1. HABERLER

  2. İSLAM DÜŞÜNCESİ

  3. Vahye İttiba Yerine Vahyi Biçimlendirmeye Kalkışmak  
Vahye İttiba Yerine Vahyi Biçimlendirmeye Kalkışmak  

Vahye İttiba Yerine Vahyi Biçimlendirmeye Kalkışmak  

Hepimizi kuşatan ve dünyayı adeta homojenleştiren modern hayat tarzı ile nasslar uyuşmadığında yapılacak olan nedir? Nassları esas alıp hayatımızı buna göre mi yönlendireceğiz yoksa yaşadığımız hayatı esas alıp nassları tevile mi kalkışacağız?

12 Ocak 2019 Cumartesi 02:09A+A-

Rıdvan Kaya, Haksöz Dergisinin Ocak 2019 sayısında yazdığı makalede, tarihselciliğe dair tartışmaların yaygınlaştığı bir zeminde vahye ittiba etmekle yükümlü olanların vahyi biçimlendirmek anlamına gelebilecek yaklaşımlarını değerlendiriyor.

Türkiye’de her zaman yoğun bir ilgi konusu olan dinî yorum ve gündemler son dönemde medya araçlarının da katkısıyla çok daha hararetli tartışma ve ayrışmalara zemin teşkil ediyor. Gelenekçi ve modernist cepheler şeklinde ayrışan ve birbirine pozisyon alan şahıslar ve kesimler gerek içeride gerekse dışarıda yüksek hararetle seyreden gündemlerin de etkisiyle ve çoğu zaman çatışma ortamının kamuoyu nezdinde ne tür bir algı doğurduğuna da bakmaksızın kıyasıya bir kavga sürdürüyorlar.

Genel hatlarıyla bakıldığında gelenekçi olarak tavsif edilen kesim öteden beri dini doğru bir tarzda anlama çabasından uzak ve sadece öncekilerin yorumlarını kutsamaya varan bir muhafazakâr tutum sergilemekte. Tasavvuf kültürünün de etkisiyle bol miktarda bidat ve hurafe barındıran dinî yorumlarına her türlü karşı çıkışı, eleştiriyi keskin itham ve karalamalarla bastırma tutumu çoğunlukla bu yaklaşıma eşlik ediyor. Bu bağlamda ‘saptırma çabasına karşı dini koruma’ adına aslında yapılmaya çalışılan şey ‘mevcut dinî kültürün tabulaştırılması’ndan başka da bir şey olmuyor.

Öte yandan muhafazakâr çevrelerin ölçüsüz, izansız, selim akıl ve fıtratla çelişik, tevhid ilkesine aykırılığı net yaklaşımlarına karşı tepki göstermekte haklı olmakla birlikte ‘karşı cenah’ın genel manada söylemlerinin, tavırlarının da tepkisellikle malul bulunduğu ve kolayca itidal çizgisinden uzak tutumlara sürüklendiği görülmekte. Dini, tarih içinde tevarüs edilmiş bir kültür olarak değil, esaslarıyla, delilleriyle, sahih referanslarıyla en güzel biçimde anlama çabası içinde olduğunu söyleyenleri öncelikle ilgilendiren hususun işte bu tepkisellik ve beraberinde ortaya çıkan ölçüsüzlük olduğu kanaatindeyiz.

Yazının Devamı >>>>