan sosyalist devrimci bir militan mı, düzeni korumakla görevli bir ETÖ ajanı mı? Yoksa kapitalist para babalarının solu maniple etmek için kullandıkları bir Truva atı mı?
Düşünün şimdi.. Mesela; Vakit zor durumda olsa, Sabah, Star, Zaman gazetesinin patronları, “Vakit yaşasın” diye, kâr gayesi gütmeden Vakit’e sermaye transferi yapar mı? Bazı kuruluşlar reklam kotalarını bu maksat için kullanır mı? Mesela; eski bir politikacı çıkıp bu gazeteden hisse senedi alır mı?
Kendi aralarında ideolojik ve politik kavga veren kişi ve kuruluşlar, bir yerde Cumhuriyet gazetesi yaşasın diye el birliği yapabiliyorlar. Bu da ilginç değil mi?
Cumhuriyet gazetesi halen Türkiye’nin en pahalı gazetelerinden biri.. Çankaya Belediyesi toptan gazete alıp dağıtıyor, ama bizim desteklediğimiz partilerin belediyeleri kendi servislerine abone yapmak konusunda bile çekingen davranıyorlar..
Yeni atanan rektörler ve dekanların abone oldukları gazetelerin arasında Vakit var mı merak ediyorum!..
Ya da duyarlı Vakıflar, Dernekler, Sendikalar gazetemize aboneler mi?
Vakit; riba reklamı veren bankalardan reklam almıyor, ama peki Faizsiz Finans Kuruluşları ne kadar reklam veriyorlar Vakit’e, baktınız mı?
Cumhuriyet’e ne kadar reklam veriyorlarsa o kadar, nerede ise..
Vakit, Cumhuriyet’in karşılığı olan bir gazete değil elbette..
Vakit’in arkasında holdingler, partiler, özel destek grubları yok. Vakit’in patronu okuru..
Cumhuriyet başı sıkışınca sağdaki şirketlerin patronlarından bile destek isteyebiliyor.. Peki bizim başımız sıkışınca biz Koç’tan, Sabancı’dan, Eczacıbaşı’ndan destek isteyebilir miyiz?
Hayır isteyemeyiz.. Bizim öyle derin bir gücümüz yok..
Biliriz ki, parayı veren düdüğü çalmak ister.. Biz birileri üfürünce ötecek cinsten kuşlar değiliz.. Ya da öyle derin ilişkilerimiz yok.. Kamu kaynaklarını da kullanmıyoruz. Başka işletmelerimiz de yok..
Paraya ihtiyacımız olursa okurumuza müracaat etmekten başka çaremiz de yok.. Vakit’in hangi baskılara, tehditlere karşı direnerek ayakta kaldığını herkes biliyor..
Kuşkusuz herkes kendi yoluna gidecektir..
İşin garip, üzücü olan yanı ne biliyor musunuz? Bizim dostların paraları ve makamları arttıkça, yükseldikçe dirençleri zayıflıyor, korkuları artıyor, geldikleri yere uzaklaşmaya başlıyorlar gibi; sanki.
Yanılıyor muyum yoksa? Lütfen bana yanıldığımı söyleyin..
Vakit gazetesinin yayınlarından rahatsız olanlar, bir de Vakit gazetesinin olmadığını düşünseler.. Köpeklerin sokağa salınıp, taşların toprağa bağlandığı bir yerde sopasız dolaşmanın kolay olduğunu mu sanıyorsunuz siz?! Vakit gazetesini arayıp bulamadığınızda, o zaman Vakit gazetesinin değerini anlarsınız ama.. En iyisi bunu bugünden düşünmek gerek. Ve Vakit’in de bu anlamda kendi okurunun taleplerine kulak vermesi şart tabii.. Birbirimizi dinlemeli ve anlamalıyız.
Daha iyi günlere, hep birlikte..
Selâm ve dua ile..
VAKİT
YAZIYA YORUM KAT