Uzun Soluklu Bir Direnişin Hikâyesi: “Güller Ağlar Ülkemde”
Nehir Aydın Gökduman, redakte edilmiş yeni baskısıyla “Güller Ağlar Ülkemde” isimli kitabını yeniden sunuyor bizlere.
1991 yılında, Cezayir’de, İslami bir yönetim kurmak ve ülkeyi yabancı sömürüsünden kurtarmak vaadiyle halkın güvenini kazanıp, %80 oyla iktidara geçen İslami Selamet Cephesi (FIS)’in Batı ve işbirlikçisi yönetim tarafından iktidardan indirilmesi, ülkede sıkı yönetim ilan edilmesi ve sonrasında yaşananlardan bir kesitle karşılaşıyoruz kitapta.
FIS’in önde gelenlerinden Ömer Erkam’ın arkadaşlarıyla birlikte sürgün edilmiş olan direnişçileri kurtarma ve direnişi örgütleme çabası, diğer taraftan ailesi için uygun sığınak bulma mücadelesi sürükleyici bir dille anlatılmış eserde.
Ömer Erkam’ın eşine olan sevgisi anlatılırken kullanılan edebi dil, romanın başından sonuna, çatışma sahnelerinde dahi özenle kullanılmış.
Kendini acaba şimdi ne olacak heyecanı ile okutmayı başaran eserde, emperyal güçler ve ülkedeki uşaklarının tüm İslam coğrafyasında yıllarca iktidarı nasıl elde tuttuklarının adeta bir prototipi sunulmuş. Özellikle kitabın son bölümünde Ömer Erkam ile cuntanın komutanlarından biri arasında geçen şu diyalog kitabı özetlemeye yeter gibi görünüyor:
“ —İşte bugün öve öve bitiremediğiniz pespaye Batı, sizin gibi yerli işbirlikçileri sayesinde güçlendi. Onlara önce ruhunuzu sattınız. Sonra topraklarınızı.”
General kendini zor zapt ettiği bir öfkenin kucağında bağıra bağıra cevapladı onu:
— İşte sizin o küçük akıllarınızla görebildiğiniz ancak bu! Biz sadece küreselleşen dünyaya uyum sağladık. Bükemediğimiz eli öptük. Fena mı? Ulusumuza uygarlık getirdik. İlim nerede olsa gidip aldık. Ülkemizde en iyi eğitimi Fransız okulları veriyor. Yalan mı? Oralarda okuyanların hayatı kurtulmuyor mu? Çünkü her işin iyisini beğenmediğin o Fransız biliyor. Modern dünyanın prensipleri bunlar. Senden güçlü olanla uyum sağlamazsan silindir gibi üstünden geçilir. Her şey çağdaş, laik devletimizin bekası için. Ama sizin gibi geri kafalı teröristler bunu işten saymaz.
—Terörist dediğiniz bu adam, bu topraklarda doğdu, büyüdü, okudu, meslek sahibi oldu, yuva kurdu. Bir petrokimya mühendisiyim. Yarım asırlık ömrümde ülkeme hizmet etmekten başka bir şey düşünmedim. Adım ne bir suça karıştı ne de yanlışa... Ama rejiminiz beni azletmek istiyor. Neden? Çünkü kendi değerlerine sahip çıkan, yolsuzluk yapmayan, yetimin, yoksulun hakkını çalıp çırpmayan, ülkemin kaynaklarını Fransa’ya peşkeş çekmeyen, ahlaklı, adil bir yönetim istiyorum. Kendi ülkesinde kıymet gören halkın içinde var olmak! Allah’ın bize bahşettiği nimetler içinde, O’nun kurallarına teslim olarak insanca yaşamak. Ama bunları ülkede istemek suç!”
Aynı kaynaklardan beslenmiş ve yaşadığı ülkede Müslümanlara karşı aynı zalim zihin yapısıyla muhatap olan bir müslüman, “Güller Ağlar Ülkemde”yi okuduktan sonra direniş ruhunun nasıl yeniden filizlendiğine şahit olacak. Yaşadığımız coğrafyada Müslümanların neler çektiğinin ve neden çektiğinin anlatılması için gençlerimize mutlaka okutulması gereken bir eser. İddia ediyoruz ki “Güller Ağlar Ülkemde”yi okumaya başlayan genç, eseri okurken tablet ve telefonunu unutacak.
HABERE YORUM KAT